Şu kadınlar ne garip mahluklar. Duygusal durumları ne kadar çabuk değişebiliyor. Küçücük şeylerden nasıl da hemen etkileniveriyorlar. Bir anda dünyanın en mutsuz en kederli, en suçlu insanı iken, nasıl da kolayca gökyüzünün en üst katına çıkabiliyorlar. Sevgileri, tutkuları uğruna neleri göze alabiliyorlar. Onlar için yaşamın temel şartı Sevilmek. Aşk'la Tutku'yla sonsuza kadar Sevilmek ve asla Vazgeçilmemek. Her şeyi affedebilirler ama Sevilmeme'yi Asla.
Sevgisiz bir dünyada kadınlara yer yok. Bir kadın olarak onları ne kadar iyi anlıyorum bilseniz. Kadınlar varolmaya devam ettikçe dünyanızdan sevgi hiç eksik olmayacak. Canları, kanları pahasina bile olsa...
youtu.be/_NnNaK-2dJ4?si=...
Cemal Süreya'nın bu ropörtajına denk geldim bugün ve şu sözleri beni kendisini okumaya itti: "1931 yılında doğdum. 1937 yılında annem öldü. 1944 yılında Dostoyevski'yi okudum. O gün bugün huzurum yoktur. Biyografi bu kadar." Ancak hangi kitabından başlamam gerektiği konusunda kararsızım o yüzden tecrübeli okurlardan Cemal Süreya önerisi bekliyorum.
Sevda Sözleri en bilinen kitaplarından ancak aşk veya sevgi üzerine şiirlerinden ziyade "huzursuzluk" yaratacak şiirler okumak istiyorum kendisinden, Dostoyevski etkisi görebileceğim diyeyim.
İlişkilerde karşı tarafı, birey kendisini de kandırarak tatmin olmak için kullanıyor. "Sevilmeyi seviyor" ve bunu karşı tarafa aşk, bağlılık, dostluk olarak anlatıyor. Oysa sevilmemekten korkuyor. Terk edilme,ilişkileri sonlandırma, ayrılıkla birlikte artık sevilmeyeceğini düşündüğü için büyük bir dram sergiliyor "sevilmeye seven" ...
Nasıl sevmemiz gerektiğini öğrenmemiz gerekiyor. Sevgi özgürleştirir. Çevreye bakınca bunaltan sevgiler görüyoruz. Bayağı, kokuşmuş sevgilerle ayrılıklar kaçınılmaz.
Anlayamazsın dediklerinde anlayamadım
Bazen yarım kalır insan, bazen eksik
Bazen kelimeler yetmez, bazen de sözler
Yine de anlayamaz insan...
Anlayamadığını ve anlayamayacağını da; "anlamaz!"
Terazi bazen tartmaz, bazen çekmez
Boşa koysan dolmaz, doluya koysan almaz
Adına hayat derler bu bilmecenin
Her çözdüm dediğinde çözünürsün
Üzülmem dediğinde üzülür,
Bildim dediğinde yanılırsın,
Acımaz dediğinde; daha çok acıtır,
Adı hayattır bu bilmecenin
Bir kısmı hüzün, bir kısmı keder, bir kısmı acı!
Peki ya mutluluk, sevgi, aşk?
Bunlar hep "esâtırû'l evvelin!"
Bu bilmecenin "hayat" derler adına
Biriktirdiğin her ne ise adına demişler kâr!
Ömür değil mi şu yitik sermaye!
Beş arşın beyaz kumaş, 5 metre kara toprak.
Söyle bakalım gördün mü hiç kâr edeni
Anlayamazsın dediklerinde anlayamadın
Ama yine de; an-la-ma-ya-cak-sın!
Hecelesem de yine anlamayacaksın.