Nesilden nesile öyle bir bozuldu ki insanlık,
Namaz kılanı evliya, küfretmeyeni cin sandık,
Doksan Dokuz YayınlarıKitabı okudu
Dünyanın son dönüşleri, kıyamete ramak kala;
Biraz hırsıza nasihat et, biraz da yalaklara,
Öyle bir zafer ki unutturacaktı dünü;
Atlar çatlarcasına koşarken ezdi gülü...
Okur Takip Önerileri
Çiçek kışla, fakir aşla, insan zorlukla denenir,
Unutma ki Mısır'lara sultanı kuyudan gelir,
Ne İçindeyim O Ânın Ne de Tamamen Dışında,
Ruh Mezarı Başında, Bedenimse Yirmi Yaşında,
Su üstü; ben suya yansımam bana su yansır,
Bu da göklerden gelip ellerimden kayan sır.
Ben sokağa çıkıyorum gecenin deminde,
Sokakların biri bana çıkmıyor yeminle!
Gencecik fidandım; acıyıp dal verdim,
Baltaya takıp hassasımı kanattı,
Rutubetli duvarını onardım da
Minnete sokmadan kendime yol verdim.
Bu da herkeste olmayan bir sanattı,
Dünya hayatı da kısa bir yolculuk,
İzlesin diye can kenarı sol verdim.
Demirin lav arasında eritildiği gibi,
Her vazgeçilen intihar, bir kalbin büzüşmesi.
Sevdiğim bir şiirde de belirtildiği gibi,
Bir dönüm noktasında aklına Rahman düşmesi.
Bir mektup varmış, Allah özenle yazmış,
Bir sivrisinekmiş, anlayana sazmış,
Kâğıdı ettenmiş, mürekkebi sudan.
Bir yemek tarifi; yazarı şefkatli,
Okumamak isyanmış, yırtmak şefkatli,
Çıkamıyormuş atıldığı kuyudan.
Mektup ki neticede kâğıt parçası,
Yazılırmış benzerleri onlarcası,
Ama sinmezmiş yazandaki kokudan.
Gelmek beyaz, gitmek mavi, kalmaksa siyahtır,
Size zevkli dünya, bana “F” tipi manastır.
Perde arkası var, sana göre gök mavidir,
Mavinin ötesine ulaş, ölüm anidir.
Gözlerini bir an önce,
Derince uyut çocuğum.
Şu gelen bomba düşünce,
Görmeden unut çocuğum.
Elin oğlu hep oynasın,
Tenceresi hep kaynasın,
Sen de elinde boş tasın,
Kendini avut çocuğum.
Zalimin zulmüne kanıt,
Susamış vermiyor yanıt,
İntikamına bir anıt,
Çıkar bir Talut çocuğum.
Çilehanemde derinliklerime iliştim,
Kendimi inceler iken kendimden kopmadım,
İçimdeki her keşifte yerimden hopladım.
Çilehanemde böyle gelip böyle geliştim,
Biriktirip dağ ettim içimdeki arpayı,
Aldığım ders yanıma on senelik kâr payı.
Çilehanemde her gün şeytanımla kesiştim,
Şeytanımın nefsim üzerinde görevi bol,
Kafam karışık, bir geri sağ, bir ileri sol.
Engel ne gözlerde ne beyinde ne kollarda,
Engel aranmaz Allah’a ulaşan yollarda,
Engel mi? Adına engelli diyen kullarda.
Eşeği aldım adam ettim de
Tek başıma orduya yettim de
Sol kolla yüz kiloyu çektim de
Neden yüz, diye yerdi el âlem.
İçki iç, dediler uyup içtim,
At yarışında beşini geçtim,
Ecel geldi günahlarla göçtüm,
Dediler ki; geberdi, el âlem.
El âlemle mizanda buluştuk,
Hesap tutmadı diye boğuştuk,
Cehennemimize kavuştuk,
Cennetten gülümserdi el âlem.
Tebessüm ne yüzün kasılmasıdır ne gözün kısılması,
Kuşta dudak yok, nasıl gülümsetir yarasının sarılması.
Aynı sofrada yiyelim, doyan düşman olsun,
Perviz’in mektubu gibi Ubeyd’im parçalan!
İyi niyetine dayan, dayan düşman ölsün,
Gömüyorum…
Bulurken elim cebimde en bozuk parayı,
Bir kırık kalp ah etmiş yırtık yelek içinden.
Artık versen de sarayı düzeltmez arayı,
Bozuyorum…
Yusuf şefkati görünce atarlar kuyuya,
Dibi su ve tertemiz çamur;
Vuslatından sonra ümmetin ardından bakar oldu,
Ruh-î Pâki’nin ardından en çok ağlanan yâr oldu.
Gitmeden önce Kâbe’de putları yıktırdın ama
Yeri boş kalmadı; makam, mevki ve pâr oldu.
Hakikatler Gündüzleri Gizli, Karanlıkta âyan,
Kim Bilir Belki de Karanlıktır Işıkları Yayan?
Cinius YayınlarıKitabı okudu
Uyumak için uykusuz olmalısın; diren!
İstisnâdır, darılmaz gece örtüsünü indiren,
Cinius YayınlarıKitabı okudu
Mutluluk Bazen Bir Çay Eşliğinde Manzara İzlemek...
KDYKitabı okudu
Her tarafım nankörlük, vefasızlık duygusu,
Kurtuluşun tek helali bedenin uykusu,
Cinius YayınlarıKitabı okudu
Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül
Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü…
Sayfa 1 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Bir dönüm noktasında aklıma rahman düştü...
Sayfa 3 - Timaş YayınlarıKitabı okudu