Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir insana bir insan herhalde yeterdi.
Belki bu da kâfiydi. Bir insana bir insan herhalde yeterdi. Fakat o da olmayınca? Her şeyin bir hayal, aldatıcı bir rüya, tam bir vehim olduğu meydana çıkınca ne yapılabilirdi? Bu sefer inanmak ve ümit etmek kabiliyetini ben kaybetmiştim. İçimde insanlara karşı öyle bir itimatsızlık, öyle bir acılık peyda olmuştu ki, bundan zaman zaman kendim de korkuyordum. Kim olursa olsun, temasa geldiğim herkesi düşman, hiç değilse muzır bir mahluk telakki ediyordum. Seneler geçtikçe bu his kuvvetini kaybedeceğine şiddetlendi. İnsanlara karşı duyduğum şüphe, kin derecesine çıktı. Bana yaklaşmak isteyenlerden kaçtım. Kendime en yakın bulduğum veya bulacağımı zannettiğim insanlardan en çok korkuyordum. "O bile böyle yaptıktan sonra!.." diyordum... Ne yapmıştı, bu malum değildi; ve asıl bunun için muhayyilem en fena ihtimaller üzerinde duruyor ve en ağır hükümleri veriyordu. Öyle ya... Bir ayrılık anında, basit bir heyecanın sevkiyle verilmiş bir sözü tutmamak için en kolay çare, münasebeti hiç münakaşasız kesivermekti.
Sayfa 147
Şeyh Sait İsyanı ile TCF'nin bağlantısı:
Martın sonunda, Ankara İstiklâl Mahkemesi nihayet TCF'ye doğrudan doğruya el attı. Bu iki şekilde oldu. Vaktiy­le Rauf Bey bir silah kaçakçılığı olayını duymuş, bunu Baş­bakan Fethi Bey'e bildirmişti. Ankara İstiklâl Mahkemesi Ra­uf Bey'den tamamlayıcı bilgi istedi. Bazı tevkifler yaptı. Fa­kat asıl, İstanbul'da, partinin daha tanınmış isimlerini bir ih­bar üzerine sorguya çekti. Bunların başında, TCF'nin İstan­bul merkezi Genel Sekreteri Kara Vasıf Bey vardı. İhbara na­zaran Kara Vasıf Bey şöyle demişti: "- Mustafa Kemal Paşa'yı istiyorsanız. Halk Fırkası'na gidiniz. Halifeyi istiyorsanız bizim fırkamıza geliniz!"
Reklam
Güzel şeylerin olsun, ama bunların esiri olma. Bunlara sahip ol, ama onların sana sahip olmasına izin verme. Hayatının ana amacını çok daha önemli çabalara ayır, örneğin en yüksek potansiyelini keşfetmek gibi, kendini başkalarına adamak ve kendinden çok daha yüce bir şey uğruna yaşamak gibi. Başarı güzel şey, ama oyunun asıl adı 'mana'dır.
Sayfa 39
Talleyrand'ın ünlü sözü "Sözcükler bize, asıl söylemek istediklerimizi gizlemek için verilmiştir."
Sayfa 375
"Ne manasız şey?.. Ne diye gidiyorsun sanki?" diye söyleniyordu. "Asıl sen gidiyorsun, ben daha buradayım!" dedim.
Sayfa 140
Zaman denen cadı bohçası dehşete düşürüyor beni.En çok da doğru zamanda doğru yerde olamamak.Doğru zamanda koşup doğru zamanda duramamak.Düşmekten kaçamayacağımı anladım.Ama doğru yerde düşememekten korkuyorum şimdi.Asıl mesele de doğrunun ne olduğunu bilememem ve hiçbir zaman bilemeyeceğimi fark etmem tabi.
Reklam
Aşkı , yaşanmış duygular başlatsa da asıl yürüten yaşanmasını umduğunuz , içinde mutluluk saklayan duygulardır. Aşk bilinen duygulardan yola çıkarak , bilinmeyen duygulara kavuşabilme isteğidir.
Sayfa 199 - Destek yayınlarıKitabı okudu
Aslında kalbinizi asıl acıtan , yeni günün size getirmedikleri değil sizden götürdükleridir.
Sayfa 194 - Destek yayınlarıKitabı okudu
Hayatımızın, birtakım ehemmiyetsiz teferruatın oyuncağı olduğunu, çünkü asıl hayatın teferruattan ibaret bulunduğunu görüyordum. Bizim mantığımızla hayatın mantığı asla birbirine uymuyordu.
Sayfa 138
ölümle hayat arasındaki ince zamanın, delinmiş asil kalbiyim!
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.