Geceleyin bir ses böler uykumu,
İçim ürpermeyle dolar: –Nerdesin?
Arıyorum yıllar var ki ben onu,
Âşıkıyım beni çağran bu sesin.
Gün olur sürüyüp beni derbeder,
Bu ses rüzgârlara karışır gider.
Gün olur peşimden yürür beraber,
Ansızın haykırır bana: –Nerdesin?
Bütün sevgileri atıp içimden,
Varlığımı yalnız ona verdim ben,
Elverir ki bir gün bana derinden,
Ta derinden bir gün bana “Gel” desin.
Bir güzellik ki işte
Mümkün değil okşamak,
Ne birlikte yaşamak.
Razıydım hatta eğer
Onun yaşadığı yer
Benim yatağım olsa,
Fakat ortağım olsa
Tükenmez dertlerimin.
Sanki daha mı emin
Bütün sevdiklerimiz?
Yaz mevsiminde bir gün,
Gönlümün kederini
Avutmak için, kıra
Çıktım öğleden sonra.
Her yerde bir dalgınlık...
Bir zaman alık alık
Dolaştım bir başıma.
“Beni artık taşıma”
Diyor gibiydi gölgem.
(...) kim istemez göğsünde erimeyi?
Hiçbir şeye değişmem koynunda bir düğmeyi.
Razıyım bütün ömrüm tükense yastığında,
Benim kalbime bassa yere her bastığında.
Niye güllerin boynu önünde bükülüyor?
Niye benim içimden kopuyor bu acı ses?
...
Niye şu mahzun güle dokundurdun buseni?
Niye zalim hevesler düşündürüyor seni?
Neden bu taze güller filizinde solmasın?
Neden bir sabah kadar ömrü uzun olmasın?
Ey benim ak alınlı, güleryüzlü sevgilim,
Hadi kalkıp seninle uzaklara gidelim,
Sıcak göğsünde başım, avuçlarında elim.
Orada yaşayalım, şen bir yuvamız olsun,
Kapımızın önünde geniş ovamız olsun,
Başımızın üstünde saf bir havamız olsun.
Orda çağlayıp akan ırmakları severiz,
Orda savrulup düşen yaprakları severiz,
Orada yanı taylı kısrakları severiz.
Orada kış günleri uğuldarken bacalar,
Evimizin damını vururken alacalar,
Gönlüm senin sevginle kendi sazını çalar.