Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Monarşi yönetimini Cumhuriyet yönetiminden her zaman aşağı durumda tutan en önemli ve kaçılmaz eksiklik şudur: Cumhuriyet yönetiminde halk oyu hemen her zaman yalnız aydın ve yetenekli kişileri yüksek görevlere getirir; bunlar görevlerini onurla yaparlar. Oysa monarşilerde yüksek görevlere erişenler, çoğu kez birtakım insan taslakları, düzenbaz, entrikacı, aşağılık kimselerdir. Saraylarda yüksek görevlere ulaşmaya yarayan aşağılık yetenekler, bu görevlere gelir gelmez bu adamların budalalıklarını halkın gözü önüne sermekten başka işe yaramaz. Halk, adamlarını seçmekte hükümdardan daha az yanılır. Cumhuriyet yönetiminin başında bir bu dalının bulunması kadar, kralın bakanları arasında gerçek değerde bir kimsenin bulunması da binde bir rastlanır bir şeydir. İşte, bu bir sürü yönetici taslağı yüzünden hemen hemen çökmekte olan monarşide, güzel bir rastlantıya doğuştan yönetici bir adam işbaşına gelirse, bu adamın bulduğu yollar ve olanaklar karşısında herkesin parmağı ağzında kalır ve bu durum memleket tarihinde yeni bir dönem açar.
Sayfa 69 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Hasan Ali Yücel Klasikler DizisiKitabı okuyor
Şapka
Bir hayli sonra, meselâ İzmir gibi aydın çevreler varken, ilk şapkayı niçin Kastamonu taassubu içinde giydiğini Mustafa Kemal'den sormuştum. Şu cevabı verdi: İzmir tarafı halkı beni birçok defa gördü. Eğer orada şapka giysem, bana değil, şapkama bakarlardı. Beni ilk defa görenler ise şapkamla olduğum gibi kabul ettiler. Ad koyma hâdisesi için şöyle demişti: Fena uyumuştum. Sinirli ve rahatsızdım. İnebolu'da halk toplantısına gittiğim vakit simsiyah bir kalabalık bulunca sinir gerginliğim büsbütün arttı: "- Nedir bu milleti bu geriliğe mahkûm etmek?" diye düşünüyordum. Söze başlamadan önce su içmek istedim. Elim titredi, bardağı dudağımda güç tuttum. Bu da bende şiddetli bir aksülâmel (tepki) yaptı. Bildiğiniz nutku söyledim ve başımdakini halka göstererek: - " Bunun adına şapka derler,"dedim.
Sayfa 503 - Pozitif
Reklam
"Strütskiy" bence kesinlikle Petersburg sözcüğüdür; edebiyatımıza da girecek; sanırım... Bu kelimeyi halk boş kafalı, yaygaracı, huysuz, pis öfkesiyle çevresine caka satan hafif, işe yaramaz insanı aşağılarken kullanıyor, işte bu horgörüdeki ayırtının edebiyat için çekici bir gücü var. Bu insan müsveddeleri aydın çevrede de, yüksek tabakada da çoktur, öyle değil mi? Ancak her zaman sarhoş değildirler; delik deşik çizmeyle dolaşmazlar,
Sayfa 1004 - Yapı Kredi Yayınları
"Aydın olmak; güzel kıyafetler giymek, kolalanmış yaka takmak ve başında modern bir şapka taşımaktan ibaret değildir. Aydınlar halkın beynidir. Halk, sizleri okuduktan sonra iyi bir maaş almak, akşamları vaktinizi kahvehanelerde geçirmek ve sözde okuma salonlarında iskambil ya da domino oynamak üzere yetiştirmemiştir. Bu durumda bir aydın değil zeki bir küfsünüz...
Aydın olmak efendi elbisesi giymek, kolalı yakalara sahip olmak veya şık bir şapka takmak değildir. Aydın sınıfı halkın beynidir. Halk, sizleri eğitiminizi tamamladıktan sonra iyi maaşlar alasınız, akşamları restoranlarda okuma salonu denen yerlerde kâğıt ve domino oynayasınız diye yetiştirmedi. Bu şekilde aydın olamazsınız. Bilgili bir bakteri, küfsünüz adeta. Sizler halkın aklını, iradesini, enerjisini ve vicdanını uyandırmak zorundasınız. Daha iyi bir hayatın nasıl kurulacağını, nasıl daha iyi yaşayacaklarını halkın en alt tabakalarına; işçilere, köylülere öğretmek zorundasınız.
