Hikmet-i dünyâ vü mâfîhâ bilen ârif değil.
Ârif oldur bilmeye dünyâ vü mâfîhâ nedir.
"Dünya ve içindekilerin hikmetini bilen değildir bilge.
Bilge o kişidir ki dünyayı da, içindekileri de bilmeye."
Fuzûlî -Gazel lll-
Tarihi gerçekler varken İslam'ın bir fanatizm, cehalet ve şiddet dini olduğuna ilişkin mit nasıl canlı tutulabiliyor?
İslam'a ilişkin bu bozuk İmaj, Orta Çağ'da yaratıldı ve o dönemde Avrupa'daki çeşitli ideolojik ve siyasi güçlerin menfaati için yaşatıldı ve bugün de yaşatılmaya devam ediliyor başka meselelerde genellikle farklı taraflarda yer alan bu güçler, konu İslam ve müslümanlara zarar vermek olduğunda aynı noktada birleşiyorlar.
İnsanların çoğu, bindiği eşeği unutup da, kayboldu sanarak pazarda eşek arayan Nasrettin Hoca'ya benzerler. Onlar da, saâdetin kendi içlerinde olduğunu unutarak, onu barlarda, kahvelerde ve eğlencelerde ararlar.
İlâhiyatçı bazlı formalizmin süregelen tesiri ile birlikte Kur'an-ı Kerim'in anlayarak okunması giderek azalırken manası anlaşılmaksızın yapılan kıraati giderek arttı. Okunan Kur'an-ı Kerim metinlerindeki mücadele, dürüstlük, şahsi ve maddi fedakârlıklar talep eden ve üstümüze çöken tembellik namına katı ve itici olan emirleri, Kur'an'ın haz veren sesi içinde eriyip gitti.
Kara gecede, kara taşın üstündeki kara karıncanın kıpırtısı bile denetim altındayken som bilinç olan insanın -elbet- te insan'ın- kendini denetimden uzak sayması mümkün müydü? Mümkün müdür?