Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ren

ren
@artelethe
kendi halimde bir şeyler yazar ve okurum, entp
ren

ren

, bir kitabı okumayı düşünüyor
Kinyas ve Kayra
Kinyas ve KayraHakan Günday
8.4/10 · 27,1bin okunma
Reklam
ren tekrar paylaştı.
Sen yalnız kalmak istedikçe, peşini bırakmazlar ama elini uzattığın zaman da yüzüne bile bakmazlar, bu da böyle sürüp gider.
Sayfa 371
ren

ren

, bir kitabı okumaya başladı
Anna Karenina (2 Cilt Takım)
Anna Karenina (2 Cilt Takım)Lev Tolstoy
8.7/10 · 39,6bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
%23 (35/150)
Salon Köşelerinde
Salon KöşelerindeSafveti Ziya
6.7/10 · 1.173 okunma
ren

ren

, 2023 okuma hedefini güncelledi.
2023 OKUMA HEDEFİ
1/10 kitap - %10 tamamlandı
1 kitap okudu
10 kitap
190 sayfa
0 inceleme
2 alıntı
Reklam
Yeni Dünya
— Yapmayın, rica ederim, yapmayın. Saçlarım pek fena halde. — Olamaz, olamaz. Saçlarınız kudretten dalga dalgalar. Bilirim ne maşaya, ne tarafa ihtiyacı vardır onların. Hem rengi de değişmedi ya saçlarınızın. O, ta çocukluğumdan beri okşamağa can attığım ince telli, ipek gibi yumuşak saçlar...
Zeyrekli Fatma Hanım
Lâkin, ben bu hükümlere şimdiki aklımla varmış bulunuyorum. Böyle düşünebilmek için ne acı tecrübeler görmem, ne çetin imtihanlardan geçmem lazım geldi. Frenkler "Gençlik bilseydi, ihtiyarlık yapabilseydi," derlermiş. Ne doğru söz. İnsan, yaşla hakikate eriyor ama, onu kullanmak, ona göre yaşamak gücünü kaybettikten sonra...
190 syf.
8/10 puan verdi
Hep O Şarkı
Hep O ŞarkıYakup Kadri Karaosmanoğlu
8.2/10 · 3.321 okunma
2. Bölüm
Halbuki kendi dünyasındaki ana babalarla çocuklar sevgilerini böyle göstermezdi. Bu hareket, yukarıdakilerin dünyasında ulaşılan varoluşun ne kadar yüce olduğunu ortaya koyuyordu. Bu dünyaya şöyle bir göz attığı kısacık zaman diliminde görmüş olduğu en güzel şeydi. Hareketin değerini kavramak onu çok duygulandırdı, yüreği bu şefkat ifadesinin duygudaşlığıyla ısınıverdi. Hayatı boyunca sevgi açlığı çekmişti. Sevgiye hasretti. Varoluşunun temel talebiydi sevgi. Ama hiç sevgi görmemiş ve zaman içinde katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu fark etmemişti bile. Şimdi de bilmiyordu bunu. Sadece sevginin nasıl ifade edildiğini görmüş, yüreği hoplamış ve ne kadar güzel, yüce ve muhteşem bir şey olduğunu düşünmüştü.
Sayfa 18
Reklam
yedinci bölüm
Pırıl pırıl bir ilkbahar akşamıydı. Güneş ışınlarının vurduğu çimenler ve yaprak fışkıran çitler ışıl ışıldı. Çiftlik gözlerine hiç bu kadar güzel görünmemişti. Birden, burasının kendi çiftlikleri olduğunu hatırladılar; bu toprakların her bir karışı onlarındı. Tepeden aşağılara bakarken, Clover'ın gözleri yaşardı. Düşüncelerini dile getirebilse, yıllar önce insan soyunu alaşağı etmek üzere yola çıktıklarında, hedeflerinin asla bu olmadığını söyleyecekti. Koca Reis'in ilk Ayaklanma çağrısını yaptığı o gece düşledikleri, bu şiddet ve kıyım olabilir miydi? Kendisinin gözünde canlandırdığı gelecekte, hayvanların açlık ve kırbaçtan kurtuldukları, herkesin eşit olduğu, herkesin kendi gücüne göre çalıştığı ve Koca Reis'in konuştuğu gece yolunu şaşırmış ördek yavrularına kucak açtığı gibi güçlülerin zayıfları koruduğu bir toplum vardı. Oysa, nedendir bilinmez, kimsenin düşüncesini açıklamaya cesaret edemediği, her yerde azgın, yabanıl köpeklerin hırlayarak kol gezdiği, yoldaşlarının korkunç suçları itiraf ettirildikten sonra paramparça edilişini seyretmek zorunda kaldıkları bir toplum çıkmıştı ortaya.
ren

