Banu

"Nasıl yani?" dedim hâlâ dudağımı dişlerken kısık bir sesle. "Dikkat ettim de..." dedi hafif bir tebessümle. "Siz yokken bakışları hep donuk. Soğuk, ifadesiz, düz. İnsan konuşmaya korkar, çekinir yani. Ama sizi ne zaman görse bakışları canlanıyor sanki. Yüzündeki ifadesizlik dağılıyor. Gülüyor. Sanki o donuk adam o değil. Farklı bir ifade beliriyor yüzünde. Sıcak bir ifade."
Sayfa 476 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Biz Murathan'la dışarıdan nasıl duruyoruz?" "Güzel," dedi hiç düşünmeden. "Tamamlanmış, huzurlu, sıcak."
Sayfa 474 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Kırgın değildi, kızgın değildi. Sadece üzgündü. Geçmiş adına üzgündü. Ama bunun sırası değildi. Artık geçmişte değillerdi. Bütün sorularını yuttu. Bu sefer yürüyerek gidebileceği yolları yine Pamuk'a gitmek için minik Kepçük adımlarıyla değil de yetişkin Murathan adımlarıyla adımladı.
Sayfa 467 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Ve bu sefer Murathan tutamadı. Yanağına bir damla gözyaşı düştü. Sonra bir damla daha. Bir damla daha. Oysa ağlamak istemiyordu. Neden ağlıyordu? Ve hayır, kabullenmek istemiyordu bunu. "Unutmadı, " dedi hıçkıra hıçkıra ağlayıp bir yandan da burnunu çekerek. "Gökçen beni unutmadı. Gidersek siz de göreceksiniz. O beni unutmaz. Unutmadı, Aslıhan abla."
Sayfa 455 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Murathan kaşlarını tekrar çattı. "Pamuk'u almaya gidiyorum," dedi kararlı bir sesle. "Yürüyerek mi?" dedi Aslıhan şaşkın şaşkın. "Adana'dan İzmir'e yürüyerek mi gitmeyi planlıyorsun gerçekten?" "Uzak değil," diye diklendi Murathan. Hızla çantasını çıkarıp atlası aldı. Türkiye haritasını açtı. "Bak. Arada fazla renk yok," dedi kararlı bir sesle. "Hakkâri ve Adana arasında da çok renk yok," dedi Gülhan hemen. "Ama gelirken saatlerce arabada oturduk, Murathan." Murathan bu sefer durdu. Bir ablalarına baktı bir de haritaya. Omuzları istemsizce çöktü. Hiç bu açıdan düşünmemişti oysa. Yakın sanıyordu. Çok yakın sanıyordu hem de. "Gidemem mi yani?" diye mırıldandı. Elindeki atlas umutsuzca yanına düştü.
Sayfa 455 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Pamuk'u alıp geleceğim, anne. Aslıhan ablam haksız olduğunu görecek. Merak etme. Ağlama. Hemen geri geleceğim. Ben seni asla bırakmam. Murathan."
Sayfa 453 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Biliyorum, gerçekten saçmaydı ama kendime engel olamıyordum. Kurşun Asker'in aslında yanarak yok olduğunu babam şehit düştüğünde mi öğrenmeliydim? Balerinin kendini ateşe atıp yaktığını aylarca onu bekleyip gelmediği zaman mı öğrenmeliydim? Ben bu masaldaki gerçeği ağlarken tutunacak kimse yokken mi öğrenmeliydim?
Sayfa 445 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
"Hikâyelerinde zorluklar olmasa asırlardır dilden dile dolaşan bir destan olmazlardı, Pamuk." "Destan olmaları için illa zorluk mu çekmek zorundalar yani?" dedim. "Ayrılık olmadan destan olmuyor mu?" "Olmaz," dedi sakince. "Yokluğun acısını çekmediğin bir şeyin kahramanı olamazsın."
Sayfa 445 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
"Ama önceden renkler pek yoktu," dedi bakışları bendeyken. Tekrar ufağa döndü. "Şimdi bakıyorum da renkler var." "Sıkıcı hayatına renk getirdiğimi inkâr edemeyeceğini söylemiştim," derken tebessümüm derindi. "Bak, ben olmasam buraya bakmadan giderdin sen." Bir iki saniye konuşmadı. O da yeni bir şeyi keşfediyormuş gibi bakıyordu batan güneşe. Dudağının kenarı hafifçe yukarı kıvrıldığında yüzünde aşırı sıcak bir ifade belirdi. "Doğru," dedi. "Giderdim."
Sayfa 439 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Pamuk'un neden inatla Kepçük'e yapıştığını şimdi daha net anlıyordum. Burası güvenliydi, sıcaktı, huzurluydu, tanıdıktı, ev gibiydi. Çok tanıdıktı. Derken arada bir girdap varmış gibi birbirine çekilen ellerimizi usulca kenetledi.
Sayfa 419 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Usulca yanlarından kalktım. Fazlalıktım. Farkındaydım. Odanın bir köşesinde dikilen Murathan'ın yanına gittim. Burada fazlalık değildim işte. Yanına dikildiğim an yine her şey yerli yerine oturdu içimde.
Sayfa 418 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Güzel seven babalar, çocuklarından ayrılmamalıydı. Bildiğim tek şey buydu.
Sayfa 418 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
"Sana kalbim var," dedi direkt. Murathan önce boş boş gözlerini kırpıştırdı. Sonra ise bakışlarını kitaptan Gökçen'in derin maviliklerine çevirdi. Bir süre daha boş boş baktı. "O ne demek be?" "Babam dedi ki Gökçen kızların sevdiğine kalbi olurmuş," dedi Gökçen. "Sana da kalbim var. Ama sır. Kimseye
Sayfa 402 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
"Kepçük'ü de seveyim mi, baba?" Ali anında ciddileşti. "O nereden çıktı?" "Seveyim, noğlar!" dedi Gökçen tatlı tatlı. "Ona da kalbim olsun. "
Sayfa 400 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
"Kalp sadece sevdiği kişi için vardır, kızım. Sen kimi seçersen kalbin o olur. Gökçen kızın da kalbi vardı. Ama şeytana ait değildi. O yüzden şeytana kalbi yoktu. Sadece sevdiklerine vardı."
Sayfa 400 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
2,246 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.