ben çok gülerdim, çok konuşur saatlerce aynı konudan bahsedebilirdim. ama bir şeyler oldu sonra, gerçi bir şeyler hep oluyordu...
Zembilfîroş hikayesi!
Zembîlfiroş’ta ki aşk, karşılıksız bir aşktır. Ölümü çare gören aşkın hikayesidir. Efsanenin Mezopotamyanın tarih ve kültür bakımından oldukça zengin ve bir çok uygarlığa ev sahipliği yapmış, Mervanilerin başkenti Farqîn’de geçtiği yaygın olarak söylenir. Yörede hüküm süren bir kralın çok yakışıklı oğluymuş. Görenin bir daha dönüp baktığı,
Reklam
"Ben"
kitap alıntıları paylaşacağım bu hesapta belki ilk ve son kez şahsi bir şey paylaşacağım. gecenin bu saatinde dertleşeceğim kimse olmadığı için. en önemlisi de kendime not kalsın diye: gözlerimi açıyorum bu gece. kaçtığım şeylere bakmaya çalışacağım. deneyeceğim. ben kaçtıkça hayat farklı senaryolarla yine aynı şeyleri sunuyor önüme. kırıldım ama yine de devam edeceğim. daima yaptığım gibi. en büyük kırgınlığım kendime. dönüp daha dikkatli kendime bakmaktan hep kaçtım diye. yıldızlı geceler.
kainat olmasa da içindeki şeyler değişken. güneş standart bir ifade ama günlük ısısı değişiyor. her gün aynı hararette olmuyor. gündüz oluyor, gece oluyor, yaz oluyor, kuraklık oluyor, yağmur oluyor. allah bize kendini tanıtırken «kulle yevmin huve fî şe'n» diyerek tarif buyurmuş. her an bir iş üzerinde olduğunu bildiriyor. yani böyle değişken bir ilaha karşı değişken bir kainatın içinde ben nasıl hep bir noktada sabit kalacağım.
Söylenenlerin doğru olmadıgını düşünüyorum. Hepsi yanlış ve hepsi çirkin şeyler. Öncelikle ben gavurun kızı değilim. Benim babamım kim olduğu belli. Aynı dinden olmadığımız insanlara kötü yakıştırmalar yapmak, farklı dine inandıkları için hor görmek de ahlaksızca. İnsanlar saygı göstermeyi ne zaman unuttu?
Rüyalarımda... Aylar sonunda evime, sokağıma, şehrime, ülkeme kavuşmuştum. Hiçbir fark, hiçbir ilerleme hissetmedim. Her şey aynıydı ve bu aynılık, insanın içini yakıcı bir girdabı da yanında barındırıyordu. Sokaklar adice yüzüme gülümsüyor, insanların soluk hali içimi derin bir bilinmezlikle dolduruyor ve şehrin bunaltıcı yalnızlığı, beni buralardan sürmek istiyordu! Çünkü, bir tek ben aynı değildim, zindan beni olgunlaştırmıştı. Yapayalnızdım artık sokaklarda, diğer insanlar gibi değildim; onlar beni istemiyordu, ben de onları. Fakat, hiçbirimiz yüzümüze haykıracak kadar cesaretli değildi!
Reklam
An Gelir
Sızlar iliklerime kadar her bir zerrem Sızlar sesine hasret kaldığım akşamlar . Sızlar bir gece yarısı sokak lambası eşliğinde kaybettiğimiz sonbahar.. An gelir.. Bir olay olur.. Sonra bir rüzgar eser derinden.. Kaybolursun hatıralar cehenneminde. Unutulur adın anılmaz Sesinden geriye bir avuç gökyüzü kalır bulutlara karışır yağmur
"Aynı ülkenin farklı şehirleriydik. Ben sürgün yeri, sen ise başkent. İlk isyan hep sende başlardı, cezasını çekmek ise, bana kalırdı.."
Can Yücel
Can Yücel
Köprü ve otoyollara zam Neyse ki arabam yok. Suyun altına girip yıkanacağım Zam musluğu açılmadan evvel. Kirlerimden arınıp iyice Memlekette daha sağlıklı yaşadığımı hisseceğim Kahvede çayın tanesi hala on lira Ekmekle aynı fiyata. Ben her zaman dört bardak çay İki ekmek yerdim. Ekmeği yarım isteyemem çayı azaltmalıyım. Senin kazandığını da
Dünyayı yöneten üst akıl bana biraz müsade etse de azıcık uyusam. Gerçekten bu düzen bensiz de aynı böyle çalışır yani ben her gün sabah kalkmıyım artık..
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.