Kitaba aşık oldummm
Türkçesinin geldiğini görür görmez aldım ve okudumm
Bu kitap son zamanlarda okuduğum en iyi kitap serisiydi.
3 kitaptan oluşuyor seri, bu son kitap. Kitapları arka arkaya okumanızı tavsiye ederim. Nitekim ben bazı kısımları unutmuşum, önceki kitapları da yanima alip okudum, ara ara eskilere baktım.
Kitap Fantastik değil AMA oyle bir zenginlik var ki kitapta, okurken biz normal insanlar için, orası fantastik bir evren. :)))
Hawthorne kardeşlerinin her birine bayıldım. Bazı bilmeceleri hep birlikte, arkadaşlarıyla da birlikte, çözmeleri çok hoştu.
Ve başrol kızımız Avery, en saygı duyduğum kişilerden biri olarak kalacaksın her zaman.
Kitabı okurken çoğu şey gizemini koruyor, tahminler yapmaya ve gerçekler ortaya çıktığında şok olmak beni çok tatmin etti.
Bilirsiniz, gizemlerin arkasındaki gerçeklerin kabak gibi ortada olduğu, daha ilk sayfalardan açığa çıktığı kitaplar pek de iyi olmuyor.
Hawthorne Mirası önceki kitaplarda efsaneydi zaten beğenmesem 3ü beklemem okumam
Not: Sadece biz olumsuz yorumum olacak, özür dileyerek çeviriyi hiç beğenmediğimi söylemek isterim. Bir kaç yazım yanlışı dışında, bazı yerleri asla anlayamadım. Belki orijinali böyledir ama biliyorsunuz İngilizce'de anlamlı olan bazı şeyler Türkçeye geçince manasız oluyor, belki öyle bir durumdur ama bize uyarlanabilirdi diye düşünüyorum
Bir Gecelik Tutuklanma: 14 Mart 1973 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Atsız'ın tutuklandığına dair bir haber vardır: "Yazar Nihal Adsız, hakkında kesinleşmiş bulunan bir yıl iki ay hapis cezası için çıkarılan yakalama müzekkeresi uyarınca Emniyet Müdürlüğü İnfaz Bürosu tarafından dün tutuklanmıştır." (Akgöz 2016: 232'den). 12/13
Aylık Türkçü Dergi: Ötüken
15 Ocak 1964'te Ötüken dergisinin ilk sayısı çıktı. Ötüken başlığı altında "Her Ayın On beşinde Çıkar, Fikir ve Ülkü Dergisi" ibaresi bulunuyordu. Derginin sahibi Atsız, sorumlu yazı işleri müdürü Mustafa Kayabek'ti. Ötüken doğrudan doğruya Atsız'ın sahipliğinde çıkan son dergiydi. Ölüm tarihi
Çocuğuna ayrı bir birey ve kimlik olarak bakabilen, onun doğasına saygı gösteren veliler "benim çocuğum" ile başlayan kontrol odaklı cümleler kurmuyorlar elbette. Ancak yaygın dil kontrol odaklı...Örneğin kontrol odaklı veliler "Bizim kıza özel bir hoca tutacağız," derken çocuğunun tercihlerini önemseyen veliler "Kendini geliştirmesi konusunda deneyimlerimizi paylaşacağız," diyor.
İlk grup veliler "Sordum soruşturdum, oğlanı X dershanesine yazdırdım," derken ikinci gruptaki veliler "Oğlumuza üniversiteye hazırlanırken seçimlerinde yardım önereceğiz," diyorlar. Bu durum "Baktım olmuyor, elli soru çözmeden yatmak yok dedim," yerine, "Çocuğumun öz disiplininin gelişmesini önemsiyorum,"; "Beyefendiyle hukuk okusun diye bir kavgamız var bakalım," yerine "Seçeceği üniversiteleri birlikte araştıracağız,"; "Keman çalmayı seviyor ama önümüzde sınav var. Mecbur bırakacak," yerine, "Önemli olan kendisi olması. Sanatsal yönde ilerlemeyi istediği için destek olacağız," diyebiliyorlar. Birinci gruptaki anne-babalar çocuğun yerine kararlar verip ona seçim ve özgürlük alanı tanımazken ikinci gruptakiler ona seçme imkanı sunup gerektiğinde destek olmaya çalışırlar. Çünkü aynı çocuk yarın kariyer, siyasi tercih, arkadaş seçimi, eş seçimi gibi konularda karar vermek durumunda kalacak.
Ebruar kavramını veya Ebruarı bunların nasıl kimseler olduklarını el alacağız, konuşmaya çalışacağız Ebruar her ne kadar Türkçe'ye bir isim olarak geçmişse de aslında Arapça eril bir çoğul yani Ebruar iyiler demek Bu kekili bunun Ber veya Ber ayette geçtiği üzere Cenab-ı Hak Hz. Yahya için o Ber ile bir valideyhi Olem yakın Cebber'in
Orhan Veli. Canım şairim. Gözümü şiire, onunla açtım. İstanbul'da yaşamıyorum şu an ne yazık ki, lakin durur durur İstanbul'u dinlerim. Pek önceydi, çok da değil gerçi birkaç sene. Duydum, okudum ki Orhan Veli, Nasreddin Hoca hikayelerini yazmış hem de şiirle. Nazım derler bilirsiniz. Merak etmiştim o vakit. Şimdiye nasipmiş kütüphanede denk geliş.
Aldım kitabı, bir çırpıda bitirmedim. Yazacağım İngilizce Nasreddin Hoca hikayelerine kaynaklık etsin istedim. Ama baktım olmuyor böyle. Yatırdım bir gün enine boyuna, okudum bir çırpıda, şimdi eski yerinde kitaphanede.
Bir inceleme yazısı için okumak istemeyeceğiniz kadar uzun arkadaşlar o yüzden hiç başlamamanızı tavsiye ederim.
Yaşadığımız çağda her iki cenahta da gerek sosyal platformlar gerek sözlü müzakereler yoluyla tartışma değerini sürekli koruyan kadının çalışması konusunda müstakil olarak kaleme alınan kitap sayısı yok denecek kadar azdır. (Nefes
gerçek acıtmaz beni
Güne sabah namazı arkası yazı dersiyle başladım. @be- hiyemalkoc heyecan verici bir alıştırma getirmişti
derse. Bir Didem Madak şiirinin her dizesini okuyor ben de iki dakika içinde alt satırlar yazıyordum. Sonucu çok sevdik ikimiz de:
“Düşündüğünüz kadar iyi bir insan de- ğilim ben. Kalbim o kadar temiz, niyetlerim o kadar
*spoiler*
"Uzay benim için her zaman bilinmez olmuştur. Filmleri, bilim kurgu romanları... Arthur C. Clarke, Tanrıların Arabaları... Ya burada olmam inanılmaz bir şey yani! Space Odyssey!" diyor ve başlıyorum.
Sevgili İthaki yayınları, Tanrılar belanızı versin, saygılar. Birinci sayfa, birinci paragraf yazım yanlışları başlıyor.
Son zamanlarda bu hissi o kadar çok yaşıyorum ki. Çünkü çevremde sayısız insan var ama derdimi anlatsam ya anlamıyorlar ya da yokmuş gibi geçiştiriyorlar.
Oysa ben içimdekileri birilerine anlatıp konuyu kapatmak istiyorum. Ama sanki kimse beni dinlemiyor gibi. Kimse benim yerimde olmak istemiyor gibi...
Boşluktayım, yapayalnızım, bir girdabın