Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

mehmet

mehmet
@bariscan
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey...
Ankara
58 okur puanı
Şubat 2015 tarihinde katıldı
Aşk nedir, diye soruyorsunuz, aşk budur bence, bir insana, kendimizi kendi karanlığımızdan bir başkası olarak doğurmamıza yardım etmesi için yalvarmaktır. Edebiyat budur, kendimizi kendi karanlığımızdan bir daha doğurmak için binlerce sayfa yazmak ve her sayfada bir doğum anının muhteşem acısını ve zevkini hissetmektir. Sanat budur. Bilim budur. İyi olan ne varsa, o ölümcül karanlıktan doğar. Kendimizi yeniden yeniden doğururuz.
Sayfa 147 - AlkımKitabı okudu
Reklam
Zaman geçtikçe, birlikte yaşarken ve genetik değişimler olurken, vicdanımızı giderek damarlarımızda dolaşan kanın rengine ve gözyaşlarımızın tuzuna buladık, bu da yetmiyormuş gibi, gözlerimizi içimizi gören birer aynaya dönüştürdük, sonuçta gözlerimiz, ağzımızla inkâr etmeye çalıştığımız şeyleri çoğu zaman hiç çekincesiz gözler önüne serer hale geldi.
Sayfa 25 - KIRMIZIKEDİKitabı yarım bıraktı
(...)Meleknaz'ın bir eşyası vardı artık bende,gözyaşlarıyla ıslanmış bir mendili. Elim,hayatta ilk kez, özenle işlenmiş bir Melek Tavus'a değiyor. Kötülüğün ve iyiliğin meleğine, pişmanlığın, af dilemenin gelmiş geçmiş en büyük kraliçesine, şeytan ile meleğin olağanüstü birleşimine, iyilik ve kötülük kavramlarının ötesine geçene. Gözyaşlarıyla okyanuslar dolduran Melek Tavus ile Meleknaz birleşiyor yavaş yavaş.Uzaklarda bir kadın,''İnsanlık ağacının kırılmış dalıyız biz'' diyerek ağlıyor.
Sayfa 55 - Doğan KitapKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
(...) Ayrıca bütün bunlar olurken bu kadar dinin tanrısı ne yapıyordu diye sordum kendime ve cevabı buldum.Tanrı o sırada dinleniyordu çünkü yedinci gündü,altı günde evreni yaratmıştı ve yedinci gün dinlenmeye çekilmişti.Herhalde bu yüzden çığlıkları duymamıştı. Huzursuzdum,İstanbul'daki huzursuzluğumdan farklı bir şeydi bu ancak yine de huzursuzluktu.Tam tersi sanılır ama zaten hayatta normal olan huzursuzluk durumudur,huzur ise çok ender yakalanan geçici anlardır olsa olsa.
Sayfa 99 - Doğan KitapKitabı okudu
Çocukluğumun Mardini'nde İslam da başka bir şeydi.Namaz kılan babaannelerin önünden geçtiğinde ya da secdeye vardığı sırada sırtına bindiğinde,namazının bozulacağından korkan zavallı kadının sadece okuduğu duanın sözlerini daha yüksek sesle tekrarlamaktan öteye gitmeyen sevecen protestosu,ramazan ayında çocukların oruç tutma ısrarı karşısında,peki üç gün tut,bir başlangıçta,bir ortasında,bir de sonunda,üç gün eder,bir sıfır koydun mu işte sana otuz gün oruç diye avutulduğu bir şefkat dünyası.Israrımıza rağmen iftarı bekleyemez,gizlice su içer,mutfaktan aşırdığımız bir şeyleri yerdik;büyükler de bunu bilmelerine rağmen hiç yüzümüze vurmazdı,hatta iftar sofrasında bize de Allah kabul etsin evladım derlerdi.
Sayfa 28 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
(...)İnsan en önemli işleri yatarken yapar diye düşünüyorum.Yatarak doğar,yatarak büyür,yatarak ürer,yatarak iyileşir,yatarak dinlenir,yatarak doğurur ve yatarak ölür.Ölüm sonrasında ise hepten yatar.Bütün bunlar yataysa,geriye dikey olarak ne kalıyor ki zaten!Homo erectus hali,bize omurga ağrıları veren geçici bir haldir olsa olsa.Yoksa öyle değil mi?Yatay haldeki bütün etkinliklere;dünyaya gelmeye,bir süre sağ kalmaya,dünyaya getirmeye ve her şeye anlam katan,bir tür diklenme hali mi?Hayata diklenmek,direnmek,mücadele etmek.Öyleyse insanın yaşı ilerledikçe savaşçı ruhunu kaybedeceğini düşünmek doğru olamaz.Kavgadan kaçmak için böyle bir mazeret kabul edilemez.Daha fazla yaşamanın hakkı,boyun eğmek biçiminde verilebilir mi?Ama bir tarz değişikliği gerekir elbette.Yetişen gençleri veya kendi gençliğini taklit etmek anlamsız.Yeni bir üslup yaratmalı insan,yaşlılık döneminde. Haksızlıklara,sömürüye, çirkinliklere onca yıl tanık olmanın ve her şeye rağmen,kötülüğün mutlak egemenlik sağlayamadığını görmenin bilgisiyle;sakin bir itiraz geliştirmeli.Ama yaş iyice ilerleyince,biyolojik kısıtlar kendini dayatacaktır mutlaka.