Emperyalistler,her İslam memleketinde,dinden nefret eden ve dini prensiplerden uzak yaşamayı gaye edinen birnevi aydınlar zümresi yetiştirmeye özellikle önem vermiştir.Öyle ki,bu zümre,elindeki propaganda vasıtalarıyla,dini hakikatları veya dini yaşayışı,yobazlık,gericilik ve tutuculuk gibi ürpertici tanımlamalarla geniş halk kitlelerine takdim etmiştir.Aydınlar arasında ,İslam nizamına dönülmesi gerektiği tezini müdafaa eden her aydına karşı özel bir cephe kurulmuştur. Çünkü bilhassa aydın bir zümrenin bu şekildeki tavsiyeleri, Haçlı emperyalizminin iki asırdan beri devam ettirmekte olduğu büyük gayretlerin boşa gittiğini göstermekteydi.Ne yazık ki emperyalistler bu hususta gerçekten başarı gösterdi.Müslümanları dinlerinden uzaklaştırmaya muvaffak oldular.Gerçi bu memleketlerde hala"İslam"dan bahsedilmektedir.Ve üstelik bu milletler, sırası gelince,"müslüman"olduklarını iddia ederler.Fakat bu iddianın gerçekte hiçbir fonksiyonu yoktur.Emperyalistler,halkın yeniden İslam nizamına dönüşü gayesiyle İslam dünyasında cereyan eden bütün teşebbüsleri engellemeye muvaffak oldular.
Sayfa 186
Reklam
Misyonerler "ilmi fitneleri"ni İslam'ın"kültürlü"evlatları arasında neşretmekteydi. Önce ilk ve orta dereceli okullar,sonra da yüksek okul ve üniversiteler mevzuu karışıklığın yayılması için gerekli ortamı hazırlamış bulunuyordu.Misyonerlerin hedefi umumiyetle halk kitleleriydi.Kitaplarında böyle yazılıdır.Gerçekten de hadiseler bu şekilde olmuştur.Misyonerler köy ve kasaba halkları arasına da sızma imkanını bulmuşlardı. Müsteşriklere (oryantalistler) gelince: Onların hedefi münevverlerdi (aydınlar). Faaliyetleri onlara yönelmişti.Çünkü müştekrikler tarafından yürütülecek olan fikri,felsefi,teşrii (kanunlara dair),içtimai ve iktisadi mevzuları ihata eden(içeren) İslam aleyhtarı propagandaları ancak bu zümre anlayabilir ve tesir altında kalabilirdi.Zaten daha evvel okul ve üniversitelerde hazırlık mahiyetinde kendilerine birtakım zehirli fikirler zerkedilmişti.Bu sebeble münevverlerin(aydınların),müsteşrik telkinlerine uymaları gayet kolay olacaktı.Artık bu zehiri gelecek nesillere aşılama vazifesi bu aydın insanlara bırakılabilirdi.Onlar da,kitaplarında,evlerinde ve toplantı yerlerinde bu vazifeyi rahatça yerine ifa ederdi.Aradan bir zaman geçtikten sonra,İslam adına şüphelerden başka birşey hissetmeyen,bilmeyen kültürlü bir nesil yetiştirilebilirdi.
Sayfa 148
Ekim devrimiyle rus halkının yahudi diktatörlerin kölesi haline gelmesi
Harpten önceki Rusya'da aydın tabaka, kendini halka bağlayacak bir aracı tabakanın mevcut bulunmamasından dolayı, halk tarafından her an yok edilebilirdi. Fakat Rus halkı fikri ve ahlaki seviye bakımından sıfırdı. İşte bir cahiller toplumu olan Rus halkı, aydınlara karşı tahrik edilince, Rusya'nın kaderi birden değişti ve inkılap başarı kazandı. Neticede, Komünist ihtilali galip çıkınca, cahil Rus halkı, Yahudi diktatörlerin, müdafaadan mahrum birer kölesi haline geldi. Yahudi diktatörlerse, bu despotluğa, "halk cumhuriyeti" adını verecek kadar sahte ve ustaca hareket ettiler.
