Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tarihçi Arnold Toynbee, “Toplumların karşılaştığı sorunlar onları bileyip güçlendirebilir, ama bu onların sorunları nasıl çözdüğüne bağlıdır,” diye yazmıştı.
Sayfa 44
"Bazı şeyler dillendirilmese de kendi adlarına konuşurlar."
Reklam
"Bazen biz dile getirene dek hiç bir şey gerçek değilmiş gibi gelir."
"Beyninin sivri köşeleri olsa da olmasa da yazmalısın. Dünyanın deliliğine yenilmekten iyidir."
"Tanışalı çok olmamıştı fakat kendininkine benzer bir ruhla karşılaştığınızda zaman gibi şeylerin pek önemi kalmıyordu."
"Ağlıyor çünkü o kadar kahkahadan sonra bile o hissi üzerinden atamıyor, dünyadaki o en kötü hislerden birini..."
Reklam
Rasûlüllah Dönemi Mescid
Mescidin İslâm Devleti'ndeki yerini ve devletleşme merhalesindeki müessiriyyetini aksettirmek üzere Arnold 'tan şu satırları iktibas edelim: '' Mescit, yalnızca ibadete mahsus bir yer değildi. Bilâkis ibadetin yanında siyasi ve ictimai hayatın merkezi durumundaydı. Peygamber, elçileri mescitte karşılar, devlet işlerini oradan idare eder, dini ve siyasi konularda minberden cemaate hitap ederdi...''
Sayfa 136 - Hikmetevi YayınlarıKitabı okuyor
Tarihçi Arnold Toynbee, "Bir uygarlık enerji ve dikkatini hayatın maddi tarafından manevi kültürel estetik ve ruhsal taraflarına ne kadar aktarabiliyorsa o ölçüde gelişmiş ve canlıdır". diyor.
Sayfa 167Kitabı okudu
Kötü değilim fakat kötülüğün dokunmadığı biri de değilim.
Muhammed'in hayatta olduğu dönemde ve Medine'deki ilk İslam toplumunda cami sadece ibadet edilen yer olmayıp, toplumun siyasi ve sosyal hayatının merkezi olması bakımından Roma'daki forumun muadiliydi.
Sayfa 31
Reklam
Abbasiler eski Pers sarayının süfli törenlerini benimsemişler ve tebaalarının, kendi huzurlarına çıktıklarında yeri öpmesini emretmişlerdi. Ama yüksek rütbeli görevliler ya da sevdikleri kişilere ise halifenin eli veya ayağını ya da kaftanının kenarını öpmesine izin verilmişti.
Sayfa 26
Emevi devrinin tamamı boyunca, ilk dönem Müslümanların geleneklerini takip eden Mekke ve Medine'deki dinî çevreler, Muaviye'nin Peygamber ve ashabının dinî anlayışı ve sadeliğini korumak yerine; hilâfeti, dünya zevklerinin peşinde koşup lüks ve zevk u sefâ ile karakterize edilen dünyevi bir hükümdarlığa dönüştürdüğünü düşünüyorlardı. Emeviler, İslam'ın orta yerinde mutlak hâkimiyeti sekülerleştirmek ve İslam toplumunun mirasını, kendi kabilelerinin mensupları ve aileleri lehine istismar etmekle suçlanmışlardır.
Sayfa 23
Hakikatte Ebû Bekir'in Hilâfet döneminde, Ömer fiilî liderdi ve Ebû Bekir'in ölümünün hemen ardından herhangi bir formalite olmaksızın devlet başkanlığı görevini devraldı.
Sayfa 20
İslam, müminlerin genel zümresinin icra etmek üzere yetkilendirilmediği dinî vazifelerin tatbiki için ruhbanlığı kabul etmemektedir.
Sayfa 15
Yerli müesseselerin ilgasiyla birlikte azınlıklar İslam dünyasındaki nüfustan tamamıyla tasfiye edildiler.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.