Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Balarısı

Belçika'nın başkenti Brüksel'in Molenbeek semti işsizliğin, eğitim seviyesinin düşüklüğünün, uyuşturucu kullanımının yaygın olduğu bir göçmen semtidir. Belçika'dan IŞİD'e katılan 553 teröristin 472'si Molenbeek mahallesinden katılmıştır. Şimdi ise Türkiye'nin birçok kentinde Suriyelilerin hâkim unsur olduğu Molenbeek mahalleleri büyümektedir.
Reklam
Suriyelilerin Türkiye'ye aidiyet duygusu yok. Aidiyet duygusu olmaması Suriyeli sığınmacılarda kaygı bozukluğuna ve depresyona yol açıyor. Aidiyet duygusu olmayan şahıslar yaşadıkları travmayı başkasına travma yaşatarak aşmaya çalışıyorlar. Böyle bir sosyal-psikolojik zemin gerek Suriye mafyası gerekse terör örgütleri için ideal bir eleman devşirme alanı sunuyor.
Suriyeliler sadece mali harcamalara neden olmamakta aynı zamanda Türk işçisinin elinden işlerini de almaktadır. Üstelik Suriye'den Türkiye'ye gelen kitlelerin çok büyük bir bölümü sosyoekonomik olarak düşük eğitim ve gelir düzeyine sahip insanlardan oluşmaktadır. Suriye'de profesyonel bir meslek sahibi olanların oranı tüm sığınmacıların ancak %5'i kadardır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aylık geliri 852 TL'nin altında olan yurttaş sayısı 8,6 milyon iken ve 11,5 milyon Türk vatandaşı sosyal güvenlik sisteminin dışında yaşarken; Suriyeli sığınmacılar için harcanan parayı izah etmek mümkün değildir.
Suriyeli nüfusun baskısı altında kalan eğitim sistemimiz gün geçtikçe gerilemekte, sağlık sistemimiz ise omzuna binen aşırı yük yüzünden sendelemektedir.
Reklam
Türkiye sosyolojik açıdan bir millet bütünlüğü gösterdiği için Türk-Kürt veya Alevi-Sünni ekseni üzerinden bir iç çatışma çıkarma girişimleri başarısız olmuştur. Ancak stratejik göç mühendisliği ile Anadolu'ya aktarılan blok halindeki bir Arap nüfusu üzerinden ülkemizde bir düşük yoğunluklu çatışma, diğer bir ifade ile iç savaş sosyolojisi oluşturulmaktadır. Ülkemiz bir etnik cehenneme dönüştürülmek istenmektedir.
Gaziantep adeta ikinci kez "Gazi" olmaya zorlanmaktadır
Suriyelilere vatandaşlık verilerek Türkiye'de kalmaları sağlanır ise Fransız ordusu ve Ermeni çetelerine direnen Gaziantep, stratejik göç mühendisliği ile sürdürülen sessiz istilaya dayanamayacaktır. Sonuç, emperyalizmin kışkırtması ile çıkarılacak bir iç çatışmada bir zamanlar Türk kenti olan Halep'in kaderini paylaşmak istemeyecek olan Gaziantep'in Türk kimliğini korumak için tekrar direnmesi olacak. Gaziantep adeta ikinci kez "Gazi" olmaya zorlanmaktadır. Ve bu gelecek adeta görünmektedir.
Mersin-Adana-Hatay-Birecik-Urfa-Mardin hattı talebi, Arap hafızasından hiç silinmemiştir. Bundan dolayı bugün Hatay'da Suriyeli bir kadın öğretmen Suriyeli Arap öğrencilere "Gülek Boğazı'na kadar bizim. Biz kalacağız burada. Türkler gidecek!" diyebilmektedir. Özetle Suriyeli sığınmacılar meselesi, bazılarının ortaya koymak istedikleri gibi bir insani yardım konusu değil, demografik dönüşüm sonucunda Türkiye'nin kürdistana ve Suriyeli Araplara toprak kaybı projesidir.
