Yeni Türkçe'deki hatıra türünün en yetkin örneklerinden biri olan Yaşamak, toplumsal olarak bir ışığa dönüştürmek istediğimiz acıya, bireysel bir dünyada aydınlık sağlamaktadır.
Zarifoğlu, çevremizde gelişen olayların gözümüzü yorduğu ve bizim, hayatın bütünsel akışıyla olan bağlarımızı güçlükle koruduğumuz dönemde, o bağlara canlılık veren birkaç şairimizden biridir.
Yaşamak, şiirindeki derinliğin yol açtığı açılım getiren ve şaire ait iç dünyanın zenginliğini gözler önüne seren bir eserdir.
Şair, yaşamayı varlık ve oluşun özüne dokunan bir derinlik içinde algıladığı ve arka planındaki hikmetle anlaşarak yaşadığı için, aynı hikmetin onun anlatımında parıldaması pek tabiidir.
Cahit Zarifoğlu’nun baştan sona yoğun bir anlatım ile kaleme aldığı Yaşamak isimli eser, edebiyatseverlerin özellikle de günlük okuyucularının ilgisini çekecek önemli bir eserdir.
“İnsan gittikçe daralan dünyasında neden mutsuz. Herkes artık gereğinden fazla büyüyor da onun için mi? On yedi yaşlarındaki delikanlıların bile iki kat yaşlıların ki kadar yürekleri dolu.”
Yakın Tarih Dersleri
İkinci bir adam Atatürk sonrası Türk Cumhuriyeti devletini yönetemedi.
Mustafa Kemal Atatürk gibi bir ileri görüş dahisinin yerini doldurmak kolay değildi.
İkinci dünya savaşı birinci dünya savaşının başarısızlığı emperyalizmin tarafından giderilmek istendi.
Bugün devam eden birinci dünya harbidir.
Batı emperyalizmi
“Bize hiç bir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içine koyulduk, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhunu hiçlik kadar baskı altına alamaz."
Mirko Czentovic ve Dr. B. New York'tan Buenos Aires'e gitmekte olan bir yolcu gemisinde hiç ortak özellikleri olmamasına rağmen yolları kesişen iki yolcudurlar.Czentovic,
“ Nedense hayatta bir müddet beraber yürüdüğümüz insanların başına bir felaket geldiğini, herhangi bir sıkıntıya düştüklerini görünce bu belaları kendi başımızdan savmış gibi ferahlık duyar ve o zavallılara, sanki bize de gelebilecek belaları kendilerine çektikleri için, alaka ve merhamet göstermek isteriz. “
“ İnsanları, kendi cinslerinden biri
Muhterem dostlar “Ekmeden biçmek!” diye bir söz var. Ne ekersen onu biçersin! Ekmediysen ne biçeceksin! Maalesef insanımız çalışmıyor, okumuyor.
Birinci yaşanmış hikâye
Köyde çalışırken 3”- 4 kişi bir arkadaşın buğday tarlasına çalışmaya gitmiştik. Biçilen buğdayları toplayıp traktörle harmana getiriyorduk. Hava çok sıcaktı. Baktım arkadaşlar
Kişisel gelişim kitabı olan "Kashna Felsefesi" özgüven eksikliği olan kişilere bir cesaret aşılama çabasıdır. Yazar sıradanlaşmış düşüncelerin farklı bakış açısıyla yeniden değerlendirerek doğruları sorgulamanın peşine düşer. Bazen acaba olabilir mi, bazen de saçmalama yahu çıkmıyorsa zorlamanın anlamı yok dedirten analizlerine şahitlik
Muharrem Dayanç:
"Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Dialog
Nasıl net gözlem yapa biliriz?
Olanları bir birinden nasıl ayıra biliriz?
Doğru,yanlış nasıl kolay anlarız?
Nasıl nura ulaşıb yalnışdan arınırız?
Derler insan çözülmez kutu bağlı.
Açılmaz bu kutunun hiç bir zaman sırları.
