"Ve şimdi bir daha asla âşık olamayacaksın,"
"Tam aksine, artık daha sık âşık olmayı planlıyorum."
"Gerçek aşk sence bir şaka mı yani?
"Şakalar eğlencelidir, gerçek aşksa sahte ve sağlığa zararlı."
Hayır, delirmedin evlat, sadece varlığın özünü gördün. Dönüp dönüp aynı yere geliyorsun, çünkü herkes, her şey, dönüp dönüp aynı yere geliyor. Çünkü 'zaman' dönüp dönüp aynı yere geliyor. Sen günler geçiyor sanıyorsun ama aslında hep aynı gün geçiyor. Yıllar geçiyor sanıyorsun, hayatlar geçiyor sanıyorsun ama hayat bittiği yerden hep yeniden başlıyor. Ay dönüyor. Dünya dönüyor. Sadece onlar mı? Yıldız sistemleri, galaksiler... Hele elektronlar... O küçük şeytanlar yok mu? Her şey onların başının altından çıkıyor. Her şey dönerken bir sen dönmüşsün çok mu?
Siz dünyaya kazık çakmaya çalıştıkça, ağrılarınız, sakatlıklarınız, acılarınız, düşmanlıklarınız, pişmanlıklarınız katlanarak artacak, o kazığın ucu eninde sonunda size batacak.
Siz yine de kendi fani vücudunuzu hayatta tutmak için canla başla uğraşacaksınız. Ama yıllar geçtikçe güçten düşecek, zevklerden mahrum ve acılara mahkûm kalacaksınız. Ne yaparsanız yapın, eninde sonunda acı ve keder içinde can vereceksiniz.
İnsan sevgisi... Bu kadar çok kullanıldığı halde üzerinde bu kadar az düşünülen, bu kadar az anlaşılan bir kavram yoktur herhalde. Çevrenize bakın, politikacısından şairine, esnafından futbolcusuna, hamalından filozofuna, herkes bir insan sevgisinden bahseder. Bütün bunların içinde, bu ağızlarından düşürmedikleri sevgiyi, yüreğinde bir nebze olsun hisseden var mıdır acaba? İnsan sevgisi hakkında en çok ahkâm kesenlerin, kendilerini yüksek duvarların arkasına gizlediklerini, kapılarına kat kat kilit vurduklarını, özel arabalarından çıkmadan her işlerini halletmeye çalıştıklarını görürsünüz. Tanıyıp güvendikleri birkaç kişi dışında hiçbir insanla temas etmeden yaşarlar. Oysa benim gibi, gerçekten insan sevenler, sır bunun için cezalandırılırlar.
Ben bu lanet olası delikten çıkana kadar hayatta kimsem kalmayacağından korkuyordum. İçime kapandım, iyice gömüldüm kendi karanlığıma. Hiç kimseyle konuşmuyordum. Hiç kimseyle de dövüşmüyordum artık. Ruh gibiydim, yaşayan bir ölüydüm sanki.
Nasıl oluyor da herkes iş güç, çoluk çocuk kaptırmış gidiyor, her anın biricikliğini kabullenmiş ve bununla yaşamayı başarıyor da ben dayanamıyorum buna? Bir bilgisayar oyununda gibiyim. Çok önceki seviyelerden birinde hata yapmışım ve artık kazanma şansım yok. Kapatıp yeni oyuna başlayabilsem belki kazanacağım ama oyunu kaybettim.