Halil Cibran, kendine has üslûbu olan bir yazar. Kendi kendine konuşuyormuş izlenimi vermenin yanı sira "Ne benim denizin derinlerinde gezen düşüncelerimi anlayabilirsin ne de ben anlamanı isterim senden. Benim isteğim, denizle yalnız kalmaktır." cümleleri ile anlaşılma kaygısının olmadığı da görülmektedir. Bu da yazara farklı ve biraz da anlaşılması zor bir üslûp kazandırmış. Derin denizlere yani yazarın derin düşüncelerine uzanabilmek gerçekten de zor. Okuduktan sonra bile kendi kendime burda ne anlatmak istemiş ki diye düşünüp durduğum bir eser oldu.
Bir gün, bir korkuluğa şöyle dedim: “Tarlanda böyle tek başına durmaktan yorulmaz mısın?”
Dedi ki bana: “Korkutmanın hazzı öyle derin,öyle süreklidir ki, asla yorulmam.”
Bir an düşündükten sonra, “Doğru,” dedim, “ben de yaşadım bu hazzı.”
Korkuluk cevap verdi: “Sadece, benim gibi, içi saman dolu olanlar bilirler bunu.”
Beni pohpohluyor mu, aşağılıyor mu, anlayamadan bıraktım korkuluğu gittim.
Geçen bir yıl içinde korkuluk filozof oldu.
Ve yeniden oradan geçtiğimde, korkuluğun şapkasının altında, iki kuzgunun yuva yaptığını gördüm.