Temür, Osmanlı ordusundaki Tatarları elde etmişti. Ülkeleri Osmanlı ülkesine eklenen Anadolu beğleri Temür ordusunda idiler. Bunlar Osmanlı ordusundaki erlerini Temür tarafına çekeceklerdi. Yıldırım'ırı oğulları da babalarından memnun değildiler. Temmuz sıcağında savaş başladığı zaman durum işte bu merkezde idi. Çağataylılar, oklarıyla
Ellerini kalçasından çekti. Göğüslerini okşamak için değil. Biraz önce yaptığı gibi vücudunu taciz etmek için değil. Sa- dece yüzüne uzanıp, büyük güce sahip iri elleriyle çenesini kibarca tutmak için. Onu öpmedi, siyah gözleriyle sadece baktı ve Sophie, böyle bir pozisyonda onun kölesi gibi hissetti. "Sen benim- sin." Bu kez kabul
Sayfa 148
Reklam
Akşemseddin Hazretleri
Vakti zamanında Akşemseddin hazret Hacı bayram veli hazretlerinin ününü duymuş ve onunla tanışmak için yollar kat ederek Hacı Bayram velinin yaşadığı yere varmış sonra bir de bakmış ki dükkanları tek tek dolaşıp akçe toplayan bir adam, içinden vay ahmak Şemsettin buralara kadar boşa gelmişsin benim veli bir zattır dediğim adam dükkan dükkan akçe topluyor. Kibir okları gönlüne ilişmişti aradığım bu değil diyerek Halep yoluna düştü orada alim bir zat bulup eteğine sarılmayı planlıyordu, böylece günler geceler gitti lakin aklında hep başına gelenler vardı dünya malından vaz geçmemiş bir derviş.. Halep'e bir konak mesafe kala bir gece vakti uyuduğunda rüyasında boynunda bir zincir halebe gitmeye çabaladığında sertçe geri çevriliyor arkasına bir de bakmak için yelteniyor ki zincir elinde Hacı bayramı veli hazretleri ve o anda kan ter içinde kalarak uyanıyor pişman ve perişan halde Ankara ya geldiğinde Hacı bayram veli hz ni görüyor ama o hiç oralı değil az sonra ağacın dibine sofra serilir ve herkes halka yapıp otururlar Akşemsettin de onları uzaktan seyr ediyor (ne çağıran var ne de kovan var) orada duruyor ağlıyor ama kimse oralı değil tabi sonra gözüne köpekler ve yemekleri ilişiyor diyor ki ben ancak bu yemeklere layığım gidiyor köpeklerin yanına tam eğilip yiyecek Dur diye bir ses duydu sesin sahibi Hacı Bayram hazretlerinden başkası değildi seslendi "Gel a köse, gönlümüze girdin" sonra alıp sofraya oturttu onu tebessümle bakarken kendi ekmeğinden bölüp verdi sonra dedi ki "Zincirle, zorla gelen misafir böyle ağırlanır"
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
Şöyle bir şey demek oluyordu: «Dün ya da bugün öğleden sonra ne olduysam olayım, kendimi ne sanırsam sanayım, seden nasıl nefret edersem edeyim, ne istersen yap o şeyinle yarın ya da ondan sonraki gün, şimdi ben istiyorum. Onunla birlikte olan her şeyi istiyorum: daha iri, daha kaim, daha uzun, daha sulu olsaydı keşke; koparabilseydim de içimde
Sayfa 147
Eve girdiğimizde önce şaşkın bir vaziyette odanın ortasında kalakaldım. Evimi daha önce görmüş olması bir yana birlikte yaşadığımız onca şeyden sonra bile böyle hissediyor olmam çok tuhaf. Komik ama erkek arkadaşını ilk defa evine çağıran liseli bir kız gibi mahcubum. Jamie hala spada bu durumda ev tamamen bize kalıyor. Damien da benim
Sayfa 149
Reklam
45 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.