ren

, bir kitabı yarım bıraktı
Milena'ya Mektuplar
Milena'ya MektuplarFranz Kafka
7.4/10 · 55bin okunma
26 Kasım 1772
Bazen kendi kendime şöyle diyorum: senin yazgının benzeri yok; diğerleri şanslı - senin kadar sıkıntı çektirilen bir kişi bile yok. - Sonra eski çağların bir şairini okuyunca, içimden geçenleri görür gibi oluyorum. Katlanmak zorunda olduğum çok şey var! Ah! Benden önce yaşayan insanlar benim kadar üzüntü yaşadılar mı acaba?
Zira... artık kendimi daha uzun süre kandırmayacağım; o adam bana o zaman sarılsa, beni o zaman istese, onunla dünyanın öbür ucuna giderdim, hem kendi adım... hem çocuklarımınkini lekelerdim... insanların dedikodularına aldırmaz, mantığımın sesini dinlemez, Madam Henriette'in daha bir gün öncesinde tanımadığı Fransız genciyle yaptığı gibi, onunla kaçardım... nereye, ne zamana kadar diye sormaz, önceki yaşamıma bir an bile dönüp bakmazdım... paramı, adımı, mal varlığımı, onurumu onun uğruna feda ederdim... dilenirdim, bu dünya da onun beni sürükleyebileceği her tür aşağılanmaya razı olurdum belki de. İnsanların ayıp dediği, saygın gördüğü her şeyi görmezden gelirdim, şayet ağzından bir sözcük olsa çıksa, bana doğru bir adım atsa, beni anlamayı denese, o an ona tüm kalbimi verirdim. Ama... size söyledim ya, bu garip tavırlı adam bana ve içimdeki kadına göz ucuyla bile bakmıyordu... ben ona teslim olmaya öyle hazırdım, onun aşkıyla öyle yanıp tutuşuyordum ki bunu ilk olarak kendimle baş başa kaldığımda anladım, onun aydınlık, deyim yerindeyse melek gibi yüzünü heyecana boğan o tutkuyu, içimin karanlık dehlizine düşüp terk edilmiş bir kalbin boşluğunda fırtına yaratınca anladım.
Sondan Bir Parça
Göğe bakın. Sorun kendinize: Koyun çiçeği yedi mi, yemedi mi? Her şeyin nasıl değişiverdiğini göreceksiniz... Ve hiçbir büyük bunun ne kadar önemli olduğunu asla anlamayacak!
– O zaman sekiz gün önce seninle tanıştığım sabah tek başına, meskûn topraklardan fersah fersah uzakta dolanman bir tesadüf değildi! Düştüğün yere mi dönüyordun? Küçük prens yine kızardı. Tereddüt ederek ekledim: – Yıldönümü nedeniyle belki?.. Küçük prens bir kez daha kızardı. Sorulara asla yanıt vermiyordu ama insan kızarıyorsa bu "evet" anlamına gelir, değil mi? – Ah! dedim ona. Korkuyorum... Ama bana şöyle cevap verdi: – Şimdi çalışman gerekiyor. Makinene gitmelisin. Ben seni burada bekliyorum. Yarın akşam geri gel... Ama içim rahatlamamıştı. Tilkiyi hatırladım. Evcilleştirilmeye razı olduysan biraz ağlamayı da göze almalısın...
Reklam
Yedinci Gezegen
– Merhaba, demiş rastgele. – Merhaba... Merhaba... Merhaba... diye yanıtlamış yankı. – Kimsiniz? demiş küçük prens. – Kimsiniz... Kimsiniz... Kimsiniz... diye yanıtlamış yankı. – Arkadaşım olun, ben yapayalnızım, demiş. – Yapayalnızım... Yapayalnızım... Yapayalnızım... diye yanıtlamış yankı. "Ne tuhaf gezegen," diye düşünmüş o zaman. "Kupkuru, sipsivri ve tuzlu mu tuzlu. Üstelik insanlarda da hayal gücü namına bir şey yok. Onlara ne söylesen tekrar ediyorlar. Benim evimde bir çiçeğim vardı, sözü açan hep o olurdu..."
On Yedinci Bölüm
"Bu durumda çirkinlik yedi ölümcül günahtan biri oluyor, öyle mi?" diye sordu düşes. "Orkide konusundaki benzetmene ne demeli peki?" "Çirkinlik yedi erdemden biri Gladys. Sen ki iyi bir muhafazakârsın; bu tür erdemleri hafife almamalısın. Bira, İncil ve yedi ölümcül erdemdir bugünkü İngiltere'yi İngiltere yapan." "Ülkenizi pek sevmiyorsunuz o halde," dedi düşes. "E içinde yaşıyorum ya işte." "Eleştirsen daha iyi." "Ülkemle ilgili Avrupa'nın görüşünü mü alayım istersin?" diye sordu. "Avrupalılar ne diyor bizim için?" "Tartuffe İngiltere'ye yerleşip dükkân açmış, diyorlar." "Bu söz sana mi ait Harry?" "Senin olsun." "Kullanamam; haddinden fazla doğru bir söz." "Korkmana gerek yok. Halkımız betimlemelerden hiçbir şey anlamaz." "Pratiktirler de ondan." "Pratiklikten ziyade kurnazdırlar. Hesap defterlerini tutarken aptallıklarını zenginlikle, kötülüklerini ikiyüzlülükle telâfi ederler." "Yine de büyük işler başarmışız." "Büyük işler bize zorla dayatıldı Gladys." "Bu yükün altından kalkabilmişiz ama." "Yalnızca borsada." Düşes başını iki yana salladı. "Ben halkımıza güveniyorum," dedi. "Halkımız, becerikli olanın hayatta kaldığının ispatıdır."
Sayfa 223Kitabı okudu
ren

ren

, 2022 okuma hedefini ekledi.
2022 OKUMA HEDEFİ
7/10 kitap - %70 tamamlandı
7 kitap okudu
10 kitap
1.099 sayfa
0 inceleme
8 alıntı
ren

ren

, 1000Kitap'a katıldı.