Aynen öyle :D
Fransızların hepsi salak, bir anlamda layıklarını buldular!
Sayfa 19
koskoca kıyı bölgesinde ondan başka kim vardı altın oturağa işemiş? oysa -Tanrı günahlarını bağışlasın- Albay Aureliano Buendia, o farmason kafasıyla ona çatmış, bu hakkı nereden aldığını, yoksa bok yerine fesleğen mi sıçtığını -evet, aynen bu sözlerle- sorup alay etmişti.
Reklam
Çok küçük bir azınlık için ulaşılabilir olmasına rağmen, lnsan-ı Kamil mertebesi ilham veren bir ideal olarak görülebilir. Shafii'ye gö­ re (s.241): lnsan-ı Kamil mertebesine ulaşma umudu, insanlıgı en çok ce­ saretlendiren ilhamlardan biridir. Geçmişin parçalanmalanndan, günün çelişkilerinden, kültürel sınırlamalardan ve benligiyle ugraşmasının üste­ sinden gelebilmesi için insana yol göstericidir. Sırf Varlıga entegre olabil­me potansiyelinin f arkındalıgı bile, ruhsal ve psikolojik bakımdan uyanl­mayı saglamaktadır. Amaca ulaşılamasa bile, bu yolda istekli olmak ve amacı akılda tutmak da, cesaret, gelişim ve ümit kaynagı olabilir. Ya da Hz. Mevlana'nın dediği gibi: Aynen gôgün sınırlanna ulaş­ maya çalışan bir kuş gibi; hiçbir zaman ulaşamamasına ragmen, an be an dünyadan uzaklaşmakta ve tüm diger kuşlardan daha yükseklere çıkmak­ tadır (FmF, MEB, s. 268).
Akıllı olduğu farzedilen bir karınca, kâğıt üzerinde bulunan yazıları arka arkaya yazılırken gördüğü zaman, bu işi kalemin yaptığını sanır. Kalemin yukarısına bakıp bir elin varlığını ve o eli de idare eden bir iradenin var olduğunu hiç göremez. O iradeyi taşıyan yazıcının varlığını ve o yazıcıya bu gücü veren gerçek kudret sahibi Allahın varlığını asla anlayamaz. İşte aynen karınca misalinde olduğu gibi, çoğu zaman insanların bakışları alçaklarda ve yakın sebeblerde kalır.
"Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar." Paul'un melodi gibi çıkan sesi aramızdaki sessizliği dağıttığında gülümsedim. "Ya bir insan bir yolculuğa çıkar..." "Ya da şehre bir yabancı gelir," diyerek Paul'a eşlik ettim. "Aynen öyle," dedi başını ağır ağır sallayarak. "Peki, bu muhteşem hikâyenin yabancısı hangimiz oluyoruz?" "Bir hikâyemiz mi var?" diye sordum düz bir sesle. Bunu bilerek yapmıştım. Açıkça bana yürüyorsa ağırdan alan taraf olmayı seçiyordum. "Bu geceyle birlikte neden olmasın diyebiliriz bence." Dudağının hemen alt çaprazında belli belirsiz bir gamze belirdi.
Despotların yaptığı gibi! (aynen çocuk kitabı)
Voldemort kendi en büyük düşmanını kendi yarattı, tıpkı her yerdeki despotların yaptığı gibi! Despotların ezdikleri insanlardan nasıl korktukları hakkında hiçbir fikrin var mı? Hepsi de çok sayıdaki kurbanları arasından bir gün mutlaka birinin çıkıp ayaklanacağının, onlara karşılık vereceğinin farkındadır!
Reklam
edebiyat ve ölüm
bir aidiyet boşluğundan ibaret yahut bir teslimiyet gururu ne kadar sönümlemek istesemde yırtılma büyüyor ve kanıyor küçük bir genç kız yaratığı ile aynı hayatı paylaşmak makaleler aynen duruyor ve artık benimle konuşmuyorlar ve artık beni kimse görmüyor ya görünmezim ya da ölü ama biliyor musun benim hayalimi her kadın gibi iyi bir yere gelmek ve insanlara edebiyat öğretmek ama yakında edebiyat öğretemesemde edebiyata konu olan bir ölümüm olacak.
Bediüzzaman
"BİRİNCİ SUALİNİZ: Mü'minin mü'mine en iyi duası nasıl olmalıdır?" "Elcevap: Esbab-ı kabul dairesinde olmalı. Çünkü bazı şerâit dahilinde dua makbul olur. Şerâit-i kabulün içtimaı nisbetinde makbuliyeti ziyadeleşir." "Ezcümle, dua edileceği vakit, istiğfar ile mânevî temizlenmeli; sonra, makbul bir dua olan salâvat-ı şerifeyi şefaatçi gibi zikretmeli ve âhirde yine salâvat getirmeli. Çünkü, iki makbul duanın ortasında bir dua makbul olur." "Hem بِظَهْرِ الْغَيْبِ yani gıyaben ona dua etmek, Hem hadiste ve Kur'ân'da gelen me'sur dualarla dua etmek; meselâ, اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَسْئَلُكَ الْعَفْوَ وَالْعَافِيَةَ لِى وَلَهُ فِى الدِّينِ وَالدُّنْيَا وَاْلاٰخِرَةِ رَبَّنَاۤ اٰتِنَا فِى الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى اْلاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ gibi câmi dualarla dua etmek Hem hulûs ve huşû ve huzur-u kalble dua etmek, Hem namazın sonunda, bilhassa sabah namazından sonra, Hem mevâki-i mübarekede, hususan mescidlerde, Hem Cumada, hususan saat-i icabede, Hem şuhur-u selâsede, hususan leyâli-i meşhurede, Hem Ramazan'da, hususan Leyle-i Kadirde dua etmek, kabule karin olması rahmet-i İlâhiyeden kaviyen me'muldür." "O makbul duanın ya aynen dünyada eseri görünür; veyahut dua olunanın âhiretine ve hayat-ı ebediyesi cihetinde makbul olur. Demek, aynı maksat yerine gelmezse, dua kabul olmadı denilmez, belki daha iyi bir surette kabul edilmiş denilir."
Bunca senedir mutlu bir evlilik yürütmenin sırrını soranlara “karşılıklı sevgi ve saygı” diyorlar gülümse- yerek. Diyemiyorlar ki “karşılıklı sevgi ve saygı ve bir de karşılıklı bir türlü çekip gidememek...” Günler günleri kovalıyor. Günler günleri aynen tekrarlıyor. Yoruluyorlar. Yaşamaktan değil, yaşayamamaktan yoruluyorlar.
Ama düşündüğünü aynen söy­lemedikten sonra, dostluğun ne anlamı kalır? Hoş sözleri herkes söyler, herkes pohpohlar, iltifat eder, ama gerçek dost daima acı konuşur ve dostunu üzmekten korkmaz.
Sayfa 36 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, XVI. Basım, Eylül 2019
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.