Yapılan bir araştırmaya göre;
"İnsan yaşamında üzüntü, sevinçten daha büyük bir etkiye ve kalıcılığa sahip."
Çünkü, üzüntü, pişmanlık, kızgınlık gibi duygular insanı ister istemez sorgulamaya ve düşünmeye, çözüm arayışına iter. Oysa sevinçli anımızda canımızı sıkacak bir konuyla ilgilenmediğimiz için, ortada çözülmesi gereken bir sorun ve doğal olarak da üzerine düşünülmesi gereken bir konu yoktur.
Yine, geçmişte bir öğretmenimin söylediği şu söz usuma geliyor;
"Sevinç anlıktır, gelir ve geçer. Ancak üzüntü kalıcıdır, günlerce insanın zihnini kemirir durur."
Öyleyse aşk dediğimiz duygu da, bazı olumsuz duygulardan ortaya çıkmıyor mu? "Aşk acısı" dedikleri durum da bu mu?
Açıkçası, insanlar niye, adına aşk dedikleri bilmeceyi çözemiyorlardı? Bunca acıya, bunca cinayete, bunca intihara değer miydi bu ruh hali? Çünkü aşk fizikseldi, kimyasal değil.
Bir de bana tuhaf diyorlar diye düşündüm; her insan tuhaf.
Ne varsa eskilerde varmış. Bize yapmayın dedikleri ne varsa meğer bu zalımlar saman altından :-) ... Ama sağlam sevmişler ve değerini vererek yapmışlar ne yaptılar ise...
Okulda aşktan falan söz ederdik saçma sapan hayaller işte insanları masum zannediyoruz tabi hoca gelip bu yaşta ne aşkı bilmem ne toplumda ikili ilişkiler hep ötekileştirildi. Sokakta küfür etmek ayıp değil ped almak ayıp görüldü. Bence belli bir olgunluktan sonra eğitim verilmeli nasıl bir insanın gururuna kalbine zarar vermeden sevilir bir kadına nasıl hitap edilir bunlar önemli şeyler. Aşk nedir sevgi nedir bunu bilmedikleri için şuan on altı on yedi yaşındaki çocuklar aşk dedikleri şeyi en hat safhada zevkleriyle yaşıyorlar ailede bilinçsiz oldu mu hele daha kötü. Burda on altı yaşındaki oğlan çocuktan on dört yaşındaki kız çocuğu hamile üç aylık bide. Ben dershane denemlerine giderken kız tıp kazanacakken yirmi beş yaşında birine kaçtı azıcık ilgi gördü diye bir hafta tanıdığı birine bir ömür emanet etti. Okuma kitaplarını koli yapıp verdi sarıldı dedim hayırdır hacca mı gidiyon can evim farklı dedi bak bak ija can evim. Diyeceğim kendi yeğenim olur çocuğum olur ilerde önce işin ahlaki boyutunu aşılamam gerek toplum bunu öğretti bana. O onu buldu şu şunu yaptı derken insanlığın formülünü unuttuk!!!
Bu son görüşmeleri mi olacak? Bir daha ne zaman karşılaşacaklar? Kader dedikleri şey böyle bir şey mi? Böyleyse, bu ne biçim kader? Bahtsız bir coğrafyanın karanlık kaderi, nasıl olur da insanların kaderini bir çırpıda değiştirebiliyor?