6 Şubat 2023 depremi Hatay'ın nüfus dengesini Türkler aleyhine çok köklü şekilde etkilemiştir. Birçok Türk aile Hatay'ı terk ederken Suriyelilerin çok büyük bir bölümü Hatay'da kalmaya devam etmektedir.
2024 OKUMA HEDEFİ
5/90 kitap - %6 tamamlandı
5 kitap okudu
90 kitap
832 sayfa
2 inceleme
46 alıntı
3 günde 1 kitap okumalı.
Reklam
İkinci Dünya savaşı sonrasında mülteci hukukunun şekillenmesinde, Yahudi soykırımının bütün boyutları ile ortaya çıkması sonrasında savaş öncesinde Yahudilerin Almanya'dan kaçmasına yardımcı olmamanın vermiş olduğu utanç, belirleyici olmuştur. Bu utanç ile hareket eden Batı dünyası liberal bir mülteci hukuku hazırlamıştır.
İnanılması zor ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin Suriyeli sığınmacılara yönelik politikaları Suriyelilerin artışını adeta teşvik ediyor. "Yabancılara Yönelik Sosyal Uyum Programı" kapsamında 18 yaşından küçük 3 ve daha fazla çocuğu olan ailelere ekonomik yardım yapılması Suriyelileri yardım için çocuk yapmaya sevk ediyor. Bu yardım politikasından dolayı Suriyeli kadınlar Türkiye'de Suriye'de olduğundan çok daha fazla çocuk doğuruyorlar. Bu gidişle Suriyeli ve diğer yabancı nüfuslar hızla artmaya devam edecek.
İç savaş için bir dış "patlayıcı fünyeye" ihtiyaç vardır, bu patlayıcı fünyenin Anadolu'ya yabancı ikinci bir millet olarak getirilen Suriyeli Araplar olması tasarlanmıştır. Her ne kadar çok farklı bir teolojik, sosyolojik, tarihi kategori olan ensar muhacir ilişkisini siyasal bir masala dönüştürerek Türk halkının önüne koyanlar, Suriyelilerin suça karışma oranının Türkler'in suça karışma oranından daha az olduğunu iddia etseler de durum öyle değildir. Uluslararası kriz grubu tarafından açıklanan rakamlara göre sadece 2017 yılında Suriyeliler ile Türk vatandaşları arasında 181 şiddet olayı gerçekleşmiş ve 35 kişi hayatını kaybetmiştir. Öte yandan 2011'den Haziran 2020'ye kadar Suriyelilere yönelik toplam 141 toplu saldırı ve şiddet eylemi gerçekleşmiştir. Bunlar ısrarla dikkat çektiğimizde ateşlenmek istenen iç savaşın uzaktan gelen ayak sesleridir.
Stratejik göç mühendisliği tabiri, devletler ya da devlet dışı aktörler tarafından, belli bir bölgede yaşayan nüfusun güçlendirilmesi, zayıflatılması ya da muhtevasının değiştirilmesini sağlayan yollarla, askeri ve siyasi amaçlar dahilinde kasti şekilde yaratılmış iç ve dış göçleri ifade ediyor... Mühendislik eseri göçleri yaratan araçlar, tehditten askeri güç kullanımına, kazanç vaadinden finansal teşviklere, hatta normalde kapalı olan sınırların açılıp basitçe geçişin kolaylaştırılmasına uzanan geniş bir skalayı kapsıyor.
2023 yılı başı itibariyle Türkiye'de toplam 13 milyonu aşan sığınmacı bulunmaktadır. Bu sayı Türkiye nüfusunun %10'undan fazladır. 2011 sonrasında izlenen hatalı Suriye ve sığınmacılar politikası neticesinde Türkiye, dünyada en fazla sığınmacının yaşadığı ülke konumuna gelmiştir.
1.463 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.