Aynı kıyafeti 5 nesil giyen kuzenlerimle ben
Küçük çocukların genelde kullanılmışları giymeye alışkın olmalarıyla ilgilidir başkalarından aldıkları giysiler o kadar fazladır ki hayatlarının geri kalanında alışveriş yapmaları pek gerekmez. Bunun sonucunda ise kendilerine neyin haz verdiğini anlama konusundaki sezgilerini geliştirme fırsatları olmaz
Tolstoy gibi bir deha neden değerini anlayamamış Dostoyevski’nin? Ben ikisini de anlıyorum. Aynı devirde yaşadıkları halde hiç görüşmemişler. Hiç mi merak etmemişler birbirlerini? Nasıl kaçırmışlar bu fırsatı?
Reklam
Doktorların aynı ilaçtan kutu kutu yazmayı bırakması elzem.Devlete zarar.1 kutu yaz diye talep etmene rağmen 2 kutu yazıyor.Belki ben bir kutuyu içine kadar iyileşeceğim.Bu arada kalan ilaçları geri eczaneye verip durumu iyi olmayan insanlara verilmesini talep edebilirsiniz.
... Ben niye hâlâ aynı yerdeyim? .
“Ne düşünüyor olursan ol her zaman aynı anda aynı şeyi düşünen bir milyon insan var. Ben de böyle hissediyordum işte. Hepimiz yanan bir gemideyiz ve benden başka bilen kimse yok gibi görünüyor.”
Sayfa 27
223 syf.
·
Not rated
Anlatmayı en çok sevdiğim anım. Lisans dönemindeydim sanırım. Yaz ayları olmalı. Memleketteydim. Bir kitaba çok sinirlenmiştim. Bulduğum her yerine notlar yazıyor, bir yandan da bağıra çağıra konuşuyordum. Abimin geldiğini fark ettim ama umursamadım. "N'apıyorsun?" dedi. "Abi" dedim, "çok sinirliyim. Uğraşma hiç
Avcılar
AvcılarEmrullah Gülsün · Orionebula Yayınevi · 20235 okunma
Reklam
Seyahatte, kafanı boşaltmışken iyi düşünürsün; bir yerden bir yere giderken iyi düşünürsün; yürürken, yemek yerken iyi düşünürsün. Tuvalette bile düşünürsün yahu! Ama iyi düşünmek için esasen yalnız kalmak gerekir. Bu temel şarttır, yalnız kalmayı bilmek gerekir. Yalnız kalmayı bilmeyen milletlerden fazla bir şey çıkmaz. Mesela iyi bir düşünür çıkmaz. Maalesef biz Türklerin böyle bir kabiliyeti yok, bu yüzden de bizden iyi düşünür pek çıkmıyor. Aptal olduğumuz için mi? Estağfurullah. Ama şu var; Türk yalnız kalamaz, milletimizde böyle bir huy yoktur. Beraber ders çalışır, beraber yazı yazar, beraber gezmeye gider, beraber aylaklık eder. Türkler sinemaya bile tek gitmez; yalnız kalmayı bilmez, sevmez. Yalnız olmamanın getirdiği garantiye, yani tehlikeden uzak yaşamanın konforuna güvenir. Ama işte bu garanti de yaratıcılığı sakatlar, iş çıkarma kabiliyetini azaltır. Yalnız kalamayan insanın düşünce ve gözleme kabiliyeti yarım oluyor. Bu yüzden ben insanlara yalnız kalmayı öğrenmelerini öneriyorum. Yalnız kalmayı bilmek iyidir, önemlidir; Türkiye gibi bir yerde avantajdır. Zira evlilik müessesesi bile bizde yalnız kalmamak üzerine kurulmuştur. Halkımız evliliğin gerçek mahiyetini anlamaz. Evlenince, kumrular gibi dip dibe oturmaları gerektiğini zanneder. Öyle şey olur mu? Biraz da birbirinden ayrı duracaksın. Nefes alacak, aldıracaksın. Evlilik sürekli dip dibe duracak, yan yana yürüyecek bir şey değildir. Çok açık ki bunun da artık anlaşılması lazım. Tabii herkesin kendisini, yaşamının onda sekizinde aynı yerde bulması da evlilikle bağdaşmaz.
"Bağışla, ben umudu arıyorum hâlâ, bak, gökyüzünün rengi bozuk, kapımızda her gün yeni bir sayrılık, sevgiler yeni ölümlere gebe, hepimizin dilinde aynı yalan, yüzlerimizi görmek bile yoruyor bizi..."
Sayfa 21 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
“İyi bir arkadaşın aynı zamanda kötü arkadaş olduğu durumlar vardır. Bertie ve ben birbirimize iyi gelmiyorduk.”
