Din asırlardan beri yaşayan ve nesilleri huzura kavuşturan, tecrübeden geçmiş bir inançlar manzumesi; sıcak, dost, köklü. Batı’nın dünyevî dediği kültür ise, hâkimiyetini tahkim için düşman ülkelere ihraç ettiği sefil bir ideoloji.
Dinimin emrettiği bir şey tabii olarak mantıklı gelir. Üç beş safsata ile bunun aksi iddia edilemez. Ben dinimin emrettiği şeye göre yorum yapıp ona göre hayatımı dizayn ederim.
Samsara haklısınız, din insanoğlunun cehaletidir. Bilgi seviyesi arttıkça tanrı sayısı azalmıştır, bu kullanılma durumuna engel olabilmek için cehaleti aşmalıyız.
... "Şeriat mollaları", acı olayları, "Tanrı’nın hikmetine, "deneme"sine bağlamakta güçlük çekmeyeceklerdir. Çok, çok eski bir açıklama biçimidir bu. İslam öncesi inançlardan İslam’a geçmiş bir inanca dayalı, her "felâket’’te hemen başvurulan bir gerekçe. "Tanrı daha iyisini bilir. Öyle uygun görmüştür. Yaptığı her işte bir hikmet vardır. İlâhi takdire kimse karışamaz. Bu takdiri kimse değiştiremez. Bunlar, günahlarımız yüzündendir. Ayrıca Tanrı insanları dener. Ne ölçüde sabırlı olduklarına bakarak karşılıklar verir. Sevab ya da azab..
Kitabı bir çok iyi okur methetmişti. Ben de merak edip başlayayim dedim. Yarısına kadar okumak dahi beni çok yordu. Dili ağır olduğundan ya da çok yavaş ilerlediğinden dolayı değil. En baştan beri sanki bana hiçbir şey katmayacakmış gibi geliyordu. Beğenemedim bir türlü. Ben kitabı çok yüzeysel buldum bir derinliği yoktu bence gerçi 200. sayfasına kadar okudum belki elestirmeye hakkım yoktur ama ne kadar zorlasam da kendimi bitiremedim, yarıda bırakma gibi bir huyum yoktur oysa ki. Bunda beklentimin yüksek olmasının da etkisi elbette ki vardır. Aksiyon filmi gibiydi kitap. Bir felsefeden bahsediliyor sürekli ama bir felesefe yok ortada, değinilmiyor. Velhasıl kitabı kaliteli bulamadım ben. İyi kitap seçmek zaman kaybetmemek için çok önemli.