tomurcukları patlayan bir dal gibi gülerdin kahve içtiğimiz fincana pencereye kilime duvara tabakta dilimlenmiş elmaya çın çın mavi saçılırdı en olmadık yerde eteğin açılırdı aklım karışırdı
sardunyaların arasında pencerede sen taze bir badem gibi dururdun beni her sabah böyle vururdun çekip gözlerine mahmur bulutu günaydın derken salt dudaktın biri seni mutlaka öpüyordu bana mı öyle geliyordu sen mi çok ufaktın saçlarında miniminnacık papatya ardında çiçek bahçesi ayıp bir söz gibi yürürdün gözlerimi alıp götürürdün körleme kalırdım
Reklam
her bahar bir kuş uçursa hüznün sevgilim kuş bahçesine döner yüzün büsbütün uçurmalı oysa geceme seni bilerek isteyerek unutup herşeyi açlığı şurada kavgayı orada militanı sorguda işçiyi sokakta parmaklarımızda gün boyu güneş böğürtlen yer gibi temmuz tepelerinde mosmor sevişmeliyiz seninle sabaha kadar
gözlerinden akıyor ardarda kaç kuğu sonra bütün kuğu eğimleri boynunda omuzlarında sırtının oluğunda saçların bir gümüş uğultu
elmaya sakalımı sürtüyorum yanakların düşünce aklıma eğilip alıyorum kirazı ıslak dudaklarını alır gibi ağzıma
gece de homurtuyla kederli bir tren gibi geçer, benimse çiğnenmiş zakkum- yüklemiş yorgun kalbimden aşk da acı da her şey ama her şey geçer kör bir güvercinin türküsü bile. tortusu kalır.
Reklam
928 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.