İlginç bir kitap, yaşandığı dönemde Cumhuriyet'in kurulmasına önayak olan A Takımının kendi aralarındaki güç mücadelelerini anlatıyor. Askeri kanatta öne çıkan isim Kazım Karabekir Paşa, siyasi kanatta ise Atatürk, İnönü, Fevzi Çakmak Paşa gibi isimler var.
Ayrıca Karabekir Paşa Siyasal İslamcıların söylediği gibi hiçte öyle Muhafazakar bir karakter değil, ailece klasik batı müziği tutkunu, eşi ve kızlarının başı açık, namaz kılmayan, oruç tutmayan, ama dine inanan bir kişi. Yani tam da günümüz Siyasal İslamcı karakterine sahip. Atatürk'le çatışması ise anladığım kadarı ile derin ideolojik ayrılıklardan çok kişisel kırgınlıklara, Karabekir Paşa'nın alınganlığına bağlı.
Elbette Karabekir Paşa ve Atatürk arasında taraf olamam, bu iki kahraman arasında taraf tutanların savlarını da maksatlı ve gereksiz görüyorum.
Her ikisi de Cumhuriyetin kuruluş amacında, devrimlerin fikirsel temelinde hemen hemen aynı noktada duruyor. Fikir ayrılıkları Cumhuriyet Devrimi'nin yöntemi ve siyasi kararlar konusunda çıkıyor. Bunu olduğundan daha derin bir çatlak varmış gibi yansıtmak da art niyetlilik olur.
Karabekir Paşa'nın Atatürk hakkında duygusalca yazılmış ve dedikodu düzeyinde kalan iddialarının da hiç ciddiye alınacak bir yönü yok, bunlar gerçek bile olsa tarihsel süreç içerisinde son derece önemsiz meseleler olarak kalmalı. O gün için, hatta bugün bile Atatürk karşıtlarının ağzına laf vermekten başka bir amaca hizmet etmez bu tür şeyler.
Karabekir'in İstiklal Mahkemesi'ne çıkartılması ise kesinlikle kabul edilebilir bir durum değil. Fakat bazen, devrim kendi evlatlarını bir şekilde yiyebiliyor.