Hayatın o kocamanlığı içinde bazen kaybolduğumu, boğulduğumu hissediyorum. Kaçıp kurtulmak istiyorum. Ama kaçmak istediğim o hayat, istemediğim şeylerin yanı sıra hasretini çektiğim şeyleri de sunuyor bana. Sevmek gibi, aşk gibi, sen gibi...
Aşk sizi çağırdığı zaman, onu izleyin... Yolları zorlu ve dik olsa da.
Kanatları sizi sardığı zaman, ona teslim olun. Tüyleri arasına gizlenmiş kılıç sizi yaralayacak olsa da. Hem aşk sizinle konuştuğu zaman, ona inanın. Bahçeyi tarumar eden kuzey rüzgârı gibi darmadağın etse de düşlerinizi sesiyle.
Çünkü aşk taçlandırıldığı gibi çarmıha da gerer
Deniz Tanrısı gelecek de o güzelim kızları
Öpüp okşayacakmış ...
Başka ve o yaşta
Niye beklesinler ki
Kayaların başında
O dallı giysileriyle
Kimi bekler ki onlar
Poseydon'dan başka
Bu kayalarda durmuş
Bu kızlar ne bekler ki
Bir aşk için boğulmaktan başka ...
Hepsi de karaya vurup
Zeytinlerle keçi boynuzlarına kendilerini dağıtıp verip
Kökten çıkan dallardan
Yapraklar olmaya ...
Rüyası bu Datça'nın
Kadınları okudukça
Okunacak bir güzel kadınlık ve güzellik
Islığımı denesen hemen düşürürsün
Gözlerim hızlandırır tenhalığını
Yanlış şehirlere götürür trenlerim
Ya ölmek ustalığını kazanırsın
Ya korku biriktirmek yetisini
Acılarım iyice bol gelir sana
Sevincim bir türlü tutmaz sevincini
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ümitsizliğimi olsun anlasana
Hem kötüyüm karanlığım
Biraz çirkinim
Sevindiğim anda sen üzülürsün
Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
İçinden bir gemi kalkıp gitmemiş
Uzak yalnızlık limanlarına
Aykırı bir yolcuyum
Dünya geniş
Büyük bir kulak çınlıyor içimde
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş
Sakın başka Bir şey getirme aklına
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum
Hem Kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan seni seviyorum.
Yüzleri ve saçları yaşlandıran Zaman şiddetli duyguları da yaşlandırır, ama daha çabuk. İnsanların çoğu budala olduğu için, bunu fark etmemeyi başarırlar ve alışkanlıktan başka bir şeyin kalmadığı yerde hala sevdiklerini sanırlar. Eğer böyle olmasaydı, dünyada mutlu insan olmazdı. Üst düzeydeki yaratıklar, yine de böyle bir yanılma olasılığından yoksundurlar, çünkü onlar aşkın sürekli olduğuna inanamadıkları gibi aşk bittiğinde yerine bıraktığı saygı ya da minnettarlığı da aşk sayıp aldanmazlar.
Bu işler insana acı verir, ama acı geçer. Eğer her şey olan hayat bile sonunda geçip gidiyorsa, hayatın anlarından başka bir şey olmayan aşk ve acı ve de bütün öbür şeyler nasıl geçip gitmesin ki?
Öncelikle, Hakan Akdoğan'ı şimdiye kadar keşfedememiş olmanın burukluğunu içimde taşıyor olmakla birlikte, geç de olsa bulduğum için yaşadığım sevinci dile getirmek isterim. ☆ Nü Peride'yi okuduktan sonra, yazarın dili ve içtenliği bana diğer kitaplarını da okuma ihtiyacı hissettirdi. Bütün romanlarını okuduktan sonra, kendime bambaşka
Kitapta hayatları hakkında büyük kararlar alıp yeni başlangıçlar yapmaya hazırlanan iki gencin hikayesini okuyoruz. Yirmi dokuz yaşındaki Jess, sonunda hayallerinin peşinden koşacak cesareti bulur ve Londra’ya taşınır. Aylardan aralıktır ve önünde umutlarla dolu, yepyeni bir yıl vardır. Dört kişiyle paylaşacağı, Notting Hill’deki biraz yıkık ama