İnsanların hududsuz iştihaları ve onların zahmetsizce, çile çekmeden tatmin edilmesi meyillerini pek de kınamaya imkân yoktur. Çünkü her sahada bu neticeleri birtakım sürpriz âmillerin tesiriyle elde edenlerin sayılarının çokluğu, diğerlerine de ümit vermektedir. Kısacası nesillerin âdeta sabra, metânete ve bir çilenin haddesinden geçmeye ihtiyaçları kalmamış gibidir. Zira birçokları arzularına, maalesef, bunlarsız da nâil olabilmektedirler!. Her zümre için mevzuubahisolan bu keyfiyet, şahıslara nefsânî bir tatminkârlık sağlamakla beraber faturası millete ödettirilen korkunç fâcialara sebep olmaktadır. Câhil profesör, tecrübesiz siyâset erbabı, yavaş yavaş kazanmadığı için parasını hazmedememiş bulunan yeni zengin tipleri, fiil ve davranışlarıyla millî ahlâk ve siyâsette kapatılması güç rahneler açmaktadırlar. Bu durum, eskilerin "ricâl yokluğu" mânâsına gelen bir tâbir olarak kullandıkları "kaht-ı ricâl" sözünün yüklendiği dehşete, rahmet okutacak bir fâcia tablosu ortaya çıkarmaktadır.Davası uğruna savaşanlar bütün cihana karşı, asra yaklaşan bir zamandan beri üzeri siyah bir şalla örtülü ebedî gerçekleri gün ışığına kavuşturacak, onların ölümsüz bestesini -âdeta- ruhsuz birer ceset hâline gelmiş bulunan milyonlara bir iksir hâlinde sunacaktır. O, bu azametli dâvânın kahramanlığına taliptir!.. Kahramanlık, sahtelik ve ucuzculuk kabul etmez. Bu yola sapılırsa gerçeklerin acı kırbacı -er veya geç- suratlarda şaklar.