Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Memed ahhh ince memed
İnce Memed 4
İnce Memed 4
Elinde bir meşale ile hayat yolculuğunda karanlığı aydınlatan cevherler iyi ki iyi ki var. Hikayeler yaşanmış, yaşanıyor ve yaşanmaya da hep devam edecek. Seride geçenler şüphesiz çarpıcı, sarsıcı ve süregelen acı gerçekler. Ama ben böylesi akıp giden, dahil eden, hissettiren aktarma şekline hayranım hastayım tutkunum yahu. dört Koca kitap aktı gitti bitti nasıl bitti nasil geçti anlamadım. devamı olsun istedim diledim umdum olamayacağını bile bile. meçhuller, yarım kalanlar fazlasıyla çoktu zira. Kafamda hepsini kendimce devam ettiriyorum hala ama kıymetli yazar gibi coşkun bir şelale misali akıtmak ne mümkün. Keşke diye geçiriyorum içimden geri gelse sevgili yaşar kemal, reenkarnasyona inanmak istiyorum. Geri gelse de devamını yazsa. O yazsa biz okusak. Sabırsız çocuklar gibi bir diğerini beklesek...
Kızgın çölleri, dalgalı denizleri aşarak geldiğimiz İstanbul, bir sular şehriydi. Uçsuz bucaksız bir nehir gibi akan Boğaz'ın ayırdığı iki kara parçasında, yedi yüz kaynaktan su fışkırırdı. Bir kısraktan doğan Yanko bin Madyan'ın kurduğu bu akıllara durgunluk verecek şehri ikiye bölen ve dünyada eşi menendi bulunmayan Boğaziçi, Karadeniz
Reklam
Allah ŞAHADETLERİNİ kabul etsin.
MEKANLARI CENNET OLSUN 2015-2016-2017 YILI TEMMUZ AYINDAN BERİ 1170 VATAN EVLADI ŞEHADETE ERDİ 1-ŞEHİT POLİS MEMURU BÜNYAMİN TORĞUT 2-ŞEHİT POLİS MEMURU OKAN ACAR 3-ŞEHİT POLİS MEMURU FEYYAZ YUMUŞAK 4-ŞEHİT UZMAN ONBAŞI MÜSELLİM ÜNAL 5-ŞEHİT ASTSUBAY MEHMET YALÇIN NANE 6-ŞEHİT POLİS MEMURU TANSU AYDIN 7-ŞEHİT ASTSUBAY İSMAİL YAVUZ 8-ŞEHİT UZMAN
Beni Anlamayışına
youtu.be/RSscm3EtTwI?si=... Nurullah Genç Sana bir uygarlığı getirdim Anlamadın Yavuz kahramanları, şiirin burçlarını Ayak ucuna koydum gecenin saçlarını Urganmış boynumda taşıdığın gerdanlık
"Dünyadan geçiyorsun kalbinde ince bir sızı Yakınlar yormuş seni uzaklarda bin huzur." Müslim Coşkun
Düşüncenin bazen sebebi, bazen de neticesi; duygular... Sevdiğimiz için kıyamayız, "incinmez" diye düşündüğümüz içindir hep pişmanlığımız... Duygular.. Gem vurulmaktan gınâ gelmiş taraflarımız, dizginlere gelmeyen müfrit ve coşkun yanlarımız... Zulmün karşısına öfkeyle dikilir, nâhak olana adâleti salık veririz.. Sevgidir, aşktır mayamıza işlenen; bir gönülden süzülüp, başka kalpte konuşlanan... Sonbaharda hüzün olur, gazel gibi düşeriz; kış gelince, ak toprakta, mâtem mâtem susarız; yemyeşil baharlarda, diriliş muştusuyla coşarız; kor Güneş'in altında, pürneşe bin bir ümide koşarız... Hisler... His değil; ruhumuzun gökyüzünde, tefekküre açılan esrârlı ve ince sisler...
Reklam
Sana bir uygarlığı getirdim; anlamadın Yavuz kahramanları, şiirin burçlarını Ayak ucuna koydum gecenin saçlarını Urganmış boynumda taşıdığın gerdanlık Sana hükümdarlığı getirdim; anlamadın Sevda suya karışır, sızar kan dağlarına Köpüren yüreğimde zıpkınlanır umutlar Yüzün tunç gibi çöker ülkemin bağlarına Irmaklar bilmediğin kadar hülyalı
Her gece ışığını ruhumdan alacaksın Aldanma gururunu okşayan çiçeklere En güzel güllerini ruhumla alacaksın Kopacak sanıyorsun bu ip ince yerinden Bu ipin her çizgisi yaralı bir dev gibi İnecek sanıyorsun bu bayrak gönderinden Bu sevda tükenecek sönen bir alev gibi Sen hala anlamadın sevginin en hasını Sen hala çözemedin ırmağın
Beni Anlamayışına
Sana bir uygarlığı getirdim; anlamadın Yavuz kahramanları, şiirin burçlarını Ayak ucuna koydum gecenin saçlarını Urganmış boynumda taşıdığın gerdanlık Sana hükümdarlığı getirdim; anlamadın Sevda suya karışır, sızar kan dağlarına Köpüren yüreğimde zıpkınlanır umutlar Yüzün tunç gibi çöker ülkemin bağlarına Irmaklar bilmediğin kadar hülyalı
Beni Anlamayışına
Sana bir uygarlığı getirdim; anlamadın Yavuz kahramanları, şiirin burçlarını Ayak ucuna koydum gecenin saçlarını Urganmış boynumda taşıdığın gerdanlık Sana hükümdarlığı getirdim; anlamadın Sevda suya karışır, sızar kan dağlarına Köpüren yüreğimde zıpkınlanır umutlar Yüzün tunç gibi çöker ülkemin bağlarına Irmaklar bilmediğin kadar hülyalı
Reklam
Hz Mevlana ...
Hazret-i Mevlânâ Eğitim Vadisinde Henüz Otuz Küsür Yaşlarında İken Zâhiri Bilginin Zirvesine Yaklaşır. Alacağı Mesafe Neredeyse Kalmamış Gibidir. Tam O Sıralarda Karşısına Sır Dolu Esrarengiz bir Derviş Çıkar : Şems-i Tebrizî. Elini öpüp kaybolur. Daha sonra tekrar gelir ve öyle bir sual sorar ki, kitapların satırları cevaptan habersizdir.
167 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.