Doğa açısından insanın tek önemi türünü devam ettirmesi
Joseph Campbell Bu yüzden çocuğu olduktan sonra bir insan doğa bakımından ölü sayılır diyor ne acı değil mi
.
Dostluğun insancılığın sanatın ve bilimin kalıcı değer ölçülerini vurguluyor bunca tedirginlik ve kıvranma içinde huzur bulabilmeni tek yolu bu ölçekte düşünebilmek
.
Sürüden ayrılan
"Merhaba benim kalbimi görebilen can dostum Nazile Serna ;
Sen beni yokluğunun bitimsiz kederine terk edip gideli, yıllar geçmiş. Peki ben neden, daha iki gün önce Antikacılar Çarşısı'ndaki çay evimizde buluşup, şen kahkahalarımızla söyleşmişiz gibi hissediyorum ? Neden yüzünün her tatlı kıvrımı gözlerimin önünde, sesin hala
Eveeeet, neredeyse iki seneden fazla bir süre serinin devam kitaplarını bekledik. Bu süreç içinde ilk iki kitabı resmen unuttum desem yeridir. Çoğu sahne aklımdan çıkmış ve en önemlisi de seri ile olan bağım sarsılmış. HGOI demek benim için çok önemliydi çünkü bana okuma alışkanlığı kazandıran seri de bu olmuştu. Bir ayda 30 sayfa kitap okusa
Eski Dünyanın Yangını / Kalben
Seslendiren : Kalben
Dinleme Süre: 5 saat 59 dk.
“Dalından kopmuş bütün çiçeklere dal verelim. Evinden kaçmış bütün çocuklara ev!”
Merhaba arkadaşlar,
Uzun zamandır denk geldiğim fakat ön yargıyla yaklaştığım ama dinleyince hele
Toplumsal etkileşimin olmazsa olmazı iletişimdir.
...Birçok farklı davranışı kapsayan toplumsal etkileşim tipleri, sosyologlar tarafından beş gruba ayrılır: (19)
- Mübadele (Değişim, exchange): Mübadele, insanların kendi aralarında malları, hizmetleri ve diğer şeyleri transfer etme sürecidir. Biz genellikle mübadele dendiğinde paranın değişimini anlarız; oysa çoğunlukla değişim toplumsaldır.
...Örneğin bir çocuk kola karşılığında iyi bir davranış sergileyebilir; bir arkadaşınız iltifatta bulunabilir ve siz de karşılığında "teşekkür ederim" diyebilirsiniz. Her iki durumda da toplumsal davranış, bir toplumsal ödül karşılığında mübadele edilmiştir.
- İşbirliği (Coorperation): Ortak hedeflere ulaşmak için insanların bir arada çalışmaları sürecidir. Bir grup öğrencinin sınava hazırlanmak için birbirlerine yardımcı olmaları ya da hastaların hayatını kurtarmak için hemşire ve doktorun birlikte çalışması örnek gösterilebilir.
- Rekabet (Competition): Aynı ödülü elde etmek için, iki veya daha fazla kişi arasındaki mücadeledir.
...Rekabet, en iyi oyuncunun en tepede olmasını sağlar. En nitelikli işçiler ne büyük ödülü ve en sıkı çalışan öğrenciler en yüksek notu alırlar.
- Çatışma (Conflict): İnsanların fiziki ve toplumsal olarak birbirlerini yok etme teşebbüsleridir. Savaş, düşmanı yok etmeyi amaçlayan belki de en önemli çatışmadır.
Baskı (Coercion): İnsanların istemedikleri şeyleri yapmaya zorlanmaları sürecidir. Baskı yapan insan, diğeri üzerinde güç kullanır.
Kitap, Kuzey Kutbu'na giden bir geminin kaptanı olan Robert Walton'ın, kız kardeşine yazdığı mektupta, denizde sürüklenen bir adam gördüğünü söylemesiyle başlar. Victor Frankenstein adındaki bu adam, Walton'a hikâyesini anlatmayı teklif eder.
Romanın gerisi Victor Frankenstein'ın ağzından anlatılır. Victor, İsviçre'nin