Çıktığımız yolculuğun, varacağımız hedefin ve yaşamın köklerine uzanan anlamın tespiti yine kendimize söylediklerimizle düzene girer veya alabora olur. Öyleyse niye kendimizi bırakıp başkalarının eksiklikleri ile ilgilenelim.
Yaşamın vazgeçilemez ve asla yadsınamaz gerçeği, inancın gücünden gelir. Yapacağınıza, başaracağınıza inandığınız an yapmış ya da başarmışsınız demektir.
Gerçekte hayat içinde yaşadıklarımızla iyi kurulmuş bir hayal arasındaki farkı anlayamayan insan beyni; inandığı sürece otomatik pilota bağlanmış gibi her taraftan gelen bilgileri süzer ve sürekli inandığını destekleyecek referanslar arar.
İsteklerimizin yoğunluğu nispetinde kuantum düzeyinde evrenin tüm güçler dengesi, bu şekillendirmeye katkıda bulunmaya başlar. Bir süre sonra tam anlamıyla geleceğin isteklerimiz doğrultusunda geliştiğini gözlemleme imkanına kavuşuruz.
Düşüncelerin çekim gücü vardır. Neyi düşünürseniz onu kendinize çekersiniz. Bir süre sonra hedef ve isteklerinizle ilgili tüm araçlar size akmaya başlar.