Sayfa 372Kitabı okudu
Zeki Velidi'nin talebesi olmakla iftihar ederiz!
Zeki Velidi'ye Atsız'ın ne kadar bağlı olduğu ve ona ne kadar değer verdiği, Atsız Mecmua'daki çeşitli haberlerden anlaşılır. Dergi, ilmî ve fikri ağırlığıyla yayınına devam ederken bir hadise olur. Ankara Halkevi'nde (tarihî Türk Ocağı binasında) Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti'nin Birinci Türk Tarih Kongresi yapılmaktadır.
214 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Yaban, Yakup Kadri Karaosmanoğlu tarafından kaleme alınmış, Milli Edebiyat geleneğine bağlı,  teması Kurtuluş Savaşı olan tezli bir romandır. Konusu ve çatışması açısından halk ile entelektüel toplum arasındaki kopukluğu konu edinir. Millî Mücadele sırasında Orta Anadolu’da bir köy. Tanzimat aydınının sosyo- psikolojik özelliklerinin uzantılarını taşıyan Ahmet Celal. Kendini kurtarıcı olarak gören, halkı eğitmeyi (ya da adam etmeyi) görev edinmiş, kafasında yarattığı gerçekle yaşanan gerçeğin çatışması sonucu “yaban”laşan tipik aydın.
Yaban
YabanYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 202144,3bin okunma
Reklam
342 syf.
10/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Köprüyü geçene kadar ayıya dayı!
Esir Şehir Üçlemesininin 2. si olan kitap tamamen hapishanede geçmektedir. İki bölüm olarak ele alınan kitabın ilk bölümünde hapishane zagonu okuyucuya olduğu gibi yansıtılmıştır. Ana karakterimiz Kamil Bey ilk bölümde hapishane jargonunda karşılığının hırsızlık olduğunu bilmeden suçuna ‘iftira’ demiş, buna uygun yerleştirildiği koğuşunda hükümlü
Esir Şehrin Mahpusu
Esir Şehrin MahpusuKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20203,682 okunma
İyi dediğimiz şey halk için zevkte, aydın kişiler içinse, düşüncededir.
Askerlik, insanı devlet içinde eriten en önemli etken olarak görülüyor. Kişiliğini bulamayan insan, daha büyük saydığı bir kavram içinde ezilmekle, sanki onun kişiliğini ediniyor, öyle hissediyor. Bir şey adına hareket ediyor artık. Burada tek kişi önemsizdir. O halde onun önemsiz bir kişiliği olması da önemsizdir. Memur da bir bakıma öyledir. Halktan kopan her halk adamı da öyledir. Toplumcularımız da çoğunlukla aynı biçimde hissettiği için asker-aydın yakınlaşması belki de bu ruhsal temele oturuyor.
31 Mart Yerel Seçimleri Bağlamında Marksizmin Tarihsel Doğruluğu Üzerine
Bilindiği gibi “Yüzyılın Felaketi” AKP iktidarı, devlet gücünü bütünüyle elinde tutmasına rağmen 31 Mart Yerel Seçimlerinde ağır bir yenilgi tattı. Bir ABD-İngiltere-İsrail yapımı proje partisi olan AKP, emperyalist efendileri tarafından iktidar koltuğuna oturtulduğu 3 Kasım 2002’den beri ilk kez bu kadar ölümcül, tedavisi çok zor bir yara almış
216 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
"Yüreğim paramparçaydı. Halkın suçu yüzünden kız kardeşler, anneler ve eşler acı çekiyordu. Tanrı olsaydım bu onursuz halk için kadınlar yaratmış olmaktan pişmanlık duyardım!" . . .
Kedi Gezegeni
Kedi Gezegeni
mükemmel bir distopik roman örneği. Bu türü çok severim, ancak her distopik esere bayılmam, aralarında tekrar tekrar okurum dediklerim de
Kedi Gezegeni
Kedi GezegeniLao She · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022438 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.