Suyun içinde sallanır gibi geçirdim geceyi. Dışarda istasyonların sesleri, yol kıyısındaki evlerin ışıkları, sabaha doğru görünüp görünüp kaybolan deniz parçaları, bahçeler; çarşafların temizliği, serinliği...
Kimi zaman küçük ayrıntılar birleşip yeni bir tat oluşturuyorlar, daha önce bilmediğiniz bir tat. Mutluluk dedikleri bu kadar mı acaba? Bu kadarsa da yeter, yalnız sınırları bi linmeli.
Boğaz Köprüsü, arabayla geçerken, güzelliğiyle çarptı. Bir düş bağlantısı gibi incecik, kırılgan. Gereksizliği, lüksü, uğruna verilen savaş bile unutulabiliyor.
Biraz daha 'az güzel' olsaydı, böylesine kin duymazdım!
Bilinen Orhan Pamuk’un aksine daha sade bir dil kullanılarak yazılmış bu kitap. Normalde Orhan Pamuk romanlarında olayın içine girmekte zorlanırdım fakat bu romanda hemen alıştım. Bence herkesin şans vermesi gereken bir roman. Baba-oğul çatışmasını ele alan bir kitap demek yanlış olmaz fakat sadece bu değil. Kitap kapağıma dikkatli bakalım sayın okurlar çünkü karakterimiz tam olarak kapaktaki kadın :) Yer yer şok olduğum yer yer oh iyi oldu sana dediğim bir kitap oldu. Etkisinden çıkamadığımız kitaplar arasına girmesine şaşmamalı. Kitabın hem ilk hem son cümlesine de dikkat edelim lütfen. Böyle küçük ayrıntılar kitabı daha da etkileyici kalıyor.
“Hayatımın en mutlu sabahlarından birine uyanmıştım. Tarih 14 Temmuz 1981... O gün taktığım mavi kravatı nerede çıkardığımı bilmiyorum hala, bir daha hiç görmedim. Rengini hatırlıyorum, dokusu ise hala parmaklarımın ucunda.
Firuze gelip yakalarımı düzeltmişti hatta.
Lila elbisesinin içinde ne kadar da güzel görünüyordu. Sabaha dair tüm ayrıntılar aklımda sonrası ise derin bir boşluk gibi.”
Kısa bir hikaye. Akıcı anlatımı var. Hızlıca okudum. Kadın karakterin yaşadığı korku çok iyi anlatılmış. Karakter derinliğine girilmese bile ufak ayrıntılar hayal etmeye yetiyor. Tavsiye ederim.
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022103bin okunma
“Duyarlılığı gereksiz yere artırılmış bir fotoğraf camıyım ben. Bütün ayrıntılar, dışımdaki şeylere kıyasla ölçüsüzce kazınıyor üzerime. Cam sadece kendimle uğraştırıyor beni. Apaçık görülüyor ki, dış dünya benim için saf duygudan ibaret. Asla unutmuyorum hissettiğimi.”