Sayfa 34 - KARAKARGAKitabı okudu
Sevgili Tanrı, Babama kalsa hayatta en güzel günler çocuklukmuş! Erken yatağa yollanıp hiçbir şey seyredememenin nesi güzel? N'olur şunu babama anlatır mısın? JO
Mutlaka,ama mutlaka... Tarih önünde... Vicdanlarda... Son tahlilde ve son noktada... Kazanan... Yoluna devam eden... Şerefi,haysiyeti,hakkı,hukuku,demokrasiyi,özgürlüğü,adaleti geliştiren: iNSANLIKTIR!
Sayfa 66 - KırmızıkediKitabı okudu
Uçurumun tam kenarındayız. Korkulu ve umutsuz gözlerle aşağı bakıyoruz. Aşağısı karanlık. Aşağısı kan ve gözyaşı dolu. Aşağıda ortaçağ karanlığının acımasız totaliter anlayışı egemen. Birbirlerini gırtlaklayan,çarmıha gerilen,kazığa oturtulan,yakılan,işkence edilen insanların çığlıkları yukarı ulaşıyor. Korkulu ve umutsuz gözlerle aşağı bakıyoruz. Kan ve gözyaşı belleklerimizde. Çığlıklar kulaklarımızda. Ya yasalar çerçevesinde,barışçı yöntemlerle,Demokratik olarak,Demokrasi için: DİRENECEĞİZ... Ya da uçurumdan aşağı yuvarlanıp 'Demokrasi Ruhuyla' birlikte yok olup gideceğiz!
Sayfa 9 - Kırmızı KediKitabı okudu
(...) Çoğu zaman tarihçi için,hatta bilgin için,uzakta bir kitapta aradıkları gerçek,tam anlamıyla,gerçeğin kendisinden çok, işareti ya da kanıtıdır,sonuç olarak vaat ettiği ya da doğruladığı bir başka gerçeğe yer bırakır ki,bu da en azından kendi zihinlerinin kişisel bir yaratısıdır.Edebiyatçı için durum hiç de böyle değildir.O,okumak için okur;okuduğunu aklına hapsetmek için okur.Onun için kitap,kendisi cennetin kapılarını açtığında kanatlanıp giden melek değil,kıpırtısız bir puttur;o bu puta,kendi kendisi için tapar ve uyandırdığı düşüncelerden gerçek bir saygınlık edinmek yerine, çevresindeki her şeyi yapay bir saygınlıkla doldurur.
Sayfa 42 - NOTOSKitabı okudu
Reklam
...) Atatürk'ün din düşmanı olduğunu söyleyenler, her alanda kendileri gibi düşünmeyenleri ve farklı inançlara sahip olanları ezmeyi, yok etmeyi din uğruna cihat sayan vicdan özgürlüğü düşmanlarıdır . Atatürkçüler, dinin değil, din bezirganlarının düşmanıdırlar. Vicdan özgürlüğünün değil, başkalarının vicdan özgürlüğünü tanımayan, vicdan ve inancı kendilerinin tekeline almak isteyen saldırganların düşmanıdırlar. Uygarlıktan yana olanlar, gerilikten yana olanlar kadar yürekli ve özverili olmadıkça, Türkiye'nin aydın ufuklara doğru gidişi sürdürülemez, dahası ortaçağ karanlığına gömülmesi önlenemez... Şu gerçeği artık herkesin görmesi gerekir ki, irticanın kitle halinde harekete geçmesi ve Laiklik ilkesini yok etme olasılığı, hiçbir dönemde bu kadar yakın, yaygın ve somut olarak kendini göstermemiştir... Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar görülmemiş ölçüde ciddi bir yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır .(...)
Şiir anadilde bir derinleşme, aynı zamanda da insanlığın ortak dilidir... Onu ne sadece sözcüklere, ne sadece ses, kurgu, mecaz ya da imgeye, ne sadece düşünce ya da duyguya indirgeyebiliriz... Bütün bunların toplamı ve böylece de basit bir toplama işleminin sonucundan çok daha fazla bir şeydir...
Cumhuriyet Gazetesi
Aşkı bilmemek,''aşkın-ne-anlama-geldiğini-bilmiyorum'' durumudur;ozanı kalemi, dolmakalemi ya da liri eline almaya iten birincil neden.(Hiddet,matem,taşkınlık,para vb.tamamıyla ikincildir.) Aksi geçerli olsaydı şiirler,romanlar,tiyatro oyunları değil,salt tebliğler olurdu elimizde.
Al Beni Sevecenliğine Ben sevdayım, al beni sevecenliğine Ben gülüm, dallarına aşıla beni Çocuğum ben, göğsünde büyüt Umudum ben, düşüncende geliştir Acıyım, gerçeği ararsan bende İnancım, coşkuyu yaşarsan bende
Çok olun, çocuklar, çok olun, yüzlerce olun, binlerce olun, onbinlerce. Daha çok olun, daha çok olun, yapraklar kadar, balıklar kadar çok olun. Bu dünya ne tek tek yaşamakta, bu dünya ne rakının, ne şarabın içinde, bu dünya ne parada, ne pulda, ne kalleşlikte, ne zulümde. Bu dünya aşkın içinde, alın terinde. Çok olun, çocuklar, çok
51 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.