Bahar Yavuz

Bahar Yavuz
@bahar133
181 syf.
·
Not rated
Kitapta din, felsefe, psikoloji neredeyse her konuya değinmiş Osho. "Bilinç temizlemek mi?" demeyin gerçekten yapabildiğini düşünüyorum. Bir gelişim kitabı gibi değil ama okurken kendini iyi hissediyorsun üstelik içinde sahte başarı hikayeleri yok. Hayatın özünün kendimizi kabul etmek olduğunu vurgular. Çırpınışlar bitse insan kendini daha rahat hissetse hayat zaten insana armağanlarla gelir mi sahiden?
Yakınlık
YakınlıkOsho · Ganj Kitap · 2012528 okunma
Reklam
190 syf.
·
Not rated
Lear için dünya korkunç bir yer. Ruhundaki acıyı sonuna kadar hissettim. Sevdikleri ölünce kalanlar yaşamaz onların da ruhu oracıkta ölür. Sevdikleriniz size ihanet etmiş olsa bile...
Kral Lear
Kral LearWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20098.2k okunma
80 syf.
·
Not rated
Nurullah Ataç'ın William Shakespeare'in oyunundaki iki karakterin adını verdiği eleştiri kitabı. Ataç da Prospero'yu çok sevenlerden. Ona gore Prospero aydın kesmi temsil ediyor. Prospero gibi aydın kişilere ihtiyacımız olduğunu neredeyse her satırda belirtiyor. Caliban ise cahil çoğunluğu temsil ediyor. Caliban'ı sevenlerin onun gibi olanların
Prospero ile Caliban
Prospero ile CalibanNurullah Ataç · Varlık Yayınları · 196115 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
256 syf.
·
Not rated
Nurullah Ataç'in eleştiri yazısı sayesinde tanıştığım bir kitap. William Shakespeare'ın süslü cümlelerini, samimi anlatımını seviyorum. Kitaplarındaki akıcılık o kadar güzel ki bir solukta bitirebiliyoruz. Tatlı bir anlatımla güzel mesajlar da vermiş. Kurgudan çok anlatılmak istenenler ön planda. Öyle olunca Prospero'nun o kadar intikam hazırlığı
The Tempest
The TempestWilliam Shakespeare · The Oxford Shakespeare · 20086.2k okunma
251 syf.
·
Not rated
Gülten Akın'ı daha önce Deli Kızın Türküsü şiiri ve özellikle şiirdeki "Başlar biter kendi kendine o türkü” dizesiyle tanıyordum. Hâlbuki "Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya." diyen şairi durup anlamak için vakit ayırmaya geç bile kalmışım. Toplu şiirleri bizi şiire doyuracak türden. Tüm incelikleri anlamak için sadece keyifli birkaç saat ayırmak yeterli :)
Toplu Şiirler 1
Toplu Şiirler 1Gülten Akın · Yapı Kredi Yayınları · 20001,242 okunma
Reklam
64 syf.
·
Not rated
Halil Cibran, kendine has üslûbu olan bir yazar. Kendi kendine konuşuyormuş izlenimi vermenin yanı sira "Ne benim denizin derinlerinde gezen düşüncelerimi anlayabilirsin ne de ben anlamanı isterim senden. Benim isteğim, denizle yalnız kalmaktır." cümleleri ile anlaşılma kaygısının olmadığı da görülmektedir. Bu da yazara farklı ve biraz da anlaşılması zor bir üslûp kazandırmış. Derin denizlere yani yazarın derin düşüncelerine uzanabilmek gerçekten de zor. Okuduktan sonra bile kendi kendime burda ne anlatmak istemiş ki diye düşünüp durduğum bir eser oldu. Bir gün, bir korkuluğa şöyle dedim: “Tarlanda böyle tek başına durmaktan yorulmaz mısın?” Dedi ki bana: “Korkutmanın hazzı öyle derin,öyle süreklidir ki, asla yorulmam.” Bir an düşündükten sonra, “Doğru,” dedim, “ben de yaşadım bu hazzı.” Korkuluk cevap verdi: “Sadece, benim gibi, içi saman dolu olanlar bilirler bunu.” Beni pohpohluyor mu, aşağılıyor mu, anlayamadan bıraktım korkuluğu gittim. Geçen bir yıl içinde korkuluk filozof oldu. Ve yeniden oradan geçtiğimde, korkuluğun şapkasının altında, iki kuzgunun yuva yaptığını gördüm.
Meczup
MeczupHalil Cibran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117.9k okunma
80 syf.
·
Not rated
Her Daim İyi Gelen Tek Şey: Şiir.
