Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sevgili kitap dostlarım, D & R' daki 5 TL kampanyasını gözlerimle görmek için Forum İstanbul mağazasına gittim ve hayal kırıklığına uğradım. dr.com.tr/Kataloglar_/Bu-... adresindeki kitaplardan Forum İstanbul mağazasında maalesef yoktu. Öylesine indirimli gibi 3-5 kitap konulmuştu. Geçen yıllardaki gibi 5 TL
292 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
KAYGI yazarın altıncı romanı. Daha önce, Dünya Gözlü Sevgili, Palyaçonun Ayna Sığınağı, Aze’nin Yakarışı, Lal Ağıtlar (Aze’nin Yakarışı-2) ve Şehirler Ağladığında adlı kitapları yayımlandı. Yeterince tanınmamasına karşın, farkına varanlar ve okumuş olanlar şanslı sayılır. Büyük zevkle okunan, son derece zengin bir resmetme gücüne sahip. Anlatılan her sokağı geziyor, her ağacı, her kuşu izliyormuş hissine kapılıyorsunuz. KAYGI, bir yoksulluk ve direnç, yokluk içinde düş kurma ve umutla yaşama destanı...
Kaygı
KaygıMustafa Sancar · Vivo Yayınevi · 201717 okunma
Reklam
K A Y G I
"Kış, çatal dilli ağzını açmış yılan gibi uzun…"
K A Y G I
“Sayın komiserim, hiç ölmüş fukara ananın sütü akar mı? Aksa da bebeğini doyurur mu? Ölü kuşlar da yavrusunu besleyemez, besler mi? Hangi ölü canın sütü olur ki yavrusunu beslesin? Ceyhan’ın kıyısında ağlayan kuşlar gördüm, iki göz damlası urun urun ağlıyorlardı. Bir daha asla sütü akmayacak anama, gözleri hâlâ açık babama, karnı doymayan yavru Kerem’e ağlıyorlardı. O günden bu güne ırmak kıyılarında kuşların ağlamaları bundandır! Ya nedendir? Uçup gitseler ya, kanatları var, uçsalar ya, ırmakların boyuna sıra sıra dizilip ağlamasalar ya...”
K A Y G I
Veysel kendini zorlayarak gülümsemeye çalıştı, sesi hırıltılıydı: “Korkma kardaş, ölmemişim, sağım… Ama beni niye vurdular, kimseye bir kötülüğüm olmadı ki… Bıraksalardı biraz daha uçsaydım, yeterdi…” “Sana kurban olayım abi, sebebin ben oldum, sebebin ben oldum…” “Gördün mü Kerem’im, kırlangıcın gözü kadar hayallerimiz vardı, hayat nasıl bedelini aldı bizden…”
Sayfa 285Kitabı okudu
284 syf.
9/10 puan verdi
·
42 günde okudu
7 ay aradan sonra Oğuzcum Atay! Öyle özlemişim ki... Oğuz Atay’ı ilk okuduğumda bu samimiyete henüz dahil olamayacağımı düşünüp uzak durmuştum bu hitaptan. Kitabı okurken tüm gençlere (bilhassa mühendislik fakültelerinde okuyanlara) sordum “Kim bu Mustafa İnan, tanıyor musunuz?” Yirmi kişiye sordumsa yalnız bir kişiden olumlu yanıt aldım. O da
Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan
Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnanOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202017,1bin okunma
Reklam
İNSANLARI TANIMAK
"Veysel kollarını dizlerinin üzerinde kavuşturmuş, içeriye girenlerin yüzlerine bakıyordu. İnsanların yüzlerine bakmak onun en büyük özelliklerinden biriydi. “İnsanların önce yüzlerine, hele konuşurken gözlerinin içine, icap ederse sonra da bedenlerine, ayaklarına bakacaksın!” Bu sözler babasının öğüdüydü, belleğine yerleşmişti bir kere, sonunda inceden inceye huyu oluvermişti… Çok garip, babası onun gelecekte bir ayakkabı boyacısı olacağını nasıl tahmin edebilmişti, yüzlerine, sonra ayaklarına derken! Doğru, insanları tanımak için önce yüzlerine, karınlarını doyurabilmek için de ayaklarda taşınan kunduralara bakması gerekiyordu. Yüzler ve ayaklar, bakmadan olmazı, babasından ona kalan can damarı öğüt. Peki, buncab yıldır insanlara bakıyordu da onları tanıyor muydu, tanıyıp anlıyor muydu? Zor, çok zor, insanları tanımak da anlamak da çok zor..."
Sayfa 107 - Vivo YayıneviKitabı okudu
Anneler Günü
Yeryüzündeki annelerin barışla, bereketle, eşitlikle çocuklarını büyüttüğü kaygısız yaşam dileğiyle anneler gününü kutlarım. '' Yolun karşı boyunda , Endüstri meslek lisesinin yerinde bir zamanlar beyaz kışla vardı, çocukluğumun kederli yapısı. Duvarları beyaza boyanmış bu kışlada süvari askerler atlarıyla kalırdı, daha içte bulunan kırmızı kışladan , buranın küllüğüne karavanlarının artıklarını getirip dökerlerdi .Zor zamanlardı .Açlık kaygısına düşmüş fukara kadınlar ,kiminin yanı başında çocukları olduğu halde ,ellerinde kaplarla sabahın koynunda, askerlerin dev tencerelerinin görünmesini beklerlerdi . Ve çarşafının altında utanarak tenceresini sakladığı , dökülecek kar beyazı pirinç pilavını gözleyen, açlığın kirli sarı renginde , ana olmanın ince kederiyle mahzun bakan anası , şimdi çok uzaklardan duyulan yaralı bir ağıttan başka bir şey değildi. Kırmızı kışladan ara ara gelir karavana beyaz kışla önünde sıra sıra bekler fukara'' KAYGI- MUSTAFA SANCAR -sayfa 241-242
Sayfa 241Kitabı okudu
195 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.