25 Kasım 1922 Edirne'nin kurtuluşu Osmanlıya 92 yıl başkentlik yapmış olan tarihi eserleri ile sizi gerilere götüren Kırkpınar yağlı güreşleri ile tanınan ve Avrupa kapısına sahip güzel şehrim. Balkan savaşlarında özellikle çok şehitler verdi. Balkan ve kurtuluş savaşında özellikle açlıktan çok halkımız öldü. Bulgar ve yunan zulmünden dolayı. Şuanda piknik alanı olan ağaçlarda kaplı söğütlükteki ağaçların kabukları ile beslenmeye çalıştı atalarımız, analarımız çocuklarını ölümden kurtarmaya çalıştı. Tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun....
İşsizlik ve pahalılığın yaratmış olduğu ölüm meleği örgütsüz çaresiz halkımızın canını almaya devam ediyor. Eskiden aile reisi evine ekmek götüremediği için gururuna yediremez intihar ederdi. Şimdi öyle ki geride aç susuz işsiz birilerini bırakmamak için ailecek yaşamaktan vazgeçiyorlar. Atalarımız yoksulun mezarı yoktur derlerdi.Hayaldi gerçek oldu! İşte gelinen nokta budur. Açlık, yokluk, yoksulluk, işsizlik ve pahalılık ülkemizde can almaya devam ediyor. Ne yazik ki bu tür ölümler yurdum insanının ilgisini çekmiyor! Her gün yeterince önlem alınmadığı için iş kazası adı altında ki cinayetleri saymıyoruz bile. Çocuk tacizleri, tecavüzleri, kadın cinayetleri almış başını gidiyor. Doğa ve hayvan katliamları,ormanlarımız, derelerimiz, bağlarımız, bahçelerimiz kâr hırsına bürünmüş parababalarının insafına terk edilmiş. Bu kadar olumsuzluk karşısında hala sesi çıkmayan yurdum insanının ne zaman sesi çıkacak diye de acı acı düşünüyor insan.
Reklam
Yok artık
-Anne, ben işten izin alamadım, Mert'in veli toplantısına annanesi olarak sen katılır mısın? -Ay kızım ben hiç sevmiyom o veli ortamlarını yaa; bütün kadınlarda bi "paşa s.kti havası"; herkes kendi çocuğunu bi bok sanıyor; tabi "elin s.kini görmeyen kendininkini piyade tüfeği zanneder" ; bilse ne cevval çocuklar var,
Azrail’in Güzelliği İlkokulu bitirip kursa gelmişti. Ailesi kendi isteğiyle geldiğini söylemişti. Kayıt için adını sorduğumda: “-Fatma” dedi, hiç de çekinmeyen bir tavırla… Ve ekledi: “-Eğer beni hafız yapmazsanız, kayıt yaptırmak istemiyorum.” Böyle tehdit edercesine konuşması, onu yaşından daha olgun gösteriyordu. Tebessümle: “-Korkmayın küçük
Bugün çok gelişmiş vinçlerle yüzlerce ton kaldırıyoruz. Fakat atalarımız bunu binlerce yıl önce yapıyordu. Ama nasıl ? Tanrıların Arabaları, Erich Von Daniken
Fıtrat değişir sanma! Bu kan yine o kandır
VATAN ŞARKISI Âmâlimiz efkârımız ikbâl-i vatandır Serhadimize kal’a bizim hâk-i bedendir Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz Osmanlılarız, cân veririz, nâm alırız biz. Kan ile kılıçdır görünen bayrağımızda Cân korkusu gezmez ovamızda, dağımızda Her gûşede bir şîr yatar toprağımızda Gavgâda
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.