. Biz Allah'ı severiz; adına "Hububullah" deriz. Biz aynı zamanda bizi Allah'a götüren her şeyi severiz, buna da "El-hubbu lillah" deriz. Allah'a bize ulaştırdığı için Kur'ân'ı severiz, Allah'a bize ulaştırdığı için Peygamberimizi severiz. Dini severiz. Ben seni severim sen beni seversin. Allah'ı hatırlattığı için gülistandaki gülü severiz. Havada uçan kuşu severiz. Allah için adım atan herkesi severiz. .
Sayfa 241 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Aşık Veysel
Beni hor görme gardaşım Sen altınsın ben tunç muyum Aynı Var’ dan var olmuşuz Sen gümüşsün ben sac mıyım? Ne var ise sende bende Aynı varlık her bedende Yarın mezara girende Sen toksun da ben aç mıyım?
Sayfa 194 - Alfa KitapKitabı okuyor
Reklam
Fevkalade memnunum dünyaya geldiğime, toprağını, aydınlığını, kavgasını ve ekmeğini seviyorum. Kutrunun ölçüsünü santimine kadar bilmeme rağmen ve meçhulüm değilken güneşin yanında oyuncaklığı dünya, inanılmayacak kadar büyüktür benim için. Dünyayı dolaşmak, görmediğim balıkları, yemişleri, yıldızları görmek isterdim. Halbuki ben yalnız yazılarda
Ne zaman mutlu olacağımız, ne zaman acılarla boğuşacağımız bellli değildir. Ve yaşayan herkesi aynı son bekler. Ölüm. Anlamıyor musunuz? İşte ben böyle bir yaratıcının peygamberiyim."
"Ben" den "O"na Geçiş Aşağıdaki ayet, teselli edici özelliğiyle göze çarpar. Söz konusu duygusal etki gramerdeki geçişlerle artar. "Ey kendileri aleyhinde aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahlar affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." (39:53) Allah’ın tesellisi, birinci tekil şahısla söylenen "Kullarim" ile başlar. Bunun en az iki işlevi vardir. Birincisi; Allah (cc) ne zaman kullarini Kendisine atfetse, tevhidi muhafaza etmek için birinci tekil şahıs kullanir. (Arapçada kullar -yani ibäd- kelimesinin ibadet kelimesiyle aynı kökten geldiğinin hatirda tutulması gerekir.) İkincisi; birinci tekil şahıs, kullarının zihninde Allah'a çok samimi, şefkatli ve güven verici bir vasıf yükleyerek ayetin bundan sonraki gidişatını belirler. Sonraki ifadelerde üçüncü şahsa geçis, ayetin bundan sonraki kısmına darb-ı meselvâri bir nitelik kazandırır: "Allah'in rahmetinden ümit kesmeyin." "Allah her günahi affeder." "Allah mağfiretlidir, merhametidir." Bunlar, müminin derin pişmanlık ve tevbe anlarında hatırlayabileceği güven verici hakikatler olarak sunulur.
Hayatın bilincini kabul edelim, diyorum. Dikkatle bakıp dü­şündüm: İki ben var bende. Biri gizli, derinlerdeki, telaşlı, kaygı­lı "Ben." Beriki, herkese görünen, sakin ve aynı zamanda tasalı benliğimin kabı olan ben.
Reklam
Haram yemekle beraber uzun uzun nafile namaz kılmak. Vüheyb b. el Verd şöyle demiştir: " Şu sütün gibi kıyamda durmanın çok uzun sürekliyim daha kalmanın mideye girenin helal mi haram mı olduğuna dikkat etmediğin sürece sana bir faydası olmaz." Süfyan es Sevri de onunla aynı fikirdedir. şöyle demiştir: cebindeki paranın nereden geldiğine bak sonra istersen namazı en arka safta kıl!!"
Aynı şiirin kelimeleriyiz, fakat ben sayfanın yakılmış kısmındayım.
April yayıncılıkKitabı okuyor
Kimim ben gerçekten? Ben kimin? Neden böyle giyiniyorum? Saçlarımı neden böyle tarıyorum? Neredeyse her öğlen aynı mönüyü yemek benim tercihim mi? Bu işe isteyerek mi başladım? Kaç yıldır bu ofiste,bu masada,önümde açık duran dosyalara ve bilgisayar ekranına bakıp duruyorum? Cep telefonumda yer açmak için albümde duran fotoğraflara bakarken hangilerini sileceğime nasıl karar veriyorum? Sabahları metroda sekiz vagonlu araca denk geldiğinde veya kalabalık durakta beklerken tam da benim önüme yanaşan boş metrobüsü gördüğümde yaşadığım mutluluk hayatımı sürdürmeye yeter mi?
Düşüncem bizzat benden, kendimden kopuyor, ayrılıyor. Benden ayrılıp gidiyor o. Nasıl olabiliyor da buradayken orada, oradayken de burada olunabiliyor? Düşünce bunu nasıl yapabili­yor? Kendi kendimde düşünüyorum ve ben aynı zamanda bir başkasıyım da. Bu "Ben" içimde tutuluyor, onun kökü, kaynağı yine ben oluyorum. "Ben"in bastığı toprak ve besleyicisi de ben oluyorum yine.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.