Atalarımız demiş ya "ayağını yorganına göre uzat" diye. Ne kadar boş bir söz.
Şimdi ne yorgan umrumda, ne de yorgun ayaklarım. Sen yorganı boşver, hayallerini yarana göre uzat. Umutlarını sevdiğinin gözlerinde bırakma...
Yine sol yanımda bir ılıklık, yine bir kurşun sızısı. Senin anlayacağın bu mevzu derin...
Bakma sen benim ukala ukala konuşmalarıma. Aslında hayata, sevdaya dair bi halt bildiğim yok. Sadece aptal bir aşık gibi delice sevmeyi bilirim. Her sevdiğimde sessizce ölmeyi bilirim. Ne bir kefene sarılır kalbim, ne ismim bir salaya karışır. Ne bir lokma dökülür ardımdan ne de kırkım sayılır...
Güzel hayaller kurardım bir zamanlar. Artık ne yeni bir umut, ne de yeni bir hayal.
Yosun tutmuş bir duvarın yıkıntıları altına sakladım ben, çocukça hayallerimi.
Oysa ne çok sevmiştim. Her gece hasret tezgahında, umut desenli şiirler dokurdum. Ve şiirler örterdim sevdiğimin üstüne, soğuk kış gecelerinde.
Dünyayı onun gözbebeğinden ibaret sanmıştım. Kulağıma çalınan en hoş besteydi onun sesi.
Ama bunlar çoook eskidendi. Şimdi kulaklarımda çığlık çığlığa, mahur bir sessizlik. O mahur beste çalar, kendimle ben ağlaşırız.
*Argan*