Bugün ikisinin adını bilmediğim birinin hem iş arkadaşı olduğum hemde adını bildiğim üç kişiyle namaz konusunda arada birkaç dakika fark olmasıyla bir anımı anlatayım. Çalıştığım yerde akşam namazı kılmak için mescide gittim. Tam namaza başlayacağım adamın biri bana "önüne bir şey koyda namazını kılarken biri engel olmasın" dedi. Bende "ben öyle şeylere inanmıyorum. Namaz Allah ile benim aramda. Ben namazım bozulacak diye bir şey yapacaksam daha namazım baştan yalan olmuştur" dedim. Başka bir adam "Allah kabul etsin de milleti niye karıştırıyorsun?" dedi. Bana ilk konuşan adam benim lafımdan sonra "değişik bir görüş" dedi gitti. Şimdi namazın hakikatini anlamanız için rahmetli Ramazan hocayı mezarından mı çıkarayım? Sonra namazımı bitirdim yerime geçtim. Birkaç dakika sonra belki de daha kısa süre sonra mal kabul tarafında gelen malların kaydını yapan tam bir delikanlı güvenlik görevlisi Sevilay geldi. Bilerek adını yazıyorum ki adaşları gurur duysun. Tam bir hanımefendi. Kimseye karışmaz işine bakar. Baktım elinde bir poşetle mescide gitti "namaz kılmaya gidiyorum Allah kabul ederse" dedi. Hem şaşırdım hemde sevindim. Çıktı seslendim dedim ki "Sen az evvel Allah kabul ederse dedin ya zaten Allah seni kabul etti ki sen namaza gittin". Vallah bu kız çalıştığım yerde bütün güvenlik kızları adam eder imana getirir...
Bir maaşın tek kişiye yetmediği net...
Kendi aylik giderlerimi mart ve nisanı karsilastirdım arada iki bin tl fark var .Aldığım farklı olarak ne olabilir diye düşünüyorum. Farklı bir alışveriş yapmadım. Demek ki ; Asgari ücretle tek kişinin bütün masrafları bazalinmiş.Allah iki üç çocuğu olana, evi kira olana , hastası olana...Evinde buzdolabi , televizyonu bozulana .. sabır versin gerçekten 🙏 Her alışverişte biraz kandirildığımızi , dolandirildigimizi varsayarsak ki bu da oluyor , durum zaten vahim ...Ay sonu cepte para yok ... " Yeter daha ne ( : " diyenler ... Yeter sadece bir kız ismidir ayrıca bu ismi ben hiç sevmem ... İçim rahatladı bugünleri gördük ölsem de gam yemem , gözüm de açık falan kalmaz.
Reklam
Günaydın. Geride bırakmak ne zor. Bir yeri terk etmek ya da birini, küsmek, görüşmemeye çabalamak değil; geride bırakmak. Varlığını hiç olmamışçasına yok etmek. Ne zor. Calligarich, "Ama hep böyledir işte, yaşam boyu tanıştığımız değil, geride bıraktığımız insanlardır bizi biz yapan," der. Geride bıraktıklarımıza da şükür sevgili okur.
Birilerini mutlu etmek yahut onları üzmemek için geçirdiğimiz günler olmuştur. Kimilerinin ömrü böyle geçmiştir. Ne üzücü.
İlber Ortaylı
İlber Ortaylı
: "Ne yaşadıysanız yüzünüze yansır. İnsanın yüzü bir kitap gibi okunabilir. İfadeniz bomboşsa da hiçbir şey yaşamadığınız fark edilir. Bundan kurtulmak mümkündür; yaşayın, monotonluktan uzaklaşın, gezin, görün,
Gitmenin ekseriyetle iki yönü vardır. Biri neşe, umut, heyecan taşır öteki daima keder. Mevsim Yenice bir başka öyküsünde tam da bundan bahseder: "Nereye gideceğini sormuyorum. Çünkü ikimiz de biliyoruz; gitmek gitmektir, neresi olduğunun önemi yok." Bazen sadece gitmek gerekir sevgili okur. Önemi yoktur varılacak yerin, giden için de
Şu çağın en büyük derdi insan. Dostu, sevgilisi, iş arkadaşı, akrabası... Seçebildiklerimiz de seçemediklerimiz de dert olabiliyor. Her şey yolunda gitse, insanlar zaman zaman can sıkıyor. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi soruyorlar, neyin var? Paul Auster cevaplıyor: "Benim bir şeyim yok. Doğru insana rastlamadım, hepsi bu." Yeni bir
Reklam
Bazen şöyle olur: Bir yerden geçersiniz ilk kez, bir gülümsemeye tesadüf edersiniz ilk kez fakat ezelden tanıdıkmış gibi hissettirir. Hiç gitmediğiniz bir kentte dahi olur bu. Benzeteceğiniz yerler yahut insanlar da değillerdir üstelik. Fuat Sevimay, "Geçmişte bulunduğumuz bir yere, mahallemize, okulumuza, sokağımıza, evimize rast gelince
Bitmek bilmeyen bir sıkıntı. İnsan, diyor Caner Almaz. İnsan dünyanın vebası: "Yaşamın sonuna doğru yürüyoruz. İçimizde heves kalmamış. Yaşamaya. Sevgiye. Aşka. Belki, diyorum, belki Neşe'nin biraz hevesi vardır. Ama çok sürmez, onu da üzerler. İnsan dediğin birbirini yer, yer de doymaz. Duygularını yer, zamanını, yaşamını, heyecanını.
Anneme özlem...
Bundan beş, altı yıl önceydi… Bu zamanlardı yine. Mayıs'ın ilk haftası geçmiş. Galatasaray’ım şampiyonluğa adım atmak üzereydi. Arkadaşlarla sözleştik, akşama Taksim'de şampiyonluk kutlamalarına katılacaktık... İşten eve geldim. Cumartesi akşamüzeri, koltuğa yaslandım... Televizyonda birbiri ardına sıralanmış kapitalizmin "anneler
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.