Arturo Bandini
Sonuçta sadece bir süreliğine buradayız. Sonra başka bir yerde olacağız. Unutulmuş bir hayal gibi kaybolacağız.
Ah Evelyn ve Vivian, ikinizi de seviyorum, hüzün verici hayatlarınız için seviyorum sizi, sabaha karşı eve dönüşünüzdeki anlamsız sefalet için seviyorum. Siz de yalnızsınız ama Arturo Bandini gibi değilsiniz, ne balık ne de kuş. İşte şampanyanız çünkü ikinizi de seviyorum. Seni de seviyorum Vivian, ağzın tırnaklarla kazınmış gibi görünse, yaşlı çocuk gözlerin kanla yazılmış çılgın sonelerde yüzse de.
Reklam
Yehova nasıldı bu akşam? Kuantum teorisi hakkında ne düşünüyor?” dedim. Mutfağa gidip annemle kilise hakkında konuşmaya başladı. Çiçekler hakkında tartıştılar, mihraba kırmızı gül mü daha çok yakışıyordu, beyaz gül mü? “Yehova’yı bir daha gördüğünde ona birkaç şey sormak istediğimi iletir misin lütfen?” Konuşmaya devam ettiler. “Ah, Efendimiz Yüce Yehova, mutaassıp ve yobaz Mona’nı ayaklarının dibinden eksik etme ki ağzından bir geri zekalı gibi salya akıtarak zırvalamaya devam edebilsin. Ah, sevgili İsa, kutsaldır O. Sevgili fırıldak İsa, O kutsal.” “Arturo, kes artık,” dedi annem. “Kız kardeşin yorgun.” “Ey Kutsal Ruh, ey şişirilmiş üçlü ego, şu işsizliğe bir çare bul artık. Roosevelt’i seç. Altın ölçeğinde tut bizi. Fransa’nın canı cehenneme, ama bizi kurtar!” “Arturo, kes artık.” “Ey Yehova, sonsuz değişebilirliğinle şu Bandini ailesine birkaç kuruş yardımda bulanamaz mısın?” “Kendinden utanmalısın, Arturo. Yazıklar olsun,” dedi annem. Divandan kalkıp bağırmaya başladım: “Tanrı hipotezini reddediyorum! Sahte Hıristiyanlığın kokuşmuşluğuna tükürüyorum! Din halkın afyonudur! Olduğumuz ya da olmayı umacağımız her şeyi şeytana ve onun kaçak elmalarına borçluyuz!”
''Dokunamazlar bize. Hayır, dokunamazlar! Kiliseyi bozguna uğrattık. Dante, Kopernik, Galileo, şimdi de ben, Arturo Bandini, alçakgönüllü bir marangozun oğlu. Sonumuz gelmez bizim. Onlardan üstünüz. Onların saçma sapan cennetlerini bile aşarız!''
Sayfa 162 - Parantez YayıncılıkKitabı okudu
''...diğerleriyle birlikte yürüyordum. Onlar zaman zaman durup başparmaklarıyla otostop yapıyorlardı. Dilenciler. Gurursuz insanlar. Ama Arturo Bandini otostop yapmaz, hayır efendim, güçlü bacakları yeter ona. Varsın geçsin arabalar! Saatte altmış kilometre hızla geçip burnuma egzoz gazı doldursunlar. Gün gelecek her şey farklı olacak. Ödeyeceksiniz bütün bunları, hepiniz, bu yolda araba süren bütün şoförler. Arabalarınızdan inip yalvarsanız bile binmem, arabalarınızı bana hediye etseniz bile. Bu yolda ölmeyi yeğlerim. Ama benim günüm de gelecek, işte o zaman gökyüzünde göreceksiniz adımı, hepiniz.''
Sayfa 46 - Parantez YayıncılıkKitabı okudu
sadıktım sana, Camilla, kendi tarzımda. Arturo Bandini
Reklam
338 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.