Şiir, benim büyülü tılsımım :) Bazen sığındım tek sığınak. Nerde, ne zaman olursa olsun hep iyi gelen, ruh durumumu iyileştiren tek ilaç. En üzgün olduğum anda bile okurken hayatın bana gülümsediğini hissetiren kapı. Içimin içime sığmadığı vakitlerde şiirle daha da coşkulu yaşamak her duyguyu... Benimki şiirle yaşamak, şiirsiz yaşayamamak :)) Özdemır Asaf, şiir kitaplarıyla bize şiirin lezzetini tattırmak ister gibi. Yoğun duygularla yazılmış birçok şiir mevcut. Bize farklı bir hayatın, güzel bir coşkunun kapılarını aralıyor. O kapıdan içeri sızmak ve içimizdeki gökyüzünde güneşin paril paril gülümsediğini hissetmek muazzam.
Lavinia
LaviniaÖzdemir Asaf · Yapı Kredi Yayınları · 202223.3k okunma
132 syf.
·
Not rated
Akıl hastanesinde, hastaların yazdığı şiirlerden oluşan dikkat çekici bir kitap. Aslında şiir yazmalarına, yazıyor olabilmelerine şaşırmadım. Şiir yazmak için duyarlılık olması gerektiğini düşünüyorum. Zira Edgar Allan Poe deliliği şöyle tanımlar : "Delilik sandığınız şeyin sadece duyuların fazla keskinleşmesi olduğunu söylememiş miydim ben
İnilti
İniltiBedia Tuncer · Matbaa Teknisyenleri Basımevi · 19641,368 okunma
85 syf.
·
Not rated
Gerçekten yaşamayı bu kadar seviyor muyuz? Hepimiz görünmeyen zincirlerle bağlı mıyız bu dünyaya? İçimizde bitmek tükenmek bilmeyen bir yaşama arzusu var mı sahiden? "Yaşamak istemiyorum" diye haykırırken bile yaşamayı delice istiyor muyuz? Ölümü çok yakın hissettiğimizde bütün beylik lafları bir kenara bırakıp usulca fısıldıyoruz "yaşamak istiyorum" Bir mahkumun yaşamak için çırpınışları... Ölümden beter dediğimiz şeylerin bile aslında ölümden iyi görünmesi. Bir ömür kürek cezası versinler ama ölmeyeyim diyen bir mahkum. İdam edileceği esnada bile en azından beş dk daha istemesi, en zorlu anindayken bile yaşamak istemesi bana en çarpıcı gelen kısmıydı. Beş dk daha yaşasa ne olacaktı? Bir mucize bekliyordu. En umutsuz anda bile insanın içinde yanan umut ışığı. Bu bazen daha da korunmasız yapabiliyor insanı. Acıma duygusu değil de mahkumun iç dünyasını duyabilmek... Hugo, bir idam sahnesini izlerken mahkumun iç sesi olabilmiş. Biz de kulak kesildik, yazar kadar olmasa da hissettik.
Bir İdam Mahkumunun Son Günü
Bir İdam Mahkumunun Son GünüVictor Hugo · Karbon Kitaplar · 2018121.2k okunma
176 syf.
·
Not rated
Kitabı tek cümlede anlatmak gerekirse şöyle denebilir: "Hüzün, bir hastalık değil bir gerekliliktir." Hüznün hastalık olduğunu düşünmek ve bunu ilaçlarla tedavi etmeye çalışmak budalalık. Eğer hüznü tedavi edilecek bir şey olarak görürsek yanlış yerlerde şifa aramaya başlıyoruz.     Bunu da kitaptaki şu alıntı net şekilde ortaya koyuyor: "Herkes ruhunun şifasını arıyor. Ama yanlış yerde arıyor" Günümüz  insanın psikoloğa başvurma sebebi hep dertleşecek bir dost bulamamaktan. Herkes kendi dünyasında o kadar kendi ile meşgul ki bir an durup bir dostun derdine kulak kesilemiyoruz. Kimsenin birbirini dinlemediği bir çağda büyük bir hızla yaşamlarımızı tüketiyoruz. En önemlisi kendimizi tüketiyoruz hem de evrenin sesine kulak veremeden. Bütün seslere kulak verebilmek için ya çok mutlu ya da çok hüzünlü olmamız gerekiyor. Bunun için bile olsa hüzünlenmeye değer :) Aslına bakılırsa şu an sadece yazarı taklit ediyorum :) Yoksa ben de hüzünden, kederden korkarım. Bir mevsim olmak gerekirse adımdan dolayı sonbahar değil de ilkbahar olmalıyım derdim. Çünkü sonbahar zihinlerimize hep hüzün mevsimi olarak kodlanmış. Bir yanım çiçek açarken diğer yarım yaprak dökmesin derdim :) Çiçek açtıran tüm güzel duygular gibi yaprakları döken hüznü de içinde hissetmeden büyüyemiyor insan. Artık hem ilkbahar hem sonbahar olabilirim. İkisi de güzel ikisi de özel. :) Şimdi hemen vakit bulmalıyız hüzünlenmek için!
