Sınır aşıldığı için tersine dönüşmüş istek. Bu kez, yeni bir aşırılıkla dışta model aranmış. Siyaset ve devlet adamları, model arama ve bulma işini fikir ve bilim adamlarına bırakmamışlar. Onları böyle bir arayış içinde görmediklerinden kendileri aramış ve aşırı pratiklikle büyük bir yanlışlığa, Batıdan iktibas yanlışlığına düşmüşler. Oysa bilim ve düşünce adamlarını bu yönde uyarmalı, örgütlemeli ve işi onlara bırakmalıydılar. Fakat, ne yazık ki, bu yola gitmemişler, alelacele formüllerle, reformlar yapmaya girişmişler. Netice, büyük bir hüsran oldu. Büyük İslâm Devleti yıkıldı. İslâm ülkesi paramparça oldu. Esarete düştü bir çok ülkemiz. Ekonomik yıkılış ve sefalet, müslüman dünyasını çökertti. İkinci Dünya Savaşıyla bir fırsatı yakalayan bazı islâm ülkeleri siyasî bağımsızlıklarını şekil olarak elde ettiler. Ama ekonomik ve kültürel bağımsızlık elde edilemedi. Çünkü; bunu elde edebilmek için gerekli modeli geliştiremediler.
Başlarken : İran’a kısa bir bakış
Ali Şeriati için 1979 İran Devrimi’ne giden yolda Humeyni kadar önemli bir kişi olduğu söylenebilir. Onun fikirleri ve söylemlerinin çoğu Humeyni tarafından örtülü bir şekilde kabul ve takip edilmiştir. Ali Şeriati’nin hayat hikayesini tek taraflı okuyamayız. Onun politik ve devrimci söylemlerinin temelinde
Son zamanlarda sosyal medyada, özellikle twitter'da, siyasetten uzak kalmayı başarabilenlerin en çok sorduğu "kız çocuğunuz olsaydı isminini ne koyardınız?" sorusu dışında etkileşim maksatlı sorular genellikle kitap ve okumak ile ilgili; en son okuduğunuz kitabın adı ne, hangi yazar ile tanışmak isterdiniz, okuduktan sonra
Özgür olmak istiyoruz ama birinin bize ihtiyacı olmasını da istiyoruz
Belki de bütün sorunlarımızın temelinde bu vardır
Hep bir arayış bir inanç peşindeyiz
Uğruna emek verebilecek bir uğraş bir vizyon ya da bir insan arıyoruz
Bundandır ki hayatımıza girip çıkanlar için hep bu denli öfke ve gözyaşı biriktiriyoruz
Biriktikçe de tutunacak daha çok yer arıyoruz
Her seferinde hüsran olacak bu çabamız ne kadar da acizane değil mi
Ölüm denen gerçeği kimse göz ardı etmemeli
Arzusu kursağında kalmış bütün insanlar için
Yüreğimize fısıldayacağı gerçeği beklediği güne kadar
.
.
.
TK
...bütün insanlık arayış hâlinde...Dünyaya huzur ve esenlik getirecek düzeni arıyorlar. Huzurun ve esenliğin kaynağı olan Es-Selâm dışında her kapıyı çaldılar...Her yeniyi denediler. Sonuç, koca bir hüsran...
