"Karanlıkta dönerlerken Bögü Alp, Kıraç Ata'nın kendisine söylediği sözleri hatırlıyordu: Dokuz yıla kalmaz, olan olur. Dokuz yıl daha geçer, katı kılıç kullanmak günü gelir. Kıtlık olunca ay parçalanacak. Bir ulu şehirde toplanmış kırk er görüyorum. Aralarında sen de varsın. Yağmur yağıyor. Irmağın kıyısında dövüşüyorsunuz. Budun kurtuluyor. Adınız unutulmayacak. 1300 yıllık ölümden sonra dirileceksiniz. Acunun batımına dek adınız gönüllerde kalacak..."
Bugün bir atsız yalnızlığı bürüdü kalbimi
Yalnızlığı kamçılayan denizin esintisi
O gözlerinle vurup öldüren güzeliğin
Yalnızlığa kapılırken hep içime düşer
Bir Atsız yalnızlığı
Vur sende şanlı gözlerin ile kalbimi
Yansın bu şehir pervane olsun gönlüm
Zamanında bir Türkçü yaşamış
Var olsun Atsız Ata yalnızlığımın ışığı
Senki gönlü güzel Türk bakışlım
Yakamoz vururken saçlarına
Parıldayan gönlünle delip geçtin gençliğimi
Senki gönül güzeli ruhumun askeri!
turna
24.01.2024
Hüseyin Nihal Atsız"ın bir-birindən əsrarəngiz gözəllikdə olan dörd romanından biri olan "Deli Kurt" məhcul şahzadə İldırım Bəyazidin nəvəsi İsa Çələbinin oğlu Murad"ın həyat hekayəsidir. Təbiidir ki, bu şahzadə xəyali bir obrazdır. Ondan savayı romanda Gökçen, Çakır, Evren, Satı Kadın və başqa bir neçə ikinci, üçüncü dərəcəli
Olayların Mekânı
Bozkurtların Ölümü'nde olduğu gibi Bozkurtlar Diriliyor'da da asıl ve sürekli mekân "sonsuz bozkır" dır. Romanda birbirleriyle rakip olan Gök Türkler de Dokuz Oğuzlar da bozkırda kurmuş oldukları çadırlarda yaşarlar. Fakat çadırların içi tasvir edilmez. Kahramanlar çadının veya otağın içine girip çıkarlar;
Olayların Mekânı
Bozkurtların Ölümü'nde olduğu gibi Bozkurtlar Diriliyor'da da asıl ve sürekli mekân "sonsuz bozkır" dır. Romanda birbirleriyle rakip olan Gök Türkler de Dokuz Oğuzlar da bozkırda kurmuş oldukları çadırlarda yaşarlar. Fakat çadırların içi tasvir edilmez. Kahramanlar çadının veya otağın içine girip çıkarlar;