Düşündüklerimizi yalnızca başkalarına değil, kendimize de anlatmak için konuşuruz. Konuşma düşüncenin bir parçasıdır.
Hume
"Biz, süreğen bir akış ve devinim içinde akıl almaz bir hızla birbirini takip eden değişik duyumların bir toplamından veya yığınından ibaretiz."
Sayfa 51Kitabı okuyor
Ne sesimiz ne de dilimiz olsaydı, yine birbirimize bir şeyler anlatmak isteseydik, halen dilsiz olanlar gibi, meramımızı ellerimiz, kafamız ve bedenimizin başka yerleriyle iletmeyecek miydik?
Kişisel olmayan bir hafıza mümkün mü?
Kişiliğin fonksiyonu olarak hafıza, geçmişteki tecrübeleri ve izlenimleri, bugünkü ihtiyaçlara, korkulara ve ilgileri uygun olarak düzenleme ve yeniden yapılandırma kapasitesi olarak anlaşılmalıdır... kişisel olmayan bir algıdan ya da tecrübeden söz edilemeyeceği gibi, kişisel olmayan bir hafızadan da söz edilemez.
Sonuç olarak bizler, kendini kültür bağlamıyla tamamlayan ve tanımlayan, eksik ve kusurlu hayvanlarız.
Deliler arasında "işittiği seslerden" acı çekenlere sık rastlanır, başkalarının onları suçlayan, rahat vermeyen, arsız seslerini duyarlar; sağırlar da delirirlerse, "sesler görmekten" mi şikayet ederler?
Annem günün çoğunu benimle geçirirdi ve ben onun her dediğini anlardım. Neden anlamayayım ki? Farkında olmadan hayatım boyunca onun dudaklarını okumuştum. Annem konuştuğunda onun sesini duyar gibi olurdum. Bu sanrı, onun bir sanrı olduğunu anladıktan sonra da devam etti. Babamın, kuzenimin tanıdığım herkesin hayalet sesleri vardı. Bunların hayal ürünü olduğunu, alışkanlık ve belleğin yansımaları olduğunu hastaneden ayrılıncaya kadar fark etmedim. Bir gün kuzenimle konuşuyordum ve o, heyecanla bir şeyler anlatırken, gözyaşlarını eliyle ağzını örttü. Sessizlik! Görmediğim zaman istemediğimi orada ve o zaman anladım.
Ancak o zaman, bu kişilerin sağır sözcüğünün çağrıştırdığı anlamda sağır değil, farklı bir dil ailesinin üyeleri olduğunun farkına vardım.
Sayfa 16Kitabı okuyor
müzik şimdiye kadar hayatınızın merkezi olmuş, bundan sonra da tüm hayatınız olsun.
Sayfa 38 - yapı kredi yayınlarıKitabı okuyor
Hangisi daha acıklı bir durumdaydı ya da daha lanetliydi? Başına geleni bilen mi, bilmeyen mi?