Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Açlık sorunu ihtilalin ikinci senesindeki rejimin kıymetini taşıdı yine bilinçlere: " Robespierre'ın yönetimi esnasında kan aktı, ve (fakat) ekmek eksik olmadı; bugün artık kan akmıyor, ve ekmek eksik, öyleyse yine kan akmalı ki yine ekmek olsun." deniyordu polisten bircok kez aktarılan teröristlerin ifadesine göre.
Sayfa 411Kitabı okudu
Her yerde pahalılıktan dolayı huzursuzluklar oldu. 21 Haziran'da St. Antoine semtinde şöyle haykıran bir adam tutuklandı: "Eskiden sabun 12 Sous'du (Kuruş), bugün ise 40 Sous; yaşasın Cumhuriyet! Şeker eskiden 20 Sous'du bugün 4 Livres (Lira); yaşasın Cumhuriyet!"
Sayfa 287Kitabı okudu
Reklam
Marat, bir konuşmasında...
"Özgürlük şiddete müracaat ederek getirilmeli, kralların despotizmini yok edecek özgürlüğün geçici despotizmini inşa etme anı geldi."
Sayfa 270Kitabı okudu
Mülteci yasaları 28 Mart 1793 de derlendi ve sertleştirildi. Mülteci olarak ulusal sınırları 1 Haziran 1789 dan sonra terk eden ve 9 Mayıs 1792 ye kadar geri dönmeyen Fransızlar ve son belirtilen tarihten bu yana Fransa'da sürekli olarak ikamet ettiklerini ispat edemeyen herkes ilan edildi. Mülteci denilenlerin ömürlerinin sonuna kadar ülkeye ayak basmalarının yasak olduğu, 'vatandaş olarak ölü' oldukları ilan edildi, sermayaleri cumhuriyet lehine el konuldu; bu ihraç bildirisine muhalif harekete ise ölüm cezası konuldu.
Sayfa 269Kitabı okudu
Danton, bir konuşmasında...
"Bizden öncekilerin hatalarından ders alalım; yasakoyucu meclisin yapmadığını bizim yapmamız gerekiyor: gaddar olmalıyız ki, halkı gaddar olmak zorunda bırakmayalım."
Sayfa 268Kitabı okudu
Yine Robespierre...
"Teorinin yazarları (mülkiyet yasası) en temel gıdaları herhangi bir sıradan ticari meta (şeytansı Néstle firmasının Suyu insani temel ihtiyaç olarak değil ticari meta olarak görmesi ve tüm dünyadaki su kaynaklarını satın alması gibi. Bir kaç seneye beklenen su savaşlarına şimdiden hazırlık yapıyor şeytanlar, lütfen boykot edin) olarak sınıflandırdı, tahıl ve indigo (çivit) ticareti arasında hiçbir fark yapmadılar; tahıl ticareti hakkında insanların geçimi konusunda yazmaktan çok daha fazla yazdılar... Tüccarların veya mal sahiplerinin kazancına çok değer biçip insanların hayatlarına neredeyse hiç değer biçmediler... Hakların ilki yaşam hakkıdır. Bundan dolayı ilk sosyal yasa toplumun tüm üyeleri için temel ihtiyaçların karşılanması hakkını garanti etmektir; tüm diğer yasalar bunun altına sıralanmalıdır."
Sayfa 244Kitabı okudu
Reklam
Ama sürekli başka isimler altında geri gelip ipleri ellerine alıyorlar...
Robespierre: "Kraliyet yok edildi, soyluluk ve dini otoriteler yok oldu, eşitliğin hakimiyeti başlayabilir."
Sayfa 243Kitabı okudu
Entrika, sindirme ve mutlak güce talip olmakla suçlanan Robespierre savunuyor
"Tüm bunlar yasal değildi, tıpkı ihtilalin yasal olmadığı gibi, krallığın tasfiyesi, Bastille'e yapılan hücum gibi, tıpkı özgürlüğün kendisinin yasal olmadığı gibi. İnsan ihtilali ihtilalsiz isteyemez."
Sayfa 241Kitabı okudu
Ama hala bazi ülkelerde krallar var ve cocuklara krallı masallar anlatiyoruz
Meclis 21 Eylül 1792'de tek oyla krallığın kaldırılmasına karar verdi. Öneri Collot d'Herbois'den gelmişti. Grégoire de onu desteklemişti: "Ahlaki düzende krallar, doğa düzenindeki canavarlar neyse odur; saraylar suçun atölyeleri, yolsuzluğun doğumhanesi, ve tiranların saklanma yeri; kralların tarihi halkların ıstırap tarihidir.
Sayfa 238Kitabı okudu
Papa ve İnsanhakları Beyannamesi
Papa İnsanhakları Beyannamesi'ni tanrıtanımazlıkla suçlamıştı bile; birçok konuda şikayetçiydi.
Sayfa 172Kitabı okudu
Reklam
12 bin subay (!) ve maaşları...
Askeriye masrafları (savaş, donanma, diplomasi) 165 milyon tutuyordu, yani 26%'dan fazla, onların 46 milyonu 12 bin subayın maaşına gidiyordu; subaylar tüm askerlerin toplamından fazla paraya maloluyordu.
Mason locaları da felsefi fikirlerin yayılmasında katkı sağladı. 1715'te Ingiltere'den gelen masonluk, felsefi propaganda üzerinde etkili oldu şüphesiz; medeni eşitlik ve dinsel tolerans gibi birçok noktada idealler uyuşuyordu. Ama masonluğun rolüne fazla değer biçmemek gerek. Mason locaları aristokrasi ve zengin bujuvanın buluşma noktalarıydı ve ikisinin kaynaşmasına hazırlık sağladı, ama felsefi fikirlerin yayıldığı kuruluşlardan (veya topluluklardan) sadece bir çeşitilerdi.
Usta, kalfa, çırak aynı çatı altında...
Loncalarda organize olan kalfa ve çıraklar ekonomik ve ideolojik olarak tamamen ustalarına bağımlılardı. Zanaat mesleklerinde aile şirketleri özerk üretim birlikleri oluşturuyordu; buradan hareketle belirli formda sosyal ilişkiler meydana geliyordu. Genel kural olmasa da, yalnızca çıraklar değil, kalfalar da (genelde bir veya iki tane) ustanın çatısı altında barınıyor ve "onun ekmeği, ocağı, yatağı ve evi" ile yaşıyordu. Bu gelenek birçok meslekte ihtilale kadar devam etti. Kaybolduğu nispette usta ve kalfa ayrıldı ve geleneksel iş dünyasının çözülüşü vuku buldu, bunda kalfaların sayısındaki sürekli artış da hızlandırıcı bir etki yaptı.
Halk nedir ? Herşey. Bugüne kadar neydi? Hiçbir şey. Ne istiyor? Bir şeyler olmak istiyor.
O devrin insanları sarayın ve bakanların yaptıkları yağma ve yalanlar üstünde ısrarla durmuşlardır. 1780 yılında kral provence kontuna 14 milyon lira, inkılap patlak verdiği zaman derhal ödenmesi gerekli 16 milyondan fazla borç olduğunu kabul etmek zorunda kalan artois kontuna ise daha da fazla bir para vermişti.
Sayfa 99
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.