Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ŞÜKRAN YİĞİT/ BURASI RADYO ŞARAMPOL SÖYLEŞİSİ
Şükran Yiğit
Şükran Yiğit
17 Eylül'de "
Burası Radyo Şarampol
Burası Radyo Şarampol
" kitabı üzerine yapacağımız çevrim içi söyleşiyle bizlerle olacak! “Geçmişin çocukluk, geleceğin ise sadece bir bilinmezlik olduğu o boşlukta, ne çocuk ne de yetişkin olunan o on dört yaşın başıboşluğunda tek başıma ve her defasında daha büyük daireler çizerek evden okula, okuldan eve
Uzun sanırım kimse okumaz
Acı çekmek bize dolaşmış özgürlüğü verecekse eğer bulut bulut dolaşarak verdi sanırm.Bir yağmur hüznü. Bir güneşin sıcağı. Bir bahar havası. Kavgaların son bulduğu bir barış akşamı. Yüreğin derinlerinde bir gün. Yıldızların kaydığı gecede tutulan dilekler. Kimse bilmez yüreğin nerde olduğunu. Cebinde taşıdığın umutları. Bir gariptir vurulduğun
Reklam
geceye bir şiir bıraktım
Ay Işıla sığışmıştı O akşam ay Işıl'a sığışmıştı,Işıl çocukluğuna, Çocukluğumuz mor bir zambağa, Hani her çocuk zaman zaman Kendini mor bir zambağın içinde düşler ya Sonra iki çocuk birbirine gülümser, sonra Zambağın içine bir çiy tanesi düşer
Güzel bir yolculuğun ilk adımı :)
Altın Çocuk, Gülçocuk dergilerinin resimlerini inceleyerek, kısa yazıları okumaya çalışarak başlayan dergi serüvenim Bilim Çocuk'la devam ederken bu ay yeni bir "arkadaş" hayatıma dahil oldu. Yakın zamanda çıkan Kuşluk Dergi, takip edeceğim ilk edebiyat ve sanat dergisi olacak. Kitaplarını severek okuduğum, bazısıyla tanışma fırsatı bulduğum kıymetli yazarların bölümleri bulunuyor. İşte bu ilk adımın heyecanını paylaşmak istedim.
Kuşluk Dergisi Sayı 1 (Nisan 2024)
Kuşluk Dergisi Sayı 1 (Nisan 2024)
Sordu küçük çocuk bana “Ulaşmayı çok istediğin gökyüzüne ulaşabildin mi,dokunabildin mi yıldızına,görebildin mi masallarda anlatılan ay dedeyi,konuşabildin mi senin gibi gökyüzünde var olmayı istemiş ruhlarla?” Cevap verdim ona “Henüz değil Semuhe henüz değil ama inan bana bir gün gerçekten ulaşacağım oraya fakat şimdi biraz daha kalmalıyım burada ,eksik basamaklarım var çünkü.” Sonra bir ses duydum ve arkamı döndüm “Her zaman eksik basamakların olacak fakat içinde köklerini salmaya devam eden hayalin eksik basamaklarını tamamlaman için gereken enerjiyi her daim verecek sana ve sen ilerlediğine inanacaksın gerçekte ne kadar ilerlediğinin önemi olmadan.” Göremiyordum yüzünü fakat bunun bir önemi olmadığını yalnızca onun da isminin Semuhe olduğunu bilmemin yeterli olduğunu söyledi sonra Semuhe gibi o da gitti ve ben bu gece yaşadığım bu garip olay üzerine düşünmeye başladım nasıl bu kadar benzeyebiliyorlardı birbirine sanki biri diğerinin büyümüş haliydi üstelik isimleri de aynıydı peki ya ben bu denklemin tam olarak neresindeydim neresinde olmam gerekiyordu tüm bu sorularımı konuşmak üzere Elza’yı aradım ve her zamanki yerimize doğru yola koyuldum.
Etleri kemiklerinden ayrılmış bir çocuk kaldırıldı göğe doğru! -Bu daha çocuk, nedir günahı? diye haykırdı bir anne. Doğu Türkistan'da, Filistin'de, Keşmir'de, Arakan'da! Bu çığlıklar kimilerimizin kulaklarına erişmezken, kimilerimizin sağır edercesine çınladı beyninde. Yok, olamazdı. Hiçbirimizin evladı, oradaki bir
Reklam
Aşk ve Aidiyet Üzerine.
Güneşle ay her döngüde ışıklarını birbirine iliştirip gözden kaybolduğunda ufukta belirinceye dek, seni düşünürüm. Bir düşünmeler alır beni iki avucunun arasına, gökyüzüne savurmak üzere titrek ve bir o kadar kırılgan.. Avuçlarının arasına düşer kalbimden bir parça böyle anlarda, güneş bulutların ardına sokuldukça utangaç bir çocuk misali; ay gözlerimin içinde seninle ışıldar. Penceremin pervazı güneş ve ay her kucaklaştığında dirseklerimin ağırlığıyla sarsılır, sana kadar uzatır bedenimi. Günün her saati, şafaktan gün batımına, akşamdan gece yarısına kadar kalbimin kapılarını çalan davetsiz bir misafir olursun. Sadece bugüne mahsus, tekrar ve tekrar.
Eren Şengül
Eren Şengül
-Gâyet Mühim bir Alıntı-
1980 öncesine gidiyorum. Ortaokul öğrencisiyim. Babam bizim evimize de televizyon aldı. Sadece TRT var ve yayınlar siyah beyaz. Günün birinde Charlie Chaplin’i keşfettik. Filmin başından sonuna katıla katıla kahkaha atarak izledik dört kardeş. Bir hafta sonu yine Charlie Chaplin filmi vardı ve saatinin gelmesini dakika dakika sabırla çekiyorken
içten gelen.
Kırık bir hüznü vardı ay'ın bu gece, öylece duruyordu göğünde ,benden zarar gelmez diyordu adeta. Gözlere nam salarken parıltısıyla , bir yandan karanlığımı aydınlatıyordu. Kabullenişi giymişti , sakinliği seçmiş gibi ağlayan bir çocuk edasıyla kollarını büzmüştü. Ama huzurluydu yüzü , ben görevimi yaptım , parlamaktayım diyordu. Yıldızlardan bihaber kendi tahtında oldukça güçlü görünüyordu , yalındı.. tıpkı her insanın olması gerektiği gibi.. göğe bakalım mı bu gece , ay'a bakalım mı..
Çocuksuz olmam değil,evlenmemem daha çok tepki aldığım şey toplumda." Hiç mi evlenmediniz?" diye sorarlar." Hiç mi evlenip boşanmadınız ?" " Ay,çok iyi yapmışsınız diyorlar " Kadınlardan gelen tepkiler öyle. Ama şimdi onların hayatlarında kocalarını al hüngür hüngür ağlarlar. O da başka yani. İnsanlar evlilik ve çocuk arasında bağlantı kuruyorlar sanırım. Kinem Tokdemir
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.