Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

tabak sama

sevgi sadece hissedilen bir şey değildir, büyükbaba! Sevgi yapılan bir şeydir! Bazen önce yapman gerekir sonradan hissedersin.
Reklam
Bak, herkesin içinde iyi birisi olduğuna inandığını biliyorum ama bu GERÇEK değil! GERÇEK dünya ezikler ve zorbalarla dolu!!! GERÇEK dünya KORKUNÇ bir yer! Her yerde üzüntü ve bencillik var! ASIL GERÇEK BU!
Arkadaşlarım var olmasına var ama daha önce de dediğim gibi en büyük dostum yalnızlık.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Haftada bir insan içine çıkmak yetiyor bana, hatta fazlası zarar bile veriyor.
Ne istediğini bilemeyiş; bundan daha güzel bir duygu var mı? Her şey olmak istiyorduk, her şey olabilirdik ve işin aptalca ama bir o kadar güzel tarafı da buna cidden inanıyorduk.
Reklam
"Bir tabutun içinde olmak istemezsin." "İnan bana bazen istiyorum."
Sayfa 220Kitabı okudu
"Öyleyse şimdi vedalaşıyoruz, öyle değil mi?" "Öyle olsa gerek." "İnsanlar birbirleriyle nasıl vedalaşır, Jane? Nasıl yapılır bu tören? Öğret bana. Pek bilmem çünkü.” "Birbirlerine, hoşça kal, güle güle, derler, efendim... Ya da beğendikleri başka bir veda sözcüğü seçerler.” "Söyle, öyleyse." "Şimdilik hoşça kalın, Mr. Rochester." "Peki, ben ne diyorum?" "Güle güle diyorsunuz, efendim." "Şimdilik güle güle, Miss Eyre... Bu kadarcık mı?” "Evet."
Ya Mr. Rochester'ı çirkin buluyor muydum? Hayır, sevgili okuyucum! Ona karşı duyduğum gönül borcumun, birlikte geçirdiğimiz birçok tatlı dakikaların sonucu olarak, şimdi onun yüzünü görmek en çok hoşlandığım bir şey oluvermişti.
Reklam
Belki iki dakikadır o ateşi seyrediyor, ben de onu süzüyordum ki birden başını çevirdi, gözlerimi yüzünde yakaladı. "Beni inceliyorsunuz, Miss Eyre," dedi. “Nasıl, yakışıklı buluyor musunuz beni?" Düşünecek zamanım olsaydı bu soruya daha alışılmış biçimde incelikli, terbiyeli, lastikli bir karşılık verirdim sanıyorum. Ne var ki, düşünmeye vakit kalmadan nasılsa ağzımdan kaçıverdi: "Hayır, efendim."
“Neden fal baktırmıyorsun bana?” "Aptal değilim de ondan.” Kocakarı başını eğerek, "Keh keh!" diye bir güldü. Sonra, kısacık, kapkara bir pipo çıkarıp yaktı, tüttürmeye başladı. Bir süre bunun keyfini sürdükten sonra, iki büklüm duran sırtını doğrulttu; piposunu ağzından çekti, gözlerini ateşe dikerek tane tane konuştu: "Üşüyorsun, hastasın, aptalsın!" "Kanıtla!" diye çıkıştım. "Birkaç sözcük yeter buna: Üşüyorsun; çünkü yalnızsın, içinde gömülü duran ateşi hiçbir insanın yakınlığı alevlendirmiyor. Hastasın; çünkü duyguların en güzeli, insanoğluna bağışlanan en tatlı, en yüce duygu senden uzak duruyor. Aptalsın; çünkü onca acı çekerken gene de mutluluğu yanına çağırmaktan kaçınıyorsun; onun seni beklediği yere doğru bir adım atmaya bile yanaşmıyorsun."
"Birazdan görüşürüz, Mateo. Ben gelene kadar ölmemeye çalış." "Buraya gelirken ölmemeye çalış,” dedim. “Dikkat et, Rufus.”
i am okay no i am angry yes i hate you maybe i can't move on i will
love does not look like a person love is our actions love is giving all we can
190 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.