Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“İsa’nın yani Tanrı’nın veya Tanrı’nın oğlunun insan oğlunun günahını bağışlatmak için insan kılığına bürünerek dünyaya inmesi, cisimleşmesi… yönündeki Hristiyan inancı da birçok bakımdan geleneksel Yunan felsefesini devam ettirenlere ve bu arada Yeni-Platonculara kabul edilemez görünmüştür. Onlar
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
’dan hareketle Tanrı’nın evrene karşı hayırsever bir ilgisinin varlığını, inayetini, evreni iyiliğinden ötürü yaratmasını kabul etme konusunda Hristiyanlarla uzlaşmaya hazırdırlar. Ne var ki bu ilgiyi Tanrı’nın evrene, özel olarak insana karşı gösterdiği bir aşk (amour), bir lütuf (grâce) olarak yorumlayan Hristiyan görüşünü kabul etme konusunda aynı derecede istekli değildirler. Çünkü onlara göre Platon’un ve daha sonra
Aristoteles
Aristoteles
’in de ifade etmiş oldukları gibi, yukarı bir varlığın aşağı bir varlığa karşı bir aşk veya sevgi duyması mümkün değildir. Bu tür bir aşk (eros) ancak aşağıdan yukarıya doğru olabilir, aşağıda bulunan bir varlık tarafından kendisinin üstünde bulunan bir varlığa karşı duyulabilir. Plotinos da bu görüşü tamamen paylaşır.”
Spinoza ve aşkın diyalektiği
Psikanalist Jacques Lacan Seminer'inin IV No'lu kitabında "aşkın yüce anından" bahsetmişti (le moment sublime de l'amour). Bu yüce an "aşkın iade edildiği" andır... Sevgi her zaman karşılığını aynıyla bekleyen bir duygu olarak görünür burada... Bir karşılıklılık beklentisi --ve çok basitleştirirsek, birini
Reklam
Stendhal aşkı dörde ayırıyor, Cemil Meriç açıklıyor
Birincisi gerçek aşk. Yani amour-passion. .. (sevgili ölse bile) sevgi.. ölünceye kadar devam eder. Amour-passion bu. Bütün şartları yenen, fiziğe aldırış etmeyen bir nevi communion. İkinci aşk bir övünme vesilesi: Amour-goût. Başkaları için sevişilir, gösteriş için sevişilir. Erkek genç ve güzel metresiyle fiyaka satacaktır. Kadın meşhur bir
“Amour” derin kökleri olan biyolojik bir dinamiktir.
“Sevgi yoksa, başka insanların yanımızda olmasını kabul etmiyorsak toplumsal süreç olmaz ve dolayısıyla in­san olmak imkânsızdır… Yalnızca biyolojik olarak sevgi olmadan, diğerlerini kabullenme olmadan hiçbir toplumsal fenomen olmayacağını ifade ediyoruz... Sevgi derin kökleri olan biyolojik bir dinamiktir. ” -Francisco Varela, Bilgi Ağacı, Metis Yayınları, syf: 242-243 Not: Orijinalinde, Sevgi kelimesi “Amour” yani Aşk olarak geçiyor.
Sayfa 242Kitabı okudu
Şu eski Fransız şarkısının dediği gibi, 'L'amour est l'enfant de la lıbert"', sevgi özgürlüğün çocuğudur. O asla zorbalığın çocuğu olamaz.
Reklam
96 syf.
·
Puan vermedi
Lev Tolstoy Eserlerinde insanlığın çeşitli meselelerine değinen Tolstoy'un dünya ölçüsünde bir sanat ve fikir değeri vardır. Kendi ülkesinin toplumsal siyasal çalkantılarını, halkının yaradılışını, yaşayışını büyük bir ustalıkla yansıtmıştır. Gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduğu kadar, bir filozof ve bir eğitimci olarak da ün
İtiraflarım
İtiraflarımLev Tolstoy · Antik Kitap · 201623,1bin okunma
"Aşk Medeniyeti"
Medeniyetimiz bir aşk medeniyetidir. Bunu dilimizde aşk ile ilgili kelimelerin çokluğundan anlayabiliriz: Aşk, sevgi, sevdâ, meveddet, muhabbet... Oysa Batı dillerinde aşk da, sevgi de, muhabbet de, sevda da bir tek kelime ile anlatılır: sevgi. İngilizcesi "love", Fransızcası "l'amour" kelimesidir.
Sayfa 230 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Şu eski Fransız şarkısının dediği gibi; l'amour est l'enfant de la libert, "sevgi özgürlüğün çocuğudur". O, asla zorbalığın çocuğu olamaz.
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.