Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
416 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
İki Kule Karakterlerinin Film ve Kitap Kıyaslaması
Veee geldik serinin ikinci kitabı olan “İki Kule” kitabındaki karakterlerin yorumlarına. İlk kitap ile başlayan bu yazı serisinin Yüzük Kardeşliği kitabı hakkındaki yazısına buradan ulaşabilirsiniz. “İki Kule” kitabı sinemaya oldukça iyi uyarlanmış. Kitap ve film arasında farklılıklar yok denecek kadar az, ama elbette farklı olan yerler var. Filmi
Yüzüklerin Efendisi - İki Kule
Yüzüklerin Efendisi - İki KuleJ. R. R. Tolkien · Metis Kitap · 201810,5bin okunma
Reklam
"Seni aptal seni, ölmemiş ve sen ta derinlerinde bir yerlerde onun ölmediğini biliyordun. Kafana güvenme Sam, senin en iyi uzvun o değil. Senin derdin neydi biliyor musun, hiçbir zaman tam anlamıyla ümidin olmamıştı. Şimdi ne yapılabilir?"
Ne ölü eti yer o, ne de soğuk kan içer. O şey ölü değil!"
"Öyle olabilir ama her yerde gözleri ve kulakları var; beğensen de beğenmesen de; benimkiler arasında bile var. Fakat bir dertleri olduğu konusunda hiç kuşku yok. Senin anlattığına göre aşağıdaki Nazgûller dertliymiş; Lugbürz da öyle. Bir şey ellerinden kaçıyordu neredeyse." "Neredeyse mi diyorsun!" dedi Gorbag. "Tamam," dedi Shagrat, "ama bunu sonra konuşuruz. Kapıaltı'na girinceye kadar bekle. Orada, çocuklar yola devam ederken bizim biraz konuşabileceğimiz bir yer var."
Reklam
"Dileğimin yerine geleceğini bilsem, tek dileğimin yerine geleceğini," içini çekti, "geri dönüp onu sağ bulabilsem!" Sonra, en sonunda önündeki yola dönerek bir iki adım attı. O güne kadar attığı en ağır, en gönülsüz adımlardı bunlar. Sadece birkaç adım; birkaç adım daha atınca aşağıya inmeye başlayacak ve yüksekteki o yeri bir daha görmeyecekti. Sonra aniden bağırtılar, sesler duydu. Taş gibi kaldı olduğu yerde. Ork sesleri.
"Hoşça kal beyim, canım!"
Eğildi. Son derece kibarca Frodo'nun boynundaki klipsi açtı, elini tuniğinin içine soktu; sonra diğer eliyle başını kaldırarak soğuk alnını öptü, yavaşça zinciri başının üzerinden geçirdi. Sonra Frodo'nun başını tekrar huzur içinde yere bıraktı. Hareketsiz yüzde bir değişiklik olmadı; diğer veriler bir yana, en çok bu yüzden Sam sonunda Frodo'nun gerçekten ölmüş olduğuna ve Macerasını yarıda bıraktığına kanaat getirdi. "Sam'ini affet, iş tamamlanınca buraya geri gelecek eğer becerebilirse.
"Keşke son kalan ben olmasaydım," diye homurdandı. "Keşke bizim Gandalf veya başka biri burada olaydı. Neden karar vermek için bir başıma bırakıldım sanki? Mutlaka yanlış bir şey yaparım. Üstelik Yüzük'ü almak öne atılmak falan bana göre değil." "Ama sen kendin öne atılmadın; sen öne sürüldün. Bu iş için doğru ve yerinde biri olup olmadığına gelince, Bay Frodo da yerinde bir seçim sayılmazdı, Bay Bilbo da. Onlar da kendileri yapmadılar bu seçimi." "Eh tamam, bir an önce kararımı vermem lazım. Vereceğim. Ama mutlaka yanlış bir şey yaparım: Tam bizim Sam Gamgee'ye yaraşır bir hareket. "Şimdi bir bakalım: Eğer burada bulurlarsa bizi veya Bay Frodo'yu ve Şey'i üzerinde bulurlarsa o zaman Düşman onu alır. Bu da bizim hepimizin, Lörien'in, Yarmavadi'nin, Shire'ın her şeyin sonu olur. Kaybedecek zaman yok yoksa zaten her şey bitmiş olacak. Savaş başladı ve büyük bir ihtimalle her şey Düşman'ın istediği gibi gidiyordur. O'nu alıp geri dönmeye, akıl danışmaya, izin istemeye vakit yok. Hayır, ya burada oturup beyimin cesedinin yanında beni de öldürmelerini ve O'nu almalarını bekleyeceğim; ya da O'nu alıp yola koyulacağım." Derin bir iç geçirdi. "O halde alalım O'nu bakalım!"
"Eğer yola devam edeceksem,"
"müsaade edersen, senin kılıcını almak zorundayım Bay Frodo; ama bunu senin yanına uzatacağım tıpkı höyükteki kralın yanında uzanmış olduğu gibi; ayrıca Bay Bilbo'nun verdiği o güzel mithril zırhın da var. Yıldızcamı'nı bana ödünç vermiştin Bay Frodo; ona ihtiyacım olacak çünkü artık hep karanlıklarda olacağım. O bana layık bir şey değil, Hanım da onu sana vermişti zaten ama belki de anlayış gösterir. Sen anlıyor musun Bay Frodo? Devam etmem gerekiyor." Ama gidemedi, hemen gidemedi. Diz çökerek Frodo'nun elini tuttu, bir türlü bırakamadı. Zaman ilerledi; o hala diz çökmüş, beyinin elini tutuyordu ve gönlünde tartışıp duruyordu. Şu anda kendisini buradan koparıp, yalnız yolculuğuna devam etmek için -öç almak için-kullanacak bir güç arıyordu. Bir kere yola çıkabilse, öfkesi onu dünyanın bütün yollarından taşıyıp götürebilirdi sonunda onu yakalayıncaya kadar: Gollum'u. Ama Gollum bir köşede ölecekti zaten. Sam bu iş için yola çıkmamıştı. Beyini bu yüzden bırakmaya değmezdi. Bu, beyini geri getirmezdi. Hiçbir şey getirmezdi. Keşke ikisi birlikte ölmüş olsalardı. Aslında o da yalnız bir yolculuk olurdu. Kılıcının parlak ucuna baktı. Geride kalan yerleri, siyah uçurumu ve hiçliğe açılan boşluğu düşündü. O yönden bir kaçış yoktu. Bu hiçbir şey yapmamak, hatta üzülmemek anlamına gelirdi. Bu yüzden koyulmamıştı bu yolculuğa. "O halde ne yapacağım?" diye ağladı yine ve artık zor cevabı açık seçik biliyordu: Sonuna kadar götürmek. Başka bir yalnız yolculuk ve en kötüsü.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.