Mustafa Kemal Paşa'nın Ünlü Uyarı Raporu (20 Eylül 1917)
Mustafa Kemal Paşa, içinde bulunulan ve gittikçe kötüleşen idari, mali, askeri durum nedeniyle ve kötü yönetim yüzünden Enver Paşa'ya ve hükümete kızıyor, özellikle Almanların her dediklerine ve istediklerine kayıtsız teslim olunmasını içine sindiremiyordu. Bu ne denle oturdu 20
Uzun zamandır her hangi bir cemaate tarikate vs islamın temsilcisi olan yollara girmek için bir arayış ve araştırma içerisindeydim tabi bu araştırmalar sonucu birçok bilgi sahibi kişileri kendime not aldım belli aşamalar sonucu kendime örnek edindiğim kişiler oluştu bunlar; Başüstad Seyyid Kutub , Hasan el Benna,
Ali şeriati ,Şamil Basayev , Said Nursi ve daha nice hocalar; ha birde günümüzdeki kişilerden İhsan şenocak ve hatta bu sonlarda tarafsızlığı ile bilinen İhsan Şenocak baya bir dikkatimi çekti ve araştırmalarımın ekseriyetinde onun görüşlerini dikkate aldım ve bunun üzerine birçok eserini aldım ve okumaya başladım ve daha az bir yol katetmişken okuduğum eserlerinden 5. si beni şaşkınlık içerisinde derin bir hüsrana uğrattı. Ve bu eser
Kudema Meclisi adlı eseriydi. Hatta eserleri alırken bu böyle bir eseri olduğu için o kadar mutlu oldum ki birçok Kudemanın bir arada ele alınması ve bu kişinin İhsan Şenocak olması beni fazlasıyla mesrur etti. Ta ki okuyup ortalara gelince 😞 genel kudemaları birkaç sayfada yer verirken MAHMUT EFENDİ'YE
100 küsür sayfa yer vermiş ve her şeyiyle detaylı bir şekilde anlatmış Mahmut efendiyi okuyunca kendimi RÜYAYA EVRİLMİŞ BİR DİN olarak benimsemeye başladım ve hatta sonda iki büyük üstadı da sadece bir başlık altında ele alması hayli üzdü beni velhasıl keşke bütün kudemalar için tarafsızlık yolunda devam etseydi...
Not : Bu iletimde amacım iletide bulunan kudemaları ve ihsan şenocak'ı kötülemek ve karalamak değil ki bu haddime de değil ; ayrıca okudukları ilme saygım sonsuz ekseriyetiyle bu konuya da değinmek istedim. Vesselâm
Herkes bir arayış içerisinde,herkes gerçek mutluluğu,kalıcı huzuru arıyor,belkide hepsinin ve her şeyin ardındaki mutlak hakikati.
Nerede arıyor? Kırlara,pikniklere gidiyor,dağlara taşlara vuruyor kendini,öte gidiyor,beri geliyor. Uzak doğuya gidiyor,bir takım felsefelere,tuhaf tuhaf mefkurelere sığınıyor. Yani herkes arıyor.
Fakat kimse neyi aradığını bilmediği için aradığını bulsada bulduğunu anlamıyor.
Çoğu insan böyle ölüp gidiyor. Aradığını bulamadan,kendi anlamını,varlığın hakikatini bulamadan ölüp gitmek kadar acı bir şey,büyük bir hüsran ve hüzün yok.
Arayış demek, olduğun halinle tatmin olamamak demektir.
Peki o zaman aramamak nedir? Aramamak şudur: A, A olmaktan son derece memnundur ve B olmaya dair hiçbir arzusu yoktur.
Tatmin, aydınlanmanın başlangıcıdır. Tatmin, aydınlanmaya dönüşen tohumdur. Arayan tatminsiz, gergin ve endişelidir. Sürekli bozguna uğrayacaktır çünkü her ne yaparsa
Cinselligi yaşayabilmek için çocukluğu geride bırakmanız gerekir ve tabii bu geride bırakmanız gereken tek şey de olmayabilir. Arayış, buna değip değmeyeceğinin kesfedilme sürecidir de denilebilir.
Söylenmeyi bekleyen sözler biriktiğinde imdada bazı öyküler yetişir. Sakil bir yaşamda debelenirken etrafa ölgün gözlerle baktığımızda bazı anlatılar bir anlığına da olsa bizi geri çevirir. Ya da aynı anlatılar biz dibe vururken seyirci kalamaz, gelir aynı dibi bizimle boylar. Kuyunun dibinde, körün herkesle aynı manzarayı gördüğü yere o içimizden