Aslında çoğu hastalık herhangi bir müdahaleye gerek duymadan kendi kendini tedavi eder. Zihinsel açıdan iyi olmak için de aynı şeyin geçerli olduğu son zamanlarda yeniden farkedildi, oysa bu eskinin daha az teknik ve daha az müdahaleci çağında gayet iyi biliniyordu.
ya da öğretmen...
"...aslında bu küçük şehirde herkesin birbirini tanıdığını, şehir dışından gelen kişilerin ise genellikle ya asker ya da polis olacağını ve bu durumu da taksici esnafının çok iyi bileceğini düşündüm."
Reklam
(Avrupa ve Amerika dışındaki) Dünyanın (geri) kalanında sanayileşme daha yeni gelmektedir. Bu ülkelerde de Eğitim Sistemi yönlendirme, kısıtlama, tektipleştirme ve işçi yetiştirme anlamına geliyor. Enerji üretimi, silahlanma yarışı, politik güçler için ağaçlar kesiliyor, insanlar köylerinde mutlu olamıyor, ömür boyu emekliliği bekleyecekleri bir işe girmek zorunda kalmak üzere okul okuyorlar. Avrupa ve Amerika dâhil tüm ülkelerde ilk baştaki Eğitim Sistemi'nin omurgası olan uygulamalar ve amaçlar büyük oranda devam ediyor. Artık amaçlar ve hedefler çok daha büyük gösteriliyor. Bugünün kazananı gözüken ve Sistem'in en tepesine çıkmakla övünen kitle de aslında Sanayi İnkılabının işçileri gibi bir misyona sahipler. En alttan en tepeye kadar Sistem'in mezunlarının benzer vizyonları, hayat görüşleri ve yaşam tarzları var. Okul hâlâ kendi başına öğrenmenin mümkün olmadığı havası yaratıyor ve kişinin sadece başkası bilgi verirse bilgi edinebilir halde kalması için uğraşıyor.
Sayfa 66 - Kamer Yayınları, Ekim 2018, KütahyaKitabı okuyor
752 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Eh Be Kenan
Vedat Türkali'nin okuduğum ilk kitabı. Bir Gün Tek Başına. Ama karakterimiz Kenan öyle biri ki bir gün değil her gün tek başına kalmayı hak ediyor. Buhranlı ruh hallerı, içsel ve düşsel konuşmalar, melankoli, dönemin siyasi karmaşası ve yasak aşkın işlendiği bir kitap. Korkak, kararsız, melankolik ve bunalımlı; evli ve çocuklu Kenan karakteri başına ne geldiyse fazlasını hak etti. Eşi söylemişti sen kimseyi sevemezsin diye, sevgilisi söylemişti bıktım senin küçük burjuva şımarıklıklarından diye. Hiçbir şeyi yoktu hayatta. Gerçek bir sevgisi yoktu, bir şeye inancı ya da bağlılığı yoktu. Sadakati, dik duruşu yoktu. Sadece takvim yapraklarını geçirmek ve içindeki dürtüleri gidermek için yaşıyordu. Bunun acısını da manevi olarak kendi çekiyormuş gibi görünse de aslında eşi, zavallı Nermin çekiyordu. Öyle bencildi ki kendi mutluluğu için kızından ve eşinden vazgeçmeyi bile düşünüyordu. Ama o kadar beceriksizdi ki onlar hayatında olmasalar bile mutlu olamazdı. Hayat hikayesinden geriye, bana kalırsa, Kenan bomboş bir hayat bıraktı. Eşi ve çocuğu tarafından iyi hatırlamayacak, özlemle bahsedilmeyecek biri olarak kalacak hatıralarında. Gerçi Nermin'e pek güvenemiyorum belki o sevgi inadi kırılmamıştır hala. Ama en çok onun acı çektiğine eminim. Sevmediğim bir karakter oldunuz Kenan Bey, öfkeyle okuttunuz kendinizi. Öyle ki Rasim'i bile sever olacaktım.
Bir Gün Tek Başına
Bir Gün Tek BaşınaVedat Türkali · Ayrıntı Yayınları · 20195,2bin okunma
Hayat yalandan ibaret değildir aslında. Gerçeği yalanlarla yıkayan bizim yalan sözlerimizdir, hayatı yalan yapansa insanın ta kendisidir.
En az diğer ülkelerdeki gençler kadar parlak fikre sahip olmamıza rağmen neden insanlarımızın çoğunun hayalleri soluyor? Çünkü onlara inanan insanlar yok. Kendi hayallerini düşün, ne zaman onlardan vazgeçtin? Anne babalar da çocuklarının kötülüğünü istemiyor aslında, kimseye muhtaç olmadan yaşasın gitsin diye düşünüyorlar. Ama hayat yaşayıp gitmekten çok daha fazlasını vadediyor bize.
Sayfa 193Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.