Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ağaçlar ayine durdular açıp avuçlarını İncecik iç geçirdi otlar sevinçten Sığındı pencere pervazlarına kuşlar Evler genişledi ferahladı tazelendi... Bu yağmur bu sokağı kim bilir kaç kez Besleyip damla damla gökyüzünün ışığıyla Yıkadı, çoğalttı, arıttı kirinden...
Dergilerde gördü­ğü modayı takip etmek istiyordu, saçını ilk kestirenlerden biri olmuştu, kısa elbiseler giyiyor, gözlerini, tırnaklannı boyuyordu. Yüksek sesle gülüyordu. Aslında hiçbir zaman tuvaletlerde orasını burasını mıncıklatmamıştı, her pazar ayine giderdi ve çarşaflarını, örtülerini, bütün çeyizini kendi elleriyle işlemişti. Capcanlı, sözünü sakınmayan bir işçi kızdı.
Reklam
Kendi aybın görmeğe âyine gayrın aybıdır Halka ta'n etme hele bir kere var gör sen seni (Başkasının ayıpları, kendi ayıplarını görmek için bir aynadır. Kendi ayıpların başkaların aynasında sana yansır, gördüklerin kendi ayıplarındır aslında. Halkı ayıplamayı bırak, kendine bak.)
Onun cennette kasrı, Rasûlallah’ın ص kasrı beraberindedir. İkisinin meyânında olan münâsebet şems ve kamer münâsebeti gibidir. Yâ’ni kamer, şemse nice âyine ise İmâm-ı Ali dahî Rasûlallah’a öyle âyinedir
Elbette bu gözümüz ile gördüğümüz kemalli ve hikmetli kâinatı, fena ve zevalde yuvarlanan ve neticesiz olarak tesadüfün oyuncağı, tabiatın mel'abegâhı, zîhayatın zalimane mezbahası, zîşuurun dehşetli hüzüngâhı suretine çeviren ve âsârı ile kemalâtı görünen insanı, en bîçare ve en perişan ve en aşağı bir hayvan derekesine indiren ve Hâlıkın âyine-i kemalâtı olan bütün mevcudatın şehadetiyle nihayetsiz kemalât-ı kudsiyesi bulunan o Hâlıkın kemalâtını setredip perde çekerek netice-i faaliyetini ve hallakıyetini ibtal eden şirk, elbette olamaz ve hakikatsızdır. Ayet-ül Kübra - 114
Bu kâinatın bütün ulvî hikmetleri, hârika güzellikleri, âdilane kanunları, hakîmane gayeleri, hakikat-i kemalâtın vücuduna bedahetle delalet ve bilhâssa bu kâinatı hiçten icad edip her cihetle mu'cizatlı ve cemalli bir surette idare eden Hâlıkın kemalâtına ve o Hâlıkın âyine-i zîşuuru olan insanın kemalâtına şehadeti pek zahirdir. Ayet-ül Kübra - 114
Reklam
Herkes sana âyine-i endâm olur ammâ Sînem gibi mir'ât-ı musaffâ bulamazsın
Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı
Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı
Arkaik din insanın dışsallaştırarak kutsallık mertebesine çıkart­tığı şiddetle karmaşık bir alışverişler bütünüdür. Kurban ayini bu alışveriş biçimlerinin en önemlilerinden biridir. Aztekler kana susamış savaş tanrısına kurban edecekleri insanları yakalamak için ritüel savaşlara girerdi. Seferin başına bir rahip geçerdi, böy­lece savaşın bizzat kendisi bir tür dinsel ayine dönüşürdü. Burada hem savaş hem de kitlesel öldürme eylemleri dinsel edimlerdir. Arkaik kültürde şiddet dinsel iletişimin asli aracıdır. Şiddet tan­rısıyla şiddet aracılığıyla iletişime geçilir.
Bahar en eski şarkısıdır tabiatın, neşeyle bestelenen. Bahar şiirdir. Bahar rahmettir, damla damla dökülür ufuklarımıza. Şükretmeyen de, inkâr eden de ıslanır bu yağmurdan.
Reklam
İki şükrü vacip gördüler her nefeste; şükrettiler alabildikleri için nefesi; ve şükrettiler verebildikleri nefese...
Ömür akıyorken çabucak, devamlı duruyormuş görüntüsü verir ya hani bize.
En gerçek zaman nefesti oysa, hiç değişmedi ölçüsü. Ne arttı... Ne eksildi. Mevsimler yaşadık, yıllar gördük; içini doldurduk nefes nefes. Kimi üretti onu, tüketti kimi.
Ruh ile görüp akıl ile anladığımız düş(ün)celer aşkına...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.