Kardeşim, içtenliğinize ve bana beslediğiniz güvene dayanarak öğrenmiş olduğum gerçekleri size açıklayacağım. Fakat, önce temelden başlamak, sonra aşamalı olarak asıl amaca doğru yürümek gerekir. Daha ilk adımda son aşamadan söz açacak olursam bu sana taklitçi olmaktan başka bir yarar sağlamaz. O da, hakkımda gerçekten iyi duygular besliyorsan.
Oysa sizin taklit aşamasında kalmanıza gönlümüz razı değildir. Burada kalmak, insanı aşamaların en yükseğine çıkarmak şöyle dursun, helak olmaktan kurtulmasına bile yetmez. Sizi daha yüksek aşamalara, taklitçilikten kesin bilginin doruklarına, düşünce ve akıl yürütme alanından tanıklık (şühud) evrenine ulaştırmak, izlediğim yolu izlettirmek, geçtiğim denizden geçirmek ve gördüğüm şeyleri göstererek bilginizi bilgimize bağımlı olmaktan kurtarmak istiyorum.
Sayfa 71 - Yapı Kredi Yayınları, Beşinci Baskı Eylül 2004 [ISBN: 975-363-475-7]Kitabı okuyor
"Birbirimizi anlamayacaksak ne için varız? Fikirlerimiz, hislerimiz, koşullarımız, imkan ve sınırlılıklarımız bu kadar farklı, bu kadar öznelken; birbirimizi anlamaktan, anlamaya çalışmaktan başka çaremiz mi var.!"
BiŽi BiŽe ZiŇdaŇ EttiľêŘ/ İlyas Kösem
...Hepimizin hayalinde, bir yer ... İnsanları sevgiyle kenetlenmiş, komşuluk
Yalnız, soylu dostum, işin asıl korkunç yanı da bu değil mi zaten. Benim bütün suçlamalarım ne denli eskimiş, ne denli bayağı ve ne denli gülünç olursa olsun, yine de doğru!
Altın Değerinde Tavsiyeler Veya Savaş Uçakları da Kaosun Ejderhası Sayılır Mı ?
İyi bir okuyucu olduğunu düşünen insanların büyük bir kısmına sorsak kişisel gelişim kitaplarına burun kıvırırlar. Bunların kitap satışını arttırmak için okuyucuyu pozitif duygulara boğan, pohpohlayan kitaplar olduğunu söyleyeceklerdir. Hele o evrene mesaj göndermeli
Sayın Cumhurbaşkanı bu size üçüncü e-mektubum.
Nasıl bir ibret ile karşı karşıya olduğunuzu umarım idrak etmiş durumdasınız.
Bu sır ve ibretin bir parçası olarak iyilik adına bunu yapmak durumundayım.
Bu noktaya ülkeyi siz getirdiniz.
Bütün silahlar bize döndürülmüş. İçeride milyonlarca sığınmacı veya göçmen bu yurdun, ulusun, devletin ve
Merhaba arkadaşlar. Hepimize mutlu sabahlar. Uzun yıllar sonra oldukça doyurucu olacağını düşündüğüm Anton Çehov serisine bitirmek üzereyiz. Yaklaşık 10 kitabını bu süreçte okuyoruz ve okuyacağız. Bunun dışında onun öykülerinin seri olarak basımları var. Bunların Cem - İletişim ve Yordam Yayınları üzerinden yapılmış setlerinin de dağıtıma hazır
Mescid-i Aksa’ya doğru ilerlerken müşterilerine bir şeyler satmak için sesini yükselten Arap satıcının haykırışına Hz. İsa’nın çarmıhıyla yere düştüğü noktayı işaret eden taşa dokunup istavroz çıkaran bir Hıristiyan’ın sessiz hüznü karışıyor. Yaşanan hayatı resmeden Arapların canlı sesleri, resmi hayata hakim Yahudilerin hızlı, gözleri yerde gidişleri içiçe... Tüm İbrahim! dinlerin bir duvarın taşları gibi içiçe geçtiği, kesiştiği Kudüs’ün asıl çelişkisini Mescid-i Aksa’ya girerken polis kontrolünden geçerken anlıyorsunuz.
....
Bir işçi ölümünün “dayanılmaz hafifliği”
Zincirlerle çekiyor işçiler
Güneşi yatağımın başına
Ben nasıl çıkarım bu kirli yüzle
Güneşin karşısına?
Celal Sılay
Milan Kundera’nın Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği romanındaki “dayanılmaz hafiflik” ifadesinin, birçok yazıya başlık olmasının artık sinir bozucu hale geldiğini kabul ediyorum. İnsan
Şimdi, dedim, insan denen yaratığı eğitimle aydınlanmış ve aydınlanmamış olarak düşün.
Bunu şöyle bir benzetmeyle anlatayım: Yeraltında mağaramsı bir yer, içinde insanlar.
Önde boydan boya ışığa açılan bir giriş...
İnsanlar çocukluklarından beri ayaklarından, boyunlarından zincire vurulmuş, bu mağarada yaşıyorlar. Ne kımıldanabiliyor ne de
Asıl düşüncelerini yüreğinde gizli tutup karşısındakinin hoşuna gidecek surette söz söylemeli. İçindekileri çekinmeden, açık açık söyledin mi seni doğru tımarhaneye gönderirler.