bazı insanlar farklıdır. farklı bakar, farklı görür, farklı hisseder. kimselere benzemez, benzetilemez; kendine has ve klas bir duruşu vadır. herkes göğe bakarken, o, göğe bakaraktan usul usul içine doğru akar. konuşur, kopkoyu sesinde sükût sûretinde bir şiir gizlidir daima... sır bundan, güzellik bundan, aşk bundan nazil olur şüphesiz. yürüyünce arza ayak basmaz o; arz üstünde taşır onu ve gök büyük ihtişamıyla hazır ve müsellah emrine âmâde durur. bu, mübalağa yahut bir methiye değildir a dostlar; gördüğüm, duyduğum, bildiğim, hissettiğim ve dahi sevdiğim keşfedilmemiş bir gencinedir. günahı sevabından, sevabı günahından feyizlidir. melek değil, peri değil, insandır ve kerameti yoktur. binbir asır önce yaşıyor değil, anda hazır ve nazırdır. okuduğunu, bildiğini, sevdiğini, ruhunu bilmez iken; sadece bilmediğini bilir, cismini görür, sesini duyar ve ismini bilirsiniz. anlarsınız belki fakat, idrakı nazarınız aciz kalır bir süre sonra hudutta!.. yaklaşamazsınız o size yaklaşmadıkça. uzağın yakındaki ve yakının uzaklıktaki sırrı bilir. kapısına kabulü de reddi de hoştur, coşturur canı ve kalbe değer. dedim ya hani başta, kendine has ve klas bir duruşu vardır diye... ehli aşka zehri de deva gibi gelmesi bundandır! hasılı kelam: acizliği, küçüklüğü ve büyüklüğü dahi nevi şahsına münhasır bir şahsiyettir. rakik zerafeti, dakik bakışı ne hoştur ne hoş...