448 syf.
6/10 puan verdi
Yazarın okuduğum ikinci kitabı. Ancak ilk okuduğum kitabı ne kadar sevdiysem bunu bir o kadar sevmedim. Üstelik iki kitapta da karakterler arasında yaş farkı var. Erkek karakter motor seviyor, uzun saçlı ve dövmeli. Kısacası Jude ve Torn dış görünüş olarak da huy olarak da benzerdi. Belki bir tık karşılaştırma gibi olacak ancak Torn'da
Sakın Gelini Öpme
Sakın Gelini ÖpmeCarian Cole · Martı Yayınları · 2024153 okunma
Reklam
Duaların sonunda amin demek, her konuda olduğu gibi şimdi de en doğru karar ve en uygun sonuç nedir, yalnız ve kesinlikle Allah bilir gerçeğine olan güveni belirtmek için kullanılır. Allaha güven aynı iman gibi akıldan ötedir. Akıl mantık almasa bile kabulleniştir. İnanmaktan daha üst kademe, güvenmektir. İnanmak zihinden kaynaklanır güvense yürekten doğar. Benim için neyin iyi olduğunu O benden daha iyi bilir. Olanları anlamayan benim. Ben sadece Söylediklerini yapacağım, zaman gelecek ve ben neler olup bittiğini, hangi şeyin neye sebep olduğunu dinleyeceğim. Yapacağız ve dinleyeceğiz yada işittik ve itaat edeceğiz. Emredilenleri sorgulamakla bir yere varışamayacağını çoktan anladım. Kimisine aklım yetti Kimisine yetmedi. İspat istedim yanıt aradım, yanlış arzuladım fakat çoğu gerçek olmadı. O na inanmak yerine bir başka insana veya kendime mi inanayım? O na güvenmek bana istediklerimi versin ve ben mutlu olayım diye değildir, tam aksine, başıma her be gelirse gelsin, iyi veya iyi olduklarını anlamadığım hepsi, benim aslen gelişim ve tekamülüm için ihtiyacım olan demektir. Zamana yayılamayan kafam, henüz olanları olduğu gibi göremediği için, ancak belli bir süre geçtikten sonra geriye bakıp yorum yapabiliyor. Filmin sonunu görmeden Yönetmenin ne hazırladığını düşünmek, ihtimalleri kafadan geçirmek sonuca ulaşmak demek değildir. Kısıtlı bir beyin kapasitesiyle sınırsız bir olguyu anlamanın nafile çabasıdır.
Benim kurtuluşum bedenimin içindeki fiziksel bir değişikliğe bağlı değil. Rastgele bir darbeyle dağılabilecek ve bir cerrahın iğnesiyle geri getirilebilecek önemsiz bir zardan korktuğum için vücuduma herhangi bir kısıtlama koymayı düşünmem. Ben kendi sınırlarımı kendim belirlerim, dilediğim gibi, özgürlüğümü de sözcüğü anladığım biçimiyle aynı şekilde kullanırım
Sayfa 66 - EverestKitabı okudu
Aynı havayı bile solumayacak netlikte olan ben
Buraya ilk gelişimde Oklu Kirpi bana buzlu şerbet ikram etmişti.Öyle ikiyüzlü birinin verdiği buzlu şerbe­ti içmek bile karakterimi kirletirdi. Gerçi yalnızca bir bu­çuk sen ödemişti ama öyle bir alçağa borçlu kalırsam kendimi ömrümün sonuna dek kötü hissederdim
Sayfa 80
Savaştan söz etmekten nefret ediyorum...
Geçen yıl, bir şey olmadı. Bir önceki yıl, bir şey olmadı. Ondan da önceki yıl, bir şey olmadı. Savaşın yarattığı etkiyi anlatan bu eğlenceli şiir, savaştan sonra bir gazetede yayınlanmıştı. Gerçi savaş pek çok olaya yol açtı; ama şimdi, anımsamaya çalıştığımda, ben de aynı duyguyu paylaşıyorum: bir şey olmadı...
Sayfa 25 - E-Kitap — YKY YAYINLARIKitabı okudu
Her gün bir diğeri gibi. Birinde o dilsiz oldu, bir diğerinde ben kör. Bir gün hepimiz sağır olacağız. Bir gün doğmuştuk, bir gün öleceğiz, hep aynı gün, aynı an, bu size yetmez mi? Bir ayağımız çukurda dünyaya getirirler, güneş parıldar bir an ve sonra tekrar gece olur.
Sayfa 126 - Kabalcı Yayıncılık, Beşinci Basım, Çevirmenler: Pınar Aziz ve Volga Serin S.Kitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.