Hüzün Hastalığı
Hüzün HastalığıKemal Sayar · Timaş Yayınları · 20121,353 okunma
Reklam
288 syf.
·
Not rated
Kitabı okurken kendime dönüp "Çok cahilim" deyip durdum. Bir de "Hiç entelektüel de değilim." dedim. Zaten zor şeymiş entelektüel olmak. Sadece bir dil bilmekle entelektüel olunmaz demiş İlber Ortaylı. Halbuki henüz İngilizce bile bilmiyorum :) Birkaç dil bilmek gerektiğini çok kez tekrar etmiş. Cemal Süreya  "Dostoyevski okudum, o gün bugündür huzurum yok." demişti. Galiba benim bu huzursuzluğum İlber Ortaylı'yla başladı.:) Her ne kadar okurken moralim bozulsa da bunun bir uyanış olabileceğini sezdim. Kendimi geliştirmek, tazelemek gayreti duyduğumu fark ettim. Birkaç dil öğrenebilir miyim, ısrarla öğrenemem deyip durduğum İngilizce ile mi başlamalıyım? Bunun gibi bir sürü soru beynimi kurcalamaya başladı. Gelecek için daha çok gayret etmek gerekiyor. Hatta gelecek için bugün harekete geçmek gerekiyor :) İlber hocaya en çok katıldığım kısmı da söylemeden geçmeyeyim. "Ezber, anlamaktan önce gelir" demiş . Günümüzde ezberin yanlış olduğu söyleniyor. Halbuki anlamak için önce beynimize kodlamamiz yani ezberlememiz gerekiyor. Kesinlikle sadece ezberle olmayacağını ama ezberin anlamak için ön koşul olduğunu çok güzel belirtmiş. Siz de kendinize dönüp bakmak isterseniz bu kitabı okuyabilirsiniz. Eksiklerimizi görmek için güzel fırsat.
Bir Ömür Nasıl Yaşanır?
Bir Ömür Nasıl Yaşanır?İlber Ortaylı · Kronik Kitap · 202055.5k okunma
192 syf.
·
Not rated
Hepsi birbirinden güzel ve anlamlı şiirler. Daha önce okumalıymışım dedirten cinsten :) Şiir seven herkesin kesinlikle okuması gerek :) Biri başımdan aşağı pırıltılarla dolu bir sözlüğü boşaltmış gibi :)
Cümlemiz
CümlemizZiya Osman Saba · Can Yayınları · 2017466 okunma
87 syf.
·
Not rated
Arz-ı Hal şiirini okuyunca bir anşaire tavır almam gerekiyormuş gibi hissettim. Aslında bence şiir hiçbir ideolojinin esiri olmamalıdır. Şiiri yaşamak, hissetmek gerekir. Bilmiyorum belki şiirlerinde bir ideoloji de vardır. Ama yine de seviyorum Turgut Uyar'ı. Hem o göğe baktıran şair :) "Fakirlik hali. Lületaşından gerdanlığa gücüm yetmemiş, Sana Sapanca'dan bir sepet elma almışım..." şu mısralarda bulduğum samimiyetin yeri de ayrı. Bir tas daha şiir içsem dedirtiyor :)
Divan
DivanTurgut Uyar · Bilgi Yayınevi · 19701,017 okunma
·
Not rated
Yazarın okuyacagim ilk kitabı bu olmamalıymış. Dini hassasiyete sahip olduğum içın bitiremedim. Sorgulama olsa okunur fakat daha çok duygular ön planda. Yazarla tanışmayı başka romanlarına erteliyorum :)
Kabil
KabilJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201811.2k okunma
96 syf.
4/10 puan verdi
Olayın az psikolojik tahlilin fazla olduğu bir Zweig romanı daha. Roman hemencecik bitmiş. Aldatan kadının (Irene) hislerine (korkularına) kulak verebildik peki aldatılan adamın düşünceleri? O karısına bu oyunu oynarken neler hissetti, iç dünyasında neler yaşadı? Aldatıldığını bile bile geri dönmesi için bir oyun oynamak, yine aldatıldığını bile bile hiçbir şey yokmuş gibi davranmak ve dahası güven vermediğini düşünüp kendini sorgularak yeniden o güveni hissetmesini sağlamaya çalışmak, aldatıldığı halde merhametle bakabilmek bunlar da kolay olmasa gerek. Biraz da onun hissettiklerini duymak isterdim. ... Ama onlar her seye rağmen romanin sonunda aynen kitaptaki şu alıntıyı "Geçmişte kalmış unutulmuş yaşantılar kendi suçu olamazdı." doğrular şekilde hayatlarına devam edebilmişler. İnceleme gibi değil de eleştiri gibi olmuş :) Ama olsun...
Korku
KorkuStefan Zweig · İndigo Yayınları · 2018103.5k okunma