Atsız ve Arkadaşları Eylemde: Fatih'in Türbesini Temizliyorlar: Atsız yine Süleymaniye Kütüphanesi'ndeydi. Oradaki tasnif işine devam ediyordu. 1952 yazının bir tatil gününde öğrencileri Altan Deliorman ve Erk Yurtsever ile Divanyolu'ndaki bir kıraathanede buluşmuştu. Sonra birlikte Fatih'in türbesine gittiler. "Türbeye
Hint bitkileri yetiştirmek gibi aşk için de hazırlanmış toprak, özel bir sıcaklık gerekmez mi? Ay ışığında iç çekmeler, yüzüstü bırakılan ellerin üzerine akan gözyaşları, vücudu saran ateş nöbetleri, sevginin yorgunlukları..
Reklam
Ateş saatlerce yanar suyu ısıtır da, Su bir saniyede ateşi söndürür.... ___Vefasızlık başka türlü tarif edilemez...
BALIKÇI
Bir balıkçım olsun isterdim Su kenarında küçük bir tekne Çıtır çıtır yanan bir ateş, bir teneke içinde Oturmuşuz etrafında, hafif anason tadında Biraz sohbet Biraz muhabbet Bir kaç okkalı kelâm Bir kaç boş selam Daraldığım zamanlarda, sığınacak limanım Ağır yaralı mevzularda, hafif geçsin diye anım
Sayfa 22 - Ateş YayınlarıKitabı okudu
Hüküm verildiyse yollar ayrıdır Ne yakındır bana, ne de gayrıdır Sanmayın içimi yakan sayrıdır Ateş olur birden, dumanı kaynar
Orda bir pencere, tüller içinde Kerem’in âbıyla tutuşup yanmış Kırılan camları Aslı’yı arar Selvi’yi anlatır dağ türküleri Bir Şirin var orda, elleri bahar Dağlara vurayım kendimi artık Ateş olsam, söndürüyor karayel Kuş olsam, çare yok, uçamıyorum Alevden bir fanus içinde ruhum Orda bir pencere; açamıyorum
Reklam
Ateş parladı. Ahmedin yüzü gittikçe güzelleşiyor, sevdalanıyordu. Ahmet uykuda mıydı, sevdada mıydı, ölü gibi yorgun muydu?
Cehennem yerinde hiç ateş yoktur, herkes ateşini burdan götürür
Cenge Giderken
Ben bir Türk’üm; dinim, cinsim uludur; Sinem, özüm ateş ile doludur. İnsan olan vatanının kuludur. Türk evladı evde durmaz giderim. Muhammed’in kitabını kaldırtmam; Osmancık’ın bayrağını aldırtmam; Düşmanımı vatanıma saldırtmam. Tanrı evi viran olmaz, giderim. Bu topraklar ecdadımın ocağı; Evim, köyüm hep bu yerin bucağı; İşte vatan, işte Tanrı kucağı. Ata yurdun, evlat bozmaz, giderim. Tanrım şahit, duracağım sözümde; Milletimin sevgileri özümde; Vatanımdan başka şey yok gözümde. Yâr yatağın düşman almaz, giderim. Ak gömlekle gözyaşımı silerim; Kara taşla bıçağımı bilerim; Vatanım için yücelikler dilerim. Bu dünyada kimse kalmaz, giderim. Mehmet Emin Yurdakul
Devrim
DEVRİM Temiz kalan tek yerdir devrim bütün bir yıl kirlenen duvarda ama görebilmek için asıldığı çividen indirilmelidir yaprakları biten takvim
Reklam
En güzel köprü Gönüller arasında kurulandır.. En güzel göz Her şeye sevgiyle bakandır… En güzel söz Yalansız olandır…. En güzel ateş Benliğimizi ısıtandır…. En güzel çiçek Sevdiğine armağandır…. En güzel ırmak Dost bahçesine akandır. Tüm güzelliklerin yaşandığı, sevgi dolu bir Sabah olması dileğiyle....
Gözüme baka baka seni soruyorlar Bizi soruyorlar, ateş ediyorlar İçime atılanı, kaderde yazılanı Bölünen uykuları bilmiyorla
İlahi Armağan’dan…
Peygamber Efendimi (s.a.v) şöyle buyurur: "Şeytanın boynunu; ‘Allah'tan başka ilah yoktur; Muhammed Allah'ın resulüdür’ kelâmı ile kırınız. Sizden biri nasıl ki, düşmanına seri şekilde vurarak yahut, fazla yükü boynuna takarak belini bükerse, şeytan da bu ulvi kelâm karşısında öyle susar ve siner." Cemaat! İçinize sinen manevi şeytanın boynunu, kelime-i tevhîdi ihlâsla söyleyerek kırınız! Mücerred kelime ile de yetinmeyiniz. Tevhid kelimesi, şeytanı yakar fakat onu tam söyliyebilmek mesele... O büyük kelâm, iman sahiplerine nur; şeytan tayfasına ateş olur.
Sayfa 85 - Kırk KandilKitabı okuyor
Yaşamak bir manga asker karşımda Ateş etmeyin diyorum Bir diyeceğim var Gözlerimi bağlamayın Son defa görmek istiyorum insanı Göğü, güneşi, denizleri Ve bu son ölümün olsun diyorum Bir daha öldürmeyin beni.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Ümit Yaşar Oğuzcan
“Yarın, öbür gün, Arap çeteleri ile sarılacaksınız, Pey­gamberin torunları, Ravza'nın yeşil kubbesine kurşun ata­caklar. İstanbul elden gidiyormuş gibi telaşlanarak, size Anadolu'nun bağrından Türk yavruları göndereceğiz. Siz, Peygamber torunlarının ateş ve açlık çemberi için­de, bir hurma kurusu bulamayıp deriniz iskeletinize yapış­mış ölürken, Anadolu çocukları iskorpitten çürüyüp düşen ağızlarının yaraları içinde kavrulmuş çekirge çiğnemeye çalışarak, Fatma'nın, Ebubekir'in, Ömer'in ve Muham­med'in sandukalarını savunacaklar.”
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.