Merhamet istemiyorum, hiç kimsenin acımasına ihtiyacım yok, merhamet de zulmün bir parçası; ne bana acıyın ne de çocuğuma. Merhamet zulmün merhemi olamaz.
Her insanın içinde iyi ve kötü, yan yana durur. Hangisini beslersen o galip gelir. Diğer dinlerin tanrısı gibi. “Bana inanmayanın boğazından aşağı erimiş kurşun dökerim” diyen bir tanrı, sadece iyi olabilir mi sence evladım? Kullarını en ağır işkencelerle korkutan bir tanrıya iyi diyebilir misin? Bak sana bir kıssa vereyim: Sizin İslam dininizin bir kadın evliyası, bir eline bir kova su, ötekine de bir kova ateş almış, yola çıkmış. Nereye gittiğini soranlara da, bu kovayla cehennem ateşini söndüreceğim, bu ateşle de cenneti tutuşturacağım demiş. Çünkü insanların sadece cennet vaadi ve cehennem korkusu yüzünden riyakârlık yapmasını istemiyormuş.
onların kalpleri de
seninki gibi sanıyorsun
herkes o kadar yumuşak
o kadar şefkat dolu olmaz oysa
oldukları gibi
görmüyorsun insanları
olabilecekleri gibi
görüyorsun
kendinden veriyor, veriyorsun
onlar her şeyini çekip alıncaya
ve için bomboş kalıncaya dek
- Rupi Kaur / Süt ve Bal
“Direnme gücü, dikkatimizin kolayca dağılabildiği bir hayatta odağımızı koruyabilme yeteneğidir. Bedenimiz ve zihnimiz sınıra dayandığında bile yaptığımız işe yoğunlaşmayı sürdürmek, dikkatimizi dağıtmadan, etrafa bakıp birilerinin bizi geçebileceğinden endişe etmeden kendi kulvarımızda yüzmeyi sürdürebilmektir. Olmadığınız bir şeyi olmayı hedeflerseniz, başarısızlığa mahkûmsunuz. Kendiniz olmayı hedefleyin. Kendiniz gibi bakmayı, davranmayı ve düşünmeyi hedefleyin. Kendinize ait en sadık versiyonunuz olmayı hedefleyin. Kendiniz olma haline kucak açın. Kendinizi onaylayın. Sevin. Bunun için çok çalışın. İnsanlar sizi küçümsediğinde ve sizinle alay ettiğinde, onlara kulak asmayın. Dedikodu çoğu zaman üstü örtük bir kıskançlıktır. Oyalanmayın. Direnme gücünüzü koruyun. Yüzmeye devam edin…”