Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İşte bu! “Yaşamın özü, amaçsızca ve belirsizce süregitmesidir.”
Spinoza’yı bir gün örümcek ağlarına sinekler atıp, nasıl hayatları için ölümüne mücadele ettiklerini seyrederek çocuk gibi kahkahalarla gülerken yakaladım... Bu anekdot, Spinoza adlı, 17. yüzyılın “dönek Yahudi”, “lanetli” filozofunun portresinin ana çizgilerini gözlerimiz önünde kurmaktadır: Hayat, her şeyin varlığını sürdürmek için belirsizce ve sonsuzca harcanan bir çabanın (conatus adını verir bu çabaya) süregidişidir... Yani sonsuzca bir akış... Tschirnhaus’un bahsettiği çocukluğu bu düşünürün inanılmaz güçteki düşüncesinin temel unsuru haline getiren işte bu özelliği, yani doğada mutlak bir masumiyeti varsaymasıydı. Bize belki bir “zalimlik” belirtisi olarak görünebilecek bu anekdot, Ethica yazarının asırlar öncesinden bize gönderdiği bir mesajdır aslında: Yaşam hiçbir surette “iyilik” ve “kötülük” terimleriyle sorgulanamaz. Hayat sürer... Yaşamın özü, amaçsızca ve belirsizce süregitmesidir.
“Kadın bir eliyle beşiği, diğer eliyle de dünyayı sallar.”
Tarihimizde ve kültürümüzde kadınlarımıza verilen değeri unutmayalım!.. Batı, kadın hakları için sokağa dökülürken Biz asırlar öncesinden özgürdük, ve özgür kalacağız!.. ✨Düşüncede… ✨Kıyafette… ✨Din seçmekte… ✨Eğitimde… ✨Eş seçmekte… ✨Her şeyde… —alıntıdır—
Reklam
Oysa aşığın feryadı susuşunda gizlidir. "Ancak söylenemeyen aşk aşktır" diye yazmıştı Blake. O, asırlar öncesinden seslenen Mevlana'yı yankılar gibiydi:"Dil, kelimeler pek çok şeyi açıklar; ama aşk, üzerine kelimeler düşmediğinde daha berraktır."
Yine herkesin farklı bir parmak izine sahip olduğu gerçeği 19. asrın sonlarında keşfedilmiştir. Bu hakîkate Kur’ân-ı Kerîm, asırlar öncesinden şöyle dikkat çekmektedir: “İnsan, Biz’im, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor? Evet, toplarız; onun parmak uçlarını (بَنَانَهُ) bile bütün incelikleriyle yeniden düzenlemeye gücümüz yeter!” (el-Kıyâme, 3-4) Bu sayılanların yanında Kur’ân-ı Kerîm, atomun parçalanabileceğini, çift yaratılış hakîkatini, korunmuş tavan olan atmosferi, birbirine karışmayan denizleri, atmosfer basıncını, aşılayıcı rüzgârları asırlar öncesinden bildirmiştir. Velhâsıl, Kurʼân-ı Kerîm dâimâ önden gitmekte, ilmî keşiflerse, ilâhî beyanları tasdîk ede ede ardından gelmektedir.
Varlığın Merkezine Hikmet Yolculuğu
Varlığın Merkezine Hikmet Yolculuğu
Nefs-i emmare'den nefs-i raziye'ye kadar izlediğimiz ontolojik yükselme sürecinde insan, farkına varmadan birtakım köklü değişikliklerden geçer. Alt katlarda hüküm süren ve varoluşun ana dinamiği olan ölüm korkusu, sessiz sedasız yok olur. Evren senfonisinden aykırı sesler çıkaran insan, bütün ile ahenkli bir yapıya kavuşunca, yani tevhid şuuruna ulaşınca ölüm fikri kendiliğinden kaybolur. Bilinçdışına atılmış ölüm korkusu sadece ferdi bir sorun değildir. Bütün bir medeniyetin varoluş tarzını belirleyen, dünyanın geleceğiyle ilişkili vahim bir problemdir. Bu korku gün geçtikçe, nefsin alt katlarında sıkışıp kalan insanı ve buna bağlı olarak çevresini yıpratıp tüketir. Durumun vehametini farkeden Batılı filozof ve psikologların, son yüzyıl içerisinde akılcı yollarla insanın son sorularından ilki olan ölüm korkusuyla baş etmeye çalıştıklarını görüyoruz. Mevlina bu korkuyu asırlar öncesinden gidermek için şunlan söylemiştir:
534 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
28 saatte okudu
Akhenaton kimdi?
Yazarımızın okuduğum ilk eseriydi. Başarı ölçütü ezber olma hasebiyle tarih dersini sevmediğimi başta itiraf etmeliyim. Onun için roman diliyle kurgulanmış hele ki bir karakterin öncülüğünde kaleme alınmış eserleri daha cazip buluyorum. Hem öğretiyor hem okurken boğmuyor. Akhenaton adını yer yer duymakla beraber konu hakkında bilgi sahibi
Akhenaton
AkhenatonTuna Kahraman · Dorlion Yayınları · 202391 okunma
Reklam
Seleften Bir Şey Saklanıp da Size Ayrılmış Değildir...
Evet Vallahi! Tarih boyunca kendisini Hak üzere gören ancak bundan uzak olan nice taifeler olmuştur! Velakin sadık ve masduk olan Nebi (صلى الله عليه وسلم) asırlar öncesinden bizlere bir ölçü belirledi! Ona ve ashâbı'na tabi olmak! Selefe ittiba ettiğini iddia edipde hakikatte ittiba edenler ne kadar da azdır! Selefin eserleri dururken nefislerine ve hevalarına tabi olanlar ne kadar da çoktur! İbrahim En-Nehai ne kadar da güzel söylemiştir: "Sizde bulunan bir üstünlükten dolayı onlardan (yani seleften) bir şey saklanıp da size ayrılmış değildir!"
~ Âşığın feryadı susuşunda gizlidir. "Ancak söylenemeyen aşk aşktır" diye yazmıştı William Blake. O, asırlar öncesinden seslenen Mevlâna'yı yankılar gibiydi: "Dil, kelimeler pek çok şeyi açıklar; ama aşk, üzerine kelimeler düşmediğinde daha berraktır." ~
Asırlar öncesinden kaybetmiş, araya araya zar zor bulmuşum gibi derin hasretle, heybetli bir sarılmaya ihtiyacım var sana. Nasıl bir his biliyor musun sana sarilmak Kollarımın arasında küçücük kalmış kaybolmuş gibisin ama koskoca kainatı sığdırmış gibiyim. Senin her cümlen bende derin mana Dilinden dökülen ya yara olur ya da şifa Yara da olsa layıksın Şifa da olsa layıksın Dizginleri elinde olan gönlümün tahtına Sana tutsak olmak özgürlüğümdür benim Benim yaşamımı sürdürüyor senin nefesin İster yar ol, Ister yara Lütfun da başım üstüne, kahrın da
598 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.