Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ben seninle uzun bir araf yaşadım"
Sayfa 9 - She Keft HomeKitabı okuyor
"Araf dedin de, çoktan oradayım zaten. Yoksa sen burayı cennet mi sanıyorsun?"
Sayfa 117 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Araf suresinde Cenabı Hak haddi aşanları sevmez buyruluyor. Kainattaki hiçbir varlık bu kanuna karşı koyamaz, ona uyar .Galaksiler ,yıldızlar ,gezegenler, güneş, dünya ve dünya hayatın oluşu bu kanuna bağlıdır. Bilim buna tabiat kanunu diyor ,her varlık buna kayıtsız şartsız uyar. Tek istisna insandır. İnsan kul da olabilir, asi de . İmtihana tabi olan odur.
İçimde gömülü o kadar çok Cehennem ve Araf var ki. Oysa hayata aykırı bir iş yaptığımı gören olmuş mu... benim gibi sakin, huzurlu bir adamın?
. Her şeyi anlamanız mümkün olsaydı, Meryem'in doğurmasına lüzum kalmaz dı. .
"Tembel ruhlar, nedir bu yaptığınız?" diye haykırdı. "Bu ne hal, bu ne gecikme? Haydi dağa koşun da Tanrı'yı görmenizi engelleyen kabuğu üzerinizden atın."
Reklam
Bu kimse son akşamı daha görmedi. Ancak deliliği yüzünden ona o kadar yaklaştı ki neredeyse yok olup gidecekti.
“Yoksa o ülkelerin halkı geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?” (A‘râf Sûresi, 97)
Araf XXXIII, 97
duman nasıl ateşi belli ederse, bu unutuş da isteğinin başka yere yönelişinin göstergesi.
Burada fısıldanan sözlerden sana ne? Sen peşimden gelmeye bak, bırak onları, ne derlerse desinler! Fırtınalar karşısında tepesi asla eğilmeyen sağlam bir kule gibi metin ol, çünkü bir kimse ki bir düşüncesi varken kafasının içinde bir başka düşünce belirmiştir, bu düşüncelerden biri ötekinin gücünü azalttığı için, o kimse daima hedefinden uzaklaşır.
Reklam
“O, bir grubu doğru yola iletti, bir gruba da sapıklık müstehak oldu. Çünkü onlar Allah’ı bırakıp şeytanları kendilerine dost edindiler. Böyle iken kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlar.” (A’raf,30)
... Hâlbuki "Araf" insanlara mahsus değildir. Hayvanlar orada istirahat eder. Amma insan için ya cennet lâzımdır; ya cehennem!
Sayfa 314Kitabı okudu
Biri Ulysses gibi, tilki kadar kurnazdır. Diğeri Aşil gibi güçlü ve cesurdur. Üçüncüsü Cato gibi kararlı ve sağduyuludur. Dördüncüsü genç Napolyon gibi cesur ve saldırgandır. Beşincisi, altıncısı, say say bitmez. Her biri benzersiz, her biri diğerlerinden farklıdır. Yine de hepsi aynı rüzgarla sürüklenir. Hayata sıkışıp kalmışlardır. Ama her birinin yüreğinde kıvılcımlar saçan gizli bir hayat, gizli bir dilek, onların da zamanının geleceğine dair sessiz bir umut vardır. Bir gün onlar da ayağa kalkacaklarına, dışarı çıkacaklarına ve savaşarak henüz var olmayan yeni bir şeyi inşa edeceklerine inanırlar. Pes ettiklerini sanma. Hepsi hala umut ediyor. Yaşlılığın en güzel günlerini yaşadıkları halde gizlice uzak diyarlara dâir kitapları, seyahatnameleri ve dünyayı fetheden güçlü adamların maceralarını okuyan adamlar var. Hepsi, her an çalabilecek savaş borazanını bekliyor.
"İnsan çocukken bir büyük saadet ülkesinde yaşıyor, sağa sola şuursuzca koşturup neşeyle kişniyor. Sonra büyüyor, büyüdükçe salaklaşıyor, salaklaştıkça unutuyor o mesut diyarı, bir nevi ölüyor. Çocuklukla yaşlılık arasındaki dönem araf misali; kitabesi ağır mesailerle, küçük hesaplarla, kesif mutsuzluklarla yazılan bir mezar taşının gölgesinde azap gibi boktan hayatlar. Yetişkinler zombilere benziyor."
'Fıçıda mayalanan şarap çıkacak bir delik arar. Şarap çıkış bulamayınca fıçının